İZ GAZETE - Geçtiğimiz yıllarda Kemalpaşa’da yapılması gündeme gelen çöp tesisi ile ilgili konuşan Belediye Başkanı Karayakalı, ilçeye getirtmeye çalıştıkları üniversite hakkında da dikkat çeken açıklamalarda bulundu.

İzmir’in kirazıyla ünlü ilçesi Kemalpaşa’nın CHP’li Belediye Başkanı Rıdvan Karakayalı ile 10 ayda yaptıklarını ve yeni dönemde yapacaklarını konuştuk. İz Gazete yöneticilerini makamında ağırlayan Karakayalı, “AKP’den borç yükü altında ezilmiş bir belediye devraldık… Şu an toplam 94 milyon TL borç var… Hem ödüyoruz, hem de hizmet üretiyoruz. Biz Kemalpaşa’da şatafata değil, insana yatırım yapıyoruz. Servetim yok, mal varlığım artmadı… Herşeyim ortada” dedi.

Öncelikle, CHP Kemalpaşa İlçe Örgütü ile ilişkiniz nasıl?

Çok güzel, dört dörtlük. Belediye başkanı belediye başkanlığını yapsın, örgüt örgütlüğünü yapsın. Benim oralarda bezim yok. Zaten ben 9 aydan beri kendi genel başkanımla 3 sefer beraber oldum. Geçenlerde İzmir Balçova’da çalıştay yaptık… Genel Başkan iki şeyin üzerinde çok durdu ve söylediği şeyler şunlardı; birincisi “Millet ittifakını koruyacağız arkadaşlar. Çok iyi şekilde yücelteceğiz, birbirimizi kırmayacağız ve bunu daha da büyüterek gideceğiz.” İkincisi; “Belediye başkanları lütfen ilçe seçimlerine karışmasınlar. Şimdi bizde ön seçim yapmıyoruz ki. Biz kendimiz atıyoruz belediye başkanlarını. Araştırıyoruz, arıyoruz, tarıyoruz, anket yapıyoruz, müfettişlerimizi gönderiyoruz. Daha sonrasında belediye başkanlarımızı seçiyoruz. Lütfen belediye başkanları bu işin içine girmesinler. Belediye başkanları belediye başkanlıklarını yapsın, örgütte kendi işini…” dedi. 

KEMALPAŞA’DA GÜÇLÜYÜM

Ayrıca şu an da ben siyaseten Kemalpaşa’da güçlüyüm arkadaş. Kim ne derse desin. Ama ben hangi adayı desteklersem onun kazanma ihtimali daha yüksektir. Sonuçta kazanan Cumhuriyet Halk Partisi olacak. Bir yerde de aslında ben derin olan uçurumu ufak tefek müdahalelerle serbest bırakarak kapattım ve birliktelik sağladık. Amacımız, hedefimiz bu zaten. Muhalefeti çok ayırmak değil birleştirmek. Ben bunu büyük bir ihtimalle 80-90 başardım. Önümüzdeki günlerde de yüzde 100’ünü başaracağız. Yemek vererek, onları bir araya getirerek, konuşarak, farklı şeyler anlatarak bu konuda da bir araya getirmeye çalışacağım. Çünkü Kemalpaşa İzmir’in en zayıf halkası. Bizim burada güçlü olmamız lazım, birlik olmamız lazım.

10 OYUN ÇOK FARKI VAR

Burada 10 oyun çok farkı var, çok önemi var. Burası kendi partim olarak da, karşı parti olarak da, karşı partinin kazanmış yeridir, bizim partinin de kaybedilmiş yeridir. Açık konuşayım imaj öyleydi. Hepsi öyleydi baştan sona kadar. Yüzde 47 oy aldık biz burada. Türkiye’nin küçüğüdür Kemalpaşa. Türkiye eşittir Kemalpaşa’dır. Burada AKP ile MHP’nin oyu yüzde 70’tir.

Kazanırken tutturduğunuz üslup, yakınlık, dil bunları yönetirken de devam ettiriyor musunuz?

Hiçbir ayrım yok bende. Bir arkadaşım dedi bana, “Sen seçilmeden öncede böyleydin, seçildikten sonrada böylesin. Kaybettiğinde de böylesin, şimdi de böylesin.” Ben de hiçbir fark yoktur.

