İZMİR'in Çeşme İlçesi'nde, Sarnıç ve Ovacık bölgesindeki rüzgar enerjisi santrallerine (RES) karşı açılan davayla ilgili talep edilen 'kümülatif çevre etkisi' keşfi, bugün 5 kişilik bilirkişi tarafından yapıldı.

Çeşme'deki 2 ayrı RES projesine karşı açılan davada, Danıştay tarafından çevresel etkinin 'kümülatif çevre etkisi' yönünden incelenmesini istemesi üzerine, İzmir 5'inci İdare Mahkemesi'nin belirlediği 5 kişilik bilirkişi heyeti, bugün keşif yaptı. CHP İzmir Milletvekili Musa Çam, Çeşmeli çevrecilerin avukatı Mehmet Horuş, RES şirketlerinin temsilcileri ve avukatları, Çeşme Belediyesi meclis üyeleri, Karaburun Kent Konseyi temsilcileri, CHP Çeşme İlçe Başkanlığı üyeleri ve Çeşmeli çevreciler de incelemeye katıldı. Yaklaşık 4 saat süren keşifte RES'i yaptıran şirketlerin avukatları ve temsilcileri, projenin çevreye zarar vermediğini ileri sürdü.

CHP'Lİ ÇAM'DAN 'MASA BAŞINDA KARAR VERİLİYOR' ELEŞTİRİSİ
Çevrecilere destek için keşfe katılan CHP İzmir Milletvekili Musa Çam, prensip olarak doğru yerlerde, doğru projelerle rüzgar türbinlerinin yapılmasına karşı olmadıklarını vurguladı. CHP'li Çam, "Ancak, yarımada özellikle pilot bölge olarak seçilmiş, bu bölgede yaşam alanlarına yakın bölgelerde, tarım ve orman alanlarının olduğu yerlere, Ankara'dan ruhsat verilerek RES'ler yapılıyor. Oysa tarım ve yaşam alanlarından uzak yerlere yapılması gerekirken, Ankara'da, masa başında verilen ruhsatlarla doğamız katledilerek yok ediliyor. Buna karşı mücadele ediyoruz. Etmemiz de gerekiyor. Çünkü, enerjiye ihtiyaç duyduğumuz kadar, temiz havaya, toprağa ve doğal yaşam alanlarına ihtiyacımız var. Bunun gözetilmesi gerekir. Ama ne yazık ki, AKP hükümeti bunu gözetmeden daha ziyade, ne kadar rant varsa ona bakıyor. Buna hepimizin duyarlı olması gerekiyor. Çünkü, 'Son ağaç kuruduğunda, son nehir yok olduğunda ve son balık öldüğünde, paranın yenmeyecek bir şey olduğunu' hepimizin bilmesi gerekiyor. Bu bir Kızılderili atasözüdür. Bizim de doğal yaşam alanlarımıza, tarım ve orman alanlarımıza sahip çıkmamız gerekiyor. Yaşam alanlarımız dışına tabi ki, rüzgar gülleri konulabilir. Yaşam alanlarımıza konulan RES'lere karşı buraya gelerek Çeşmelilere destek veriyoruz" diye konuştu.

Çeşmeli çevrecilerin avukatlığını üstlenen Mehmet Horuş ise Danıştay kararı doğrultusunda, Çeşme'deki ABK şirketi ve Tivnikli'nin Ovacık RES şirketine ait alanlarda keşif incelemesi yapıldığını belirterek, "Danıştay, yarımadadaki tüm RES'lerle ilgili 'kümülatif etki değerlendirmesi' yapılmasını istedi. Bölgenin biyosfer rezerv alanı olduğunu, kuş göç yolları üzerinde bulunduğunu, tarım alanlarının yer aldığını, flora ve fauna açısından zengin bir ekosistem olduğunu belirtip, özellikle uluslararası sözleşmelerle korunan türlere ev sahipliği yapan bir alan olduğunu vurgulayarak, yöredeki tüm projelerin birlikte ele alınması doğrultusunda bir bilirkişi incelemesi yapılmasını istedi. Bu, bizim öteden beri arzu ettiğimiz, mahkemeden talep ettiğimiz bir eksendi. Maalesef, yargı sürecindeki gecikmeler nedeniyle, bir kısım RES projesi kurulduktan ve buradaki doğal yapı tahrip olmaya başladıktan sonra, bu bilirkişi incelemesi gerçekleşiyor. Ne yazık ki, geç kalmış bir keşif. Ama yine de önemli. Türkiye'de ilk açılan RES davalarından birisi. Türkiye'deki diğer RES davaları açısından da ön açıcı olacak" diye konuştu.

Çeşme yarımadasının RES istilası altında olduğunu vurgulayan Horuş, "Bilirkişi heyeti, dava konusu olan sadece bu iki proje değil, yarımadadaki tüm RES projeleri için 'kümülatif etki değerlendirme'si yapacak. Yarımadanın geleceği açısından bu keşif çok önemli" dedi.

Editör: Haber Merkezi