ASYA YAŞARİKİZ / İZ GAZETE - Gediz Ekoloji Topluluğu (GETO), atalık ve yerel tohumlar ile, doğa dostu ve ekolojik yöntemlerle üretim yapan üreticilerle; tükettiği gıdanın üreticisini tanıyabilmek, ekolojik yaşamı tüm hayatına yayabilmek ve küçük aile çiftçiliğini desteklemek isteyen türetici adını verdikleri tüketicileri bir araya getiren gönüllü bir organizasyon. Sadece gıda değil ekolojik duyarlılığı olan ve doğasına, geleceğine sahip çıkmak isteyen bir topluluk olan GETO’dan Esin Pamuk ile konuştuk.

Yerelde örgütlenme çabalarına en uygun modelin gıda toplulukları olduğuna inanan Pamuk, GETO’ya Buğday Derneği’nin öncülük ettiğini ve önce Kuzey İzmir Bölgesi’nde GETO’yu kurduklarını söyledi. Daha sonra Homeros ve Originn Gıda Topluluklarının da kurulduğunu hatırlatan Pamuk, GETO’nun üretici ve tüketiciyi buluşturduğunu söyledi.

Pamuk, “Topluluğumuz üretici ve doğanın hakkını ürünleri edinmeyi tercih eden türeticilerden oluşuyor. Üreticileri ve ürünlerini bir listede türeticilerle paylaşıyoruz. 1 hafta içinde siparişleri topluyoruz ve dağıtım gününde hazır olmalarını organize ediyoruz. Bize gönüllü olarak ev sahipliği yapan bir kafede buluşup hem siparişlerimizi alıyoruz hem de sohbet ve paylaşımlar yapıyoruz. Topluluğun işleyişi ile ilgili her konu tüm toplululuk üyelerinin ortak imecesine dayanıyor. Üyeler arasındaki bağlantı, bir ürünün alış verişinden fazlasını içeriyor. Kendi tükettiğini üretme yöntemini öğrenmek isteyen, üreticilerin tecrübelerine kolayca ulaşabiliyor. Üretimin zorluğunu ve yükünü üreticilerimizin ihtiyacı olduğunda birlikte paylaşıyoruz. Bunun için çiftlik ziyaretleri yapıp birlikte üretime katıldığımız gibi Toplululuk Destekli Tarım (TDT) uygulamaları da yapıyoruz. TDT şu demek; topluluğun ihtiyacı olan bir ürün için türeticiler, ürün siparişlerini ve ödemelerini daha üretim süreci başlamadan yapıyor. Türeticiler, üreticinin üretim maliyetlerini düşünmeden rahatça emek verebilmesine katkı sağladığı gibi sel, don gibi olaylarla ürünün hasat edilememe riskini de paylaşıyor. Gıda toplulukları, bu yönüyle adil gıdaya ulaşma ve doğanın hakkını gözetme özelliklerinin yanı sıra iyiliğe dayalı ortak bir yaşam modeli sunuyor” ifadeleriyle GETO’nun 2 haftalık döngülerle organize olduğunu söyledi.

Organik ve ekolojik gıda üzerine yoğunlaştıklarını söyleyen Pamuk ‘adil gıda’ anlayışına dikkat çekerek “Bizim adil gıda anlayışımıza göre ürünün fiyatı değerini karşılamalı. Organik sertifikalı olsun ya da olmasın, agroekolojik üretim yapmak hiç kolay değil. Üreticiye emeğinin karşılığı verilmeli diye düşünüyoruz. Bizim avantajımız, topluluk olarak üreticilerimizden organik sertifika beklentimizin bulunmaması. Sertifikasyonun üreticiye yarattığı maddi yükü taşımak zorunda değiller. Ayrıca aracısız satış yapmaları da çok büyük avantaj. Bu avantajlar fiyatlara olumlu yansıyor tabii ki.” şeklinde konuştu.

YEREL YÖNETİMLER AGROEKOLOJİK TARIMA DESTEK VERMELİ

Sağlıklı ve zehirsiz gıdaya ulaşılabilmek için yerel politikaların öneminin altını çizen Pamuk, “İçinde bulunduğumuz tüketim çılgınlığı döneminde her şeye fütursuzca ulaşılmasıyla kıyaslarsak adil gıdaya ulaşmak çok kolay değil. Emek vermek üreticiyle işbirliği yapmak çok önemli. Yerel yönetimler agroekolojik tarıma destek vermeli. Konvansiyonel tarımda kullanılan zehirleri kontrol etmeli. Kooperatifleri desteklemeli.” sözleriyle de yerel yönetimlerin tarımı desteklemesi gerektiğine dikkat çekti.