Mesela nasıl yüzde 47 oldu? Şimdi de öyle mi devam ediyor?

Genel Başkanımıza, yukarıdaki yönelicilerimize, İzmir İl Başkanıma, İzmir İl Yöneticilerine, Milletvekillerime, Büyükşehir Belediye Başkanına mesajım var. Eğer kaybedilen ilçeleri kazanmak istiyorsanız, o belediye başkanı adayını 2-3 sene önceden atacaksınız arkadaş. İzmir’de kaç tane kaybedilmiş ilçe var? 5 tane. O zaman burada 10 gün kamp kuracaklar. Milletvekilleri, İl Başkanı, İl Yöneticileri, A, B, C. En iyisini bulacaklar. Halka soracaklar. “Kardeşim 2023’de Bayındır’da belediye başkanı olarak kimi görmek istiyorsunuz? Kimi yapalım?” diyecekler ki, Atila veya Yusuf. Diyeceksin ki, “Git başla çalışmaya.” Ben burada niye yüzde 47’ye çıkarttım biliyor musunuz? Seçim bitti, 6 ay sonra ben sahalara indim. Dört buçuk sene burada AKP ile beraber oldum, MHP ile beraber oldum. Onların derneklerinden, kahvelerinden, cenazelerinden, düğünlerinden geri kalmadım. Köy köy dolaştım. Dört buçuk senede 4 sefer ben 30 tane köyü talan ettim.

Aday olacağınız kesin değildi. Buna rağmen sahadaydınız. Nasıl oldu bu?

Adaylığım kesinlikle belli değildi. 13 tane aday vardı. Herkeste benim aday olacağıma imkânsız gözüyle bakıyordu. Kaybedilmiş bir belediye başkanı tekrar gelir mi? Eski ilçe başkanımda, yöneticilerde dâhil.

Ne zaman Kemalpaşa’ya geldiniz ve bu Kemalpaşa sevgisi nasıl oluştu?

Kötüyü görmeyen iyinin halini anlamaz. Önce kötüyü göreceksin. Türk milleti öyledir. Önce kötüyü görecek ki sonradan anlayacak iyiyi. Rıdvan Hocayı 1987’den beri bu Kemalpaşa tanır. Bu toplumun yarısından çoğu benim öğrencimdir. Rıdvan Karakayalı öyle tepeden gelme değildir. Tabandan gelen insandır. Ben burada beden eğitimi öğretmeni olarak 1980 yılında başladım. Yıllarca okul müdürlüğü yaptım. İzmir’de ÖSS 1.incisi yapan bir öğretmenim ben. Sonra beş buçuk yıl ilçe milli eğitim müdürlüğü yaptım ben. Buranın yerlisi olduğum için bütün köylerin temsilcisiydim. Karnı ağrıyan benim yanıma geldirdi, iş sıkıntısı olan benim yanıma gelirdi. ‘iyilik yap denize at’ derler ya, iyilik yaptık denize attık. Sonra beş yılda dershanecilik yaptım. Kemalpaşa, Gaziemir, Torbalı üç tane dershanem vardı. Ondan sonra belediye başkanı olduk burada. 13-14 yıl amatörde profesyonel top oynadım burada. Kemalpaşaspor’un kaptanıydım aynı zamanda 3. Lig’deyken. Yıllarca futbol oynadım.

5 yıl sonra yeniden seçildiniz. Belediyeye ve odanıza girdiğinizde neler hissettiniz?

Yabancı bir yer değildi. Yalnızca bir tane bölme yapmışlar. Bizim kapımız hep açıktı zaten. Bizim anlayışımızla onların anlayışı çok farklı. Şimdi halka uzak durmak var, halka beraber olmak var. Buraya gelen elini kolunu sallayarak girer buraya. Kapı hep açıktır. Bu kapı hiçbir zaman kapanmaz. İlk yaptığım şey kaçma merdiveni yapmışlar, onu kaldırdım ben. Odamın tam karşısındaki küçük odadaydı merdiven…

Nasıl yani?...

