Karaburun’da ÇED sürecinin yeniden başlatılmasına yönelik CHP İnsan ve Doğa Haklarından sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve İzmir Milletvekili Zeynep Altıok, “Karaburun yarımadasının toplumsal, çevresel ve ekonomik nedenlerden dolayı, RES’lerle doldurulması düşünülemez. Son verilen kapasite artırım izni ile Karaburun’un %70’inde rüzgâr tribünleri yapılmasının önü açılıyor. Karaburun RES Projesi için İzmir İdare Mahkemelerinde açılmış iki dava sürerken, 3. Kez kapasite artışı ve türbin sayısında değişikliğe gidilmesi kabul edilemez. Hukuki sürecin sonlandırılması beklenmeden, hukukun arkasından dolanarak, Karaburun halkının karşısında olduğu projelerin hayata geçirilmek istenmesini antidemokratik buluyoruz. Karaburun halkının doğa ve çevre mücadelesinin sonuna kadar arkasındayız” dedi.

Parti olarak sürdürülebilir enerjiye ve coğrafi ve yaşamsal kriterleri kontrollü koşullarda RES’lere karşı olmadıklarını belirten Zeynep Altık “CHP’nin enerji politikası, çevreye duyarlı ve insan odaklı bir politikadır. Ülkenin sürdürülebilir gelişmesini olduğu kadar, doğanın, çevrenin ve yurttaşların yaşam hakkını da temel olarak ele alır. Biz bu doğrultuda RES’lerin yaşam alanlarına çok yakın olmasına ve bilimsel çalışmaların önerdiği kapasite üzerinde konuşlanmaya karşıyız. Rüzgar tribünleri kapasite artışıyla beraber, Karaburun'da yaşam alanlarının 100 metre yakınına kadar ulaşıyor. Maalesef Türkiye'de türbinlerin yaşam alanlarına uzaklığıyla ilgili bir yasal sınırlama yok. Dünyada bununla ilgili yapılan bilimsel çalışmalarda, yaşam alanının özelliklerine bağlı olarak tribünlerin 1-2 kilometre uzağa yapılması isteniyor. Tribün yoğunluğundan oluşan manyetik alan ve gürültü yüzünden köylerde rüzgar sendromu denilen bir hastalığın belirtileri görülüyor. Böyle giderse tüm köyler insansızlaşacak. Ayrıca zeytinlik alanlar, kara keçi türü ve kuşlar başta olmak üzere tüm eko sistem rüzgar tribünlerinden dolayı risk altında. Türkiye'de rüzgar enerji santrallerinin yüzde 40'ının Ege Bölgesi'nde kurulması için izin verilmiş. Türkiye'nin doğal mirasları, kültürel varlıkları ve tarım alanları elden gidiyor. Bu sürdürülebilir bir enerji politikası değildir. Ormanları, yeşil alanları, hayvanları, denizi, akarsuyu yok ederek temiz enerji üretiyoruz diyemezsiniz" diye konuştu.

Konu ile ilgili ÇED toplantısının yapılacağı Yaylaköy'de bir basın açıklaması yapan Karaburun Kent Konseyi ise, Karaburun yarımadasını nadir ekosistemi, yaban hayatı ve kırsal kalkınma potansiyeli ile uluslararası öneme sahip bir yarımada olarak tanımlayarak “Karaburun’un özel çevre koruma alanı ilanı edilmesi için teklif raporu hazırlayan Çevre ve Şehircilik Bakanlığının; her bir türbinin yerleşimlerini değiştirip proje sahasını 3 kat arttıran, bağlantı servis yolları, hafriyatı ve her bir türbinin tek tek şalt merkezine yüzlerce km’ye ulaşacak yer altı iletim hatlarıyla 104 km²’lik alanı nasıl yok edeceğini hiç sorgulamamış olmasını anlamakta güçlük çekiyoruz. Böylesi, doğaya, insana hoyrat bir uygulamayla “yenilebilir-temiz enerji” adı altında bu nadir doğanın, yaban hayatının, tarım, mera ve turizm alanlarımızın kısacası Karaburun’da yaşamın yok edilmesine rıza göstermeyeceğiz” dedi.

Basın açıklamasına Karaburun Yarımadası yaşayanları, Karaburun Belediye Başkanı, Muhtarlar ve çeşitli STK’lar katıldı. Yaylaköy'de ki ÇED toplantısı öncesi Karaburun’a İyi Bak, Kulak Ver, Yaşat, Yaşam Alanımızı Savunuyoruz, Keçimin Yolunu Kapatma, Köyümün Hayatını Karartma, Küresel Karbon Pazarı’na Hayır, Yaylaköy Geceleri Uyuyamıyor pankartları taşındı.

Editör: Haber Merkezi