ASYA YAŞARİKİZ / İZ GAZETE - Dönemin Başbakanı AKP'li Binali Yldırım'ın İzmir projeleri arasında yer alan Körfez Geçiş Projesi ikinci kez yargı tarafından uygun bulunmadı. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, 2017 yılının Mart ayında körfezi güney-kuzey yönünde geçmesi planlanan İzmir Körfez Geçiş Projesi’nin çevresel etki değerlendirme raporunu onaylaması sonucunda, üç sivil toplum kuruluşu ve 85 vatandaş yürütmenin durdurulması ve projenin iptali için dava açmıştı. Açılan dava sonucunda, İzmir İdare Mahkemesi tarafından atanan resmi bilirkişi heyeti, proje gerçekleşirse, dünyadaki on flamingodan birinin yaşadığı Gediz Deltası’nın büyük tehdit altına gireceği ve körfezdeki doğal yaşamın zarar göreceğine karar vermişti. İzmir İdare Mahkemesi, 11 akademisyenden oluşan bilirkişi heyetinin resmi raporuna istinaden geçtiğimiz Ağustos ayında İzmir Körfez Geçiş Projesi hakkında yürütmeyi durdurma kararı verdi.

DEPREM RİSKİ, İYİ HAZIRLANMAMIŞ PROJE, ULUSLARARASI SÖZLEŞMELER...

Çevre ve Şehircilik Bakanlığına karşı açılan davada, İzmir İdare Mahkemesi 30.10.2018 tarihli kararı ile; “Otoyol ve Raylı Sistem Dahil İzmir Körfez Geçişi projesi ile ilgili projenin bulunduğu alana ilişkin 1/5000 ve 1/1.000 ölçekli imar planlarında gerekli değişikliklerin yapılmadığına karar vererek ÇED olumlu kararını iptal etti.

İptal gerekçeleri arasında bölgenin uluslararası sözleşmelerle korunma altına alındığı, tarım alanlarına sahip olduğu, ekosistemin zarar göreceği ve projenin deprem riskli bir alanda olduğuna dikkat çekildi. 

TMMOB tarafından Çevre ve Şehircilik Bakanlığına karşı açılan davada, İzmir İdare Mahkemesi 30.10.2018 tarihli kararı ile;  İzmir Körfezi Geçişi Projesinin il ya da bölge düzeyinde bir planın stratejisi olarak üretilmemiş olması nedeniyle planlama ilke ve esaslarına uygun olmadığı, projenin kuzey aksının çok önemli bir doğa koruma alanı içerisinden geçtiği, bölgede uluslararası sözleşmelerle koruma altına alınmış alanların ve farklı koruma statülerinin bulunduğu, güzergahın güney bölümünde de tescil altına alınmış koruma statülerinin ve korunacak tarım alanı olarak belirlenmiş bir kent bölgesinin yer aldığı, Ekosistemde su sıcaklığının ve alanın denizle olan su alışverişinin değişeceği, bunun da flamingoların besin zincirinin en önemli halkasını oluşturan artemiaların bölgeden yok olmasına yol açabileceği ve bunun da sonuç olarak birbirine hassas dengelerle bağlı bir ekosistemin proje ile zarar görebileceği, ÇED projesinde verilmiş olan jeolojik bilgilerin çok genel ve küçük ölçekli olduğu, projeye özel yeterli detay haritalama ve zemin etüd çalışmaları içermediği, projenin temelini oluşturan zemin bilgisiyle ilgili net bir bilgi olmadığı, batırma tünel ile geçiş yapılan İnciraltı bölümünün aktif fay hattı zonundan geçmekte olduğu ve bu kısımdaki bağlantı contalarının olası bir depremde beklenen yatay ve düşey deplasmanları tolere edebilecek kapasiteye sahip olup olmadığıyla ilgili raporda detay verilmediği dikkate alındığında, dava konusu "Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu" kararında hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.” gerekçesiyle dava konusu ÇED olumlu kararının iptaline karar verdi.

Mahkemenin verdiği iptal kararı üzerine TMMOB, "Kentimize, doğamıza ve doğal varlıklarımıza sahip çıkma mücadelesini sürdüreceğiz!" açıklamasında bulundu.

Karar, sulak alan değişiklikleri, doğal sitlerdeki değişiklikler ile özellikle ekolojik anlamda birçok önemli türü barındıran Çeşme yarımadasının yapılaşma baskısıyla karşı karşıya kalması açısından büyük önem taşıyor. 

 

Editör: Haber Merkezi