Evet. Oradan girip çıkıyormuş zaten eski başkan makama… O kapıyı kaldırdım ben. Orası şu anda hava alma yeri oldu… “Çok borcumuz yok, pırıl pırıl bina, trilyon paramız var’ diyorlardı. Getirin bakalım dedik, 95 milyon lira borç çıktı. 95 milyon lira arkadaşlar. Her şeyi 13 yıllığına ipotek altına almışlar.

Kemalpaşa 13 yıldır ipotek altında mı?

Evet. Elimizde belgeler var, birini okuyalım. Renkli beton parke işi 12 yıl. İller bankasından. 1 milyon 405 bin lira faizi de 1 milyon 475 milyon lira. Toplam 2 milyon 980 bin lira, 12 yıl. Bilmem kaç No’lu kongre merkezi yapımı 12 yıl. Kullanılan anapara 11 milyon 356 bin 398 lira, faizi 13 milyon 838 lira. Toplam 24 milyon 195 milyar lira. Renkli beton parke işi 7 yıl, 1 milyon 125 bin lira. Anapara 1 milyon 30 bin lira kalmış, faizi 458 bin lira. Toplam 1 milyon 489 bin lira. 7 yıl, renkli beton parke taşı döşeme işi 4 milyon 993 bin lira, 1 milyon 937 bin lira faizi var. Toplam 6 milyon 425 bin lira. Ben bunları ödüyorum 9 aydan beri. seçimlerden Türkiye Ekonomi Bankası’ndan özel bankadan 4,5 trilyon lira para çekmişler, 1,5 ayda harcamışlar, 420 bin 420 bin onu ödüyorum. Bu ay bitti. Son 6 ayda 20 trilyon para harcamışlar. Ben bunlarla mücadele ettim. Rıdvan Karakayalı tek başına bunlarla mücadele etti.

Tasarruf başlattınız mı?

Şu anda düzelttik, rahatladık. Mesela TEB’den 420 milyar lira çok büyük para benim için. 103 milyar lira araç kiralamışlar onu tamamen kaldırdım. Mazottan müthiş tasarruf ettik. Yüzde 70 tasarruf ettik. Her şeyi kontrol altına aldık. Kim ne alıyor? Kim ne gidiyor? Hangi kilometre yapıyor? Ne yaptık? Ne ettik? İsrafı önledik. O kadar arabayı gönderdik. Müthiş bir tasarruf sağladık. Herkesin altına araba vermişler. Araba saltanı olmuş.

Denetim yokmuş mu?

Hiçbir denetim yok. Kullan git. Vergi dairesinin borcu, 10 trilyon 715 bin lira. Faizi 7 trilyon. Toplam 18 trilyon 748 bin lira. Vergi bile hiç ödenmemiş. 5 yıl vergi ödenmemiş. Onlara bir şey olmaz ya! Vergi dairesi cari borç 6 trilyon 309 milyar lira. Hep böyle piyasa borcu 5 trilyon 885 milyar lira, onu ödüyoruz şimdi.

Bunlara rağmen size karşı hala kara propaganda devam ediyor. Neden?

Eder. Çünkü onların başka yapacakları bir şey yok ki. Savunacakları ne var? Onlar öyle çalışıyor. Çamur at izi kalsın, çirkin çirkin hareketler, belden aşağı siyaset. Ben bunları sevmiyorum. Artık herkes işine dönsün. Ben rakamlarla konuşuyorum. Yani itiraz eden varsa çıksın ortaya.

4,5 yıl borç ödemekle mi uğraşacaksınız?

Uğraşacağız. Yapacak başka bir şey yok. Siz belediye başkanı olsaydınız, belediyenin o kadar borcu var. Bir şey üretmek zorundasınız. Benim en büyük destekçilerimden bir tanesi İzmir Büyükşehir Belediyesi olacak, Tunç Başkanım olacak. Yapacak bir şey yok. Çünkü defalarca söyledim ben. Tunç Başkana ve yöneticilere, ‘Kemalpaşa’ya pozitif ayrımcılık yapacaksınız.’ İzmir’in en zayıf halkası burası CHP için. Biz burada seçim kazandık, gerçi o da biliyor. Burada çok daha sürdürülebilir bir ilişki, yapı istiyorsanız Kemalpaşa’da, CHP’nin kalıcı olmasını istiyorsanız biraz daha buraya diğer ilçelerden fazla ilgi göstereceksiniz bu kadar.

