Gizem TABAN/İZGAZETE- Tire’nin akciğerleri olarak nitelendirilen Kartal Dağı Mevkii’nde, Emerald Maden, Taşımacılık, İnşaat Şirketi tarafından kurulması planlanan mermer ocağı ile ilgili tartışmalar sürüyor. Kartal Dağı civarındaki Küçükkale ve Büyükkale mahallelerini kapsayan bölgede yapılması planlanan mermer ocağı ile ilgili Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) süreci devam ederken İzmir Valiliği Çevre Şehircilik İl Müdürlüğü'nün verdiği karar doğrultusunda; 26 Ekim saat 13.30’da Küçükkale Mahalle Kahvesi’nde proje için halkın katılım toplantısının düzenleneceği açıklandı. Doğayı ve çevreyi tehdit ettiği gerekçesiyle bölge halkının karşı çıktığı mermer ocağı projesine ilişkin Çevre Mühendisleri Odası (ÇMO) İzmir Şube Başkanı Helil İnay Kınay, değerlendirmelerde bulundu. 

450 BİN METREKÜP PASA ATIĞI
Tire’de hayata geçirilmesi planlanan Mermer Ocağı projesi ve yaratacağı etkilere ilişkin açıklamalarda bulunan ÇMO İzmir Şube Başkanı Helil İnay Kınay, “Mermer Ocağı faaliyeti içerisinde daha önce 24,9 hektar alan için alınmış ‘ÇED Gerekli Değildir’ kararına ilave olarak toplamda 106,53 hektarlık alanı kaplayan ÇED Alanları içerisinde yılda 50 bin metreküp blok mermer üretimi gerçekleştirilmesi planlanıyor. Rapor içeriğinde ‘Ocak sahasında blok şeklinde alınabilecek mermer zonunun üretilebilmesi için mermer bloğuna oranla yüzde 90 oranında pasa hafriyatının oluşması zorunludur. Bu kapsamda ocakta blok mermer üretimine ek olarak yüzde 90 oranda, yılda yaklaşık 450 bin metreküp pasa hafriyatı meydana gelecektir’ ifadeleri kullanılıyor. Faaliyetin gerçekleşeceği alan ekolojik özellikleri bakımından zengin bir bölge, orman alanı ve zeytin ve incir üretiminin gerçekleştiği tarım alanları bölgesi… Mermer ocakları faaliyetinin en önemli çevresel sorunlarından biri pasa atıklarıdır. Mermer üretiminde; mermer bloğuna oranla yüzde 90 oranında oluşan pasanın ruhsat sahası içerisinde depolanacağı belirtiliyor. Dolayısıyla yıllık 50 bin metreküp blok mermer üretimi için, 100 hektar orman arazisini ortadan kaldırılırken, bu üretimin 9 katı, yani yıllık 450 bin metreküp pasa atığı oluşturarak alanda depolanacak” diye konuştu. 

‘OLUMSUZ ETKİLERİ ÇOK FAZLA’
Bölgede bulunan diğer tesisler ve işletilen maden sahalarıyla birlikte bu derece büyük ölçekli bir faaliyetin yaratacağı çevresel ve ekolojik etkilerin doğru ve bütünsel olarak değerlendirilmesi gerektiğini söyleyen Kınay, “Tarım ve orman alanları içerisinde gerçekleşen bu tür faaliyetlerin bölgenin ekolojik yapısına ve tarım üretimine yönelik olumsuz etkileri oldukça fazla. Ocak işletmesinin bulunduğu alanda orman arazisi ve işletmeyle birlikte orman kaybediliyor, bölgenin ekolojik yapısını değiştirmesinin yanı sıra; işletme faaliyeti sırasında ortaya çıkan toz, pasa atıkları, atık su, çamur, su kullanımı, gürültü gibi etkiler de bölgedeki yerleşim alanları, tarım ve orman alanlarına yönelik olumsuz etkileyecek faktörlerden…” dedi.

‘KORUNACAK ALANLAR KAYBEDİLİYOR’
Mevzuat ve ÇED süreçlerine yönelik eleştirilerde de bulunan Kınay, “Yeşil alanlarımız yok denecek kadar az. Tarım alanlarımız, meralarımız yapılaşma, sanayi, enerji gibi yatırımlarla amaç dışı kullanılıyor. Orman Alanlarımız, tarım alanlarımız, meralar, doğal karakteri korunması gereken alanlar mevzuatlar eli ile plansız yürütülen madencilik, sanayi, enerji turizm, konut gibi faaliyetlere açılarak kaybediliyor. Tüm bu süreçlerde ortak nokta; verimli tarım arazileri, su havzaları, ormanlarımız, korunması gereken doğal alanlarımızda her geçen gün yenisi eklenen, işletilen, işletilmesi planlanan çevresel riski son derece yüksek olan bu tesisler ile ilgili hazırlanan ÇED Raporlarının yetersizliği ve ÇED sürecinin prosedür haline gelmesidir. Çevre Mevzuatı, ÇED Yönetmeliği, Orman Mevzuatı başta olmak üzere mevzuatlarda sürekli yapılan değişiklikler rantın ve talanın da önünü açmakta, bilimi ve mühendisliği, çevre sağlığı ve kamu yararını yok saymaktadır” ifadelerini kullandı.

Editör: Haber Merkezi