İZ GAZETE-  Fox TV'de yayınlanan 'Çalar Saat' programının konuğu İzmir Büyükșehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, soruları cevapladı.

Tunç Soyer, ülkenin demokrasiye ihtiyacı olduğunu ifade ederek, "Biz Büyükșehir Belediye Meclisi'nde kararların yüzde 95'e yakınını oy birliğiyle alıyoruz. Nicel çoğunlukla karar almak istemiyoruz, bilimin ışığında, ortak akılla karar almaya çalışıyoruz. Birbirimizi ikna etmeye  zaman harcıyoruz. Bizim en büyük ihtiyacımız demokrasi. Demokrasi de bir arada yaşamayı başarmak demek, farklı seslerin bir arada yaşaması demek. Meclis'te yaptığımız bu ama sadece Meclis ile olmuyor" dedi. 

'207 BİN HANEYE GIDA PAKETİ TAŞIDIK' 

Soyer, "İzmir'de kent ittifakı kurmaya çalışıyor, tüm kentin dinamiklerini bir arada tutmaya uğraşıyoruz. Siyasetin sığlıklarına düşmek istemiyoruz, bu yüzden çözüm yerel yönetimlerde. Birçok STK'nın temsilcisiyle her pazartesi müzakere ettik. Bizi ayıran bu siyasi araçlardan uzaklaşırsak kentin gücünü çok daha etkin kullanmaya başlıyoruz. Baska türlü bu kentin gücünü ıskalıyoruz, hele ki pandemi zamanında. Örnek vermek gerekirse, bir kampanya başlattık, ihtiyacı olan vatandaşlarımıza tüm İzmirlinin gücünü aktarmak istedik. 207 bin haneye gıda paketi taşıdık, binlerce kişinin su faturasını ödedik. Pandemi bize tekrar bir arada yaşamayı öğretti. Yardımlaşma, İzmirlilerin kendileriyle iftihar ettikleri bir konu. Dayanışma hikayeleri bu tür afetler karşısında ne kadar gücümüz olduğunu gösteriyor. Bizim birbirimize ihtiyacımız var, yeter ki kafamıza dank etsin" dedi. 

'İZMİR MOZZARELLASINI YAPACAĞIZ'

Soyer, ülke ekonomisini değerlendirerek, "Ekonomik görüntü hiç iyi değil. Bize CV ile başvuru yapan 165 bin kişi oldu. İçiniz parçalanıyor ve çaresizsiniz. O kadar kişiyi işe almamız mümkün değil. Bunda çok büyük bir sıkıntı var, uygulanan ekonomik politikalar sebebiyle tırmanan ve pandemi süreciyle tetiklenen bir işsizlik var. Ege Bölgesi için söylemek gerekirse, bizim tarım alanlarımız var. Dünyanın belki en bereketli topraklarına sahibiz. Dolayısıyla buna kafa yormamız lazım dedik. Çok yanlış tarım politikaları var. Patatesi ithal ediyor, o vergiyi sıfırlıyorsunuz ama kendi üreticinize vergi indirimi yapmıyorsunuz. Dört temel ilkemiz var, üretici kooperatif alanı altında buluşturmak, tarım ürününü sanayi ürününe çevirmek, pazarlama ve ambalaj konusunda yeni tasarımların önünü açmak ve yerli tohuma sahip çıkmak. Yine bu dört ilkeyle devam ediyoruz. Önümüzdeki hafta Bergama ve Kınık'ta 73 manda dağıtımı yapacağız. Aslında mandanın kökeni Anadolu'ya aitti ama tüketmişiz. Şimdi o mandayla İtalya mozzarella yapıyor, biz de İtalya'dan alıyoruz. İnanılacak gibi değil. Biz de İzmir mozzarellasını yapacağız. Tarım politikası, kendi kendine yeten bir ekonomiyi kurmak, kırdan kente geçişi engellemek için gerekli. Bu bir hobi değil. Arkasında ciddi bir felsefe var. Siz aldığınız her patateste her tohuma bu ülkenin geleceğine ipotek koyuyorsunuz" dedi. 