Vatandaş borçları biliyor mu?

Biliyor tabii. Bütün hepsini astım. Aylarca durdu ve bunların hepsini AKP’nin meclis üyelerinin hepsine dağıttım elden. Alın, bakın ona göre konuşun dedim. Borçlarımızı çok büyük pankartlarla belediyenin önüne, çarşıda ki billboardlarda hepsinde yayımladık. AKP meclis üyeleri susuyorlar. Yanlışı bildikleri halde grup olarak uyuyorlar, konuşmuyorlar daha doğrusu. Ne diyecekler? Bunları verdim hepsine ve hiçbir kelime çıkmadı. Gördüler, baktılar arka cebine koydular. Tık yok.

Kemalpaşalılar ‘Rıdvan Başkan borcu gördü biz hizmet beklemeyelim’ ya da ‘Başkan bunu öder, Kemalpaşa’ya da hizmet eder’ derler mi?

Aynen öyle. ‘Sen bunun altından kalkarsın, senin tecrüben var.’ öyle diyorlar. Ya biz bu işi gerçekten hallederiz. Hiç önemli değil, halledilir.

İlk icraatlarınız neler?

Şimdi köylerden başladık. Yollarını, birçok şeylerini yapıyoruz şu anda. Mesela geçen sömestr ’da okullar ikinci dönem yeni başladı. 15 günlük tatil diliminde 14 tane okul onardık biz. Boyası, badanası, bahçe düzenlemesi, çiti vs. hepsini yaptık, 16 tane elemanım oradaydı. 300 kişilik bir kreş yapıyoruz. Geçen Büyükşehir’e çağırdılar. Pürüz vardı arsanın konumunda onu da giderdik. Oy birliği ile karar verdi komisyon. Eylül ayı içerisinde 300 kişilik kreşi devreye sokuyoruz. İkinci bir projemiz ise pazaryerinin üzerindeki 6500 metrekare olan bir alan var en üstte, orayı da Gençlik Merkezi yapıyoruz. Projesi çizildi. İhale aşamasında 6,5- 7,5 milyon lira civarında. Burada 20 tane derslik olacak, yine aynı şekilde dershane hizmeti vereceğiz. Kreş olacak 65-70 kişilik. Oyun alanları var basketbol, voleybol sahaları. İnternet kafesi var gençlerin ücretsiz erişebileceği. Kafeteryalar var. 150 kişilik konferans salonu var. Tamamen burası gençlerin toplanacağı yer olacak. Tam merkezde. Onu faaliyete geçireceğiz. Bir de çok eski yıllardan beri Atatürk meydanımız var, oranın ihalesini yaptık. Tunç Başkanımız dedi,’ tamam hepsi bana ait’ dedi sağ olsun. Çok güzel bir proje meydana düzenleyeceğiz. Eski askeri şubesi Atatürk, ’ün kaldığı bir ev var 8 Eylül gecesi. O evi Atatürk ve Kent Müzesi yapacağız.

EŞEK BAĞLAMIŞLAR!

Çünkü bundan önceki iktidar oraya Çiftçi Balığı Koruma Derneği vermiş korumak için eşek bağlıyorlardı bahçesinde. Eşek, at, kaçan koyunları bağlıyorlardı. Oraya vermişlerdi. Şimdi ben orayı çok güzel bir şekilde boşaltacağım orayı aslına uygun Atatürk ve Kent Müzesi olarak hizmete sokmaya çalışacağız. Bizim hedefimiz bina değil. Bina ile asla uğraşmayacağız. İnsana yatırım yapacağız. Yerel de kalkınma nasıl olur? Onu sağlamaya çalışıyoruz. Ben bunları söylediğim zaman onlar, ‘haha, hihi insana yatırım’ diyorlar. Onlar anlamazlar. Cebe yatırım olarak anlarlar birçok şeyi… Bizim kafamızın arkasında önce hizmet var. Önce benim mal varlığıma baksınlar onlar, bunlar belki belediye başkanının mal varlığı neredeymiş, nereye bakıyor? Baksınlar ondan sonra karar versinler. Bundan sonra da mal varlığıma baksınlar. Artış mı var diye.

Mal varlığınızda şu anda artış mı yoksa düşüş mü var?