'KENTSEL DÖNÜŞÜMDE İDDİALIYIZ' 

Tunç Soyer, "Kentsel dönüşüm konusunda belki Türkiye'nin hiçbir yerinde olmadığı kadar iddialı bir döneme giriyoruz. Özellikle Uzundere'de yaptığımız kentsel dönüşümün birinci etabında 341 konut sahibine teslim edildi, Örnekköy'de 1.etapta 619 konutun tamamlandı ve hak sahiplerine verilecek. Biz şimdi 5 yeni bölgede 308 bin hektar alanda kentsel dönüşüm ihalelerine çıkmaya başlıyoruz. Önümüzdeki günlerde İzmir'in tam göbeğinde Ege Mahallesi'nde kentsel dönüşüm ihalesine çıkıyoruz. Bir takım rantçılara yarar sağlamak istemiyoruz. İnsanı yok saydığınız bir kentsel dönüşümün adı kentsel dönüşüm değil, rant yaratmaktır. Biz sadece belediye olarak bu işin koordinasyonu sağlıyor, vatandaşı müteahhitlere ezdirmiyor, onları bir araya getiriyoruz. Fahrettin Altay- Narlıdere metro hattı 2022'de devreye girecek. Tamamen kendi bütçemizden yapıyoruz. Kredi notumuzu AAA olarak teyit ettiler. Buca Metrosu için müjdemi vereyim. Uluslararası ihale için çağrıya çıktık, Ekim Kasım ayında da bu gerçekleşecek. 4,5 yıl imalat süresi var ama biz istasyonlar açıldıkça devreye sokacağız. Karşıyaka travmayını Çiğli'ye uzatan ihaleyi de yaptık. Bu kentin refahını arka sıradakilerle ne kadar dönüştürebilirsek hepimizin huzuru büyüyecek" diye konuştu. 

'İZMİR'DE VAKA SAYILARI ARTIYOR' 

İzmir'de vaka sayılarının yeniden artışa geçtiğini ifade eden Soyer, "Aslında İzmir'de durum çok iyiye gitmişti. Biz pandemi döneminde binlerce litre dezenfektan dağıttık, maskematik kurduk. Gerçekten çok istikrarlı bir mücadele sergiledik. Bunu gerilettik. Haziran ayında koronavirüsten vefat sayısı tamamen durmuş, sıfıra inmişti. Şimdi vaka sayılarımızda artış var. Şu an belli bir rakam yok ama artış eğilimini görüyoruz. Dilerim ki vatandaşın duyarlılığını devam ettirebiliriz yoksa vahim bir tabloyla karşılaşabiliriz" diye konuştu. 

'ORMANDA MANGAL YAKMANIN YASAKLANMASI GEREK' 

İzmir'de giderek artan orman yangınlarına yönelik konuşan Soyer, "Dünyanın birçok yerinde bırakın ormanda mangal yasaklamayı, ormana girişi yasaklarlar. Çünkü ormana girdiğinizde orman için bir tehdit oluşturursunuz. Ben kesinlikle mangal yasağı getirilmesi gerektiğine katılıyorum. İzin verilmemesi gerek. Yeni ağaçlandırılan bölgelere girişin yasaklanması gerek. Dünya artık anladı, doğa hastaysa bizim iyi olmamız mümkün değil. Biz doğanın ta kendisiyiz" dedi. 

'İSTANBUL SÖZLEŞMESİ'NE SONUNA KADAR SAHİP ÇIKACAĞIZ'

Tunç Soyer, "İstanbul Sözleşmesi, kadının korunması, ailenin korunmasıdır. Kadın hakkı denilince, erkeklere karşı, erkeklerle mücadele olarak algılanıyor. Oysa değil. Burada bir sistem var, isterseniz adına ataerkil diyin. Bundan yana olan kadınlar olduğu gibi buna karşı olan erkekler de var. O yüzden buna kadın erkek çatışması diyemeyiz, bu kadın haklarıdır. İnsan olmaktan doğan hakkınızı koruma altına alan bir sözleşme. Buna ne kadar sahip çıkarsak birbirimize sahip çıkmış olacağız. Çok daha adil bir dünya kurmuş olacağız. Türkiye'nin ilk imzalayan olmakla övünmesi gereken bir sözleşme var. Sözleşmenin önüne geçen, şiddete karşı kadını koruyan bir sözleşme. Sonuna kadar sahip çıkacağız. Dün ne yazık ki İzmir'de 16 kadın gözaltına alınmıștı. Bu memlekette yaşayan her bireyin eşit haklara sahip olduğunu kabul etmek mecburiyetindeyiz. Daha güzel hayatın önünü açan iki şey var, biri demokrasi diğeri dünya ile entegrasyon. Ne kadar demokrasiyi yayabilir ve dünyayla entegre olabilirsek o kadar refah bulacağız" dedi.