Düşüş var. Evimi sattım ben, seçim kaybettim. Ben iki tane bahçelerimi sattım.

AKP döneminde yapılan ama kiraya veremediğiniz, ipotek altında olan yerler vardı. Bunları hallettiniz mi?

Hayır. Şu anda hepsi öyle duruyor. Herhangi yaptığımız bir şey yok. Şu anda arkadaşlar 3 tane bina yapmışlar. Toplumun hiçbir işine yaramıyor. Kongre merkezi… Bakınız 12 yıl vadeyle yapmışlar. 3 yıl vadesizdi. Şimdi ben anaparayı ödemeye başlayacağım hep faizini ödüyorum. 11 milyarın birazını ödemişler. Faizi 13 milyar 800 milyon lira. Binanın kendisi 10 milyar lira, faizi 13 milyar lira, toplam 24 milyar 195 milyon lira. Ya insan kafayı yiyecek. Sen şimdi neyin kongresini yapacaksın orada? 110 bin kişiye ne hitap edebilirsin? İki tane düğün salonu bir tane kongre merkezi. Biz yukarıda ki en güzel düğün salonuna 750 lira veriyoruz ve verirken de insanlar bunu yarı yarıya düşür diyor. Kongreyi yapacağın yer İzmir’e çok uzak olması lazım ki insanlar oraya gelsin. Hangi şartlarda gelecekler? İzmir 10 km, Ramada Otel 5 km. Hayrola? O zaman ben burada art niyet ararım. İnşaat yap, para kazanıyorsun öyle mi? biraz ileriye kapalı yüzme havuzu yapmışlar. Kışın aylık gideri 50 milyar lira. 110 bin kişiden kaç kişi kapalı yüzme havuzuna gidecek burada? Üzerini de düğün salonu yapmışlar. 50 milyar lira kışın gideri. Eeee ben ne yapacağım şimdi? Kışın ben ısıttığım zaman dünyanın doğalgazını yakıyorum. Koca havuz. Peki, kültür merkezi yapmış ve ben bir katını kullanıyorum.

YÜKSEK KİRALIYORLAR

Böyle vicdan olmaz, böyle çarçur olmaz. Ya da kafasının arkasında art niyet olmaz. Bir katını kullanıyorum diğer dört katı 22 milyar liraya 10 yıllığına kiraya vermişler yandaşlarına. Bir tane dükkânı yanında dört tanesini kiraya verdi. Burger Kİng var ve 18 milyara kiraya tuttu orayı... Yukarıda 3 tane sinema salonu var. Cayır cayır işliyor, aşağıda babasının dükkânı var şu anda kiralık desen 20 milyar liradır. İki tane dükkân kapalı hiç olmazsa burayı verelim diyorum vermiyorlar. Aşağı yukarı aylık 60 milyar kira parası alıyorlar. Devlete 22 milyar veriyorlar. E halk nerede? Adalet nerede? Kul hakkı nerede? Sen namaz kılıyorsun, oruç tutuyorsun Allah kabul etsinde, kul hakkı nerede bire zındıklar… Hani hak, hukuk, adalet?

YERİMİZİ KULLANAMIYORUZ!

Buna çok kızıyorum. Bu böyle olamaz. Önce 110 bin kişinin hakkı var orada. Günah. Ben orada konferans yapamıyorum. Bana vermiyor düğün salonu, vermiyor. Ben kendi yerime giremiyorum. Ondan sonra ben diyorum ki insana yatırım, bölgesel yatırım, yerel de kalkınma ne olacak ona bakıyorum. Şimdi en büyük hedefim, Sayın Tunç Soyer stratejik planda bizi topladığı zaman ‘her ilçe 2 tane ana vizyon projesini söylesin’ dedi. Ben meyve, işleme ve kurutma fabrikası, et entegre tesisleri dedim. Çünkü İzmir’deki kırmızı etin yüzde 35’ni Kemalpaşa karşılıyor. Şu anda Halilbeyli’de Hayvancılık Organize Sanayi Bölgesi kurulmak üzere. Planını Büyükşehir yapıyor ve yakın zamanda faaliyete geçecek. Orada 7500 dönüm arazi Hayvancılık Organize Sanayi Bölgesi oluyor ve Halilbeyli’de buranın merkezidir. Et entegre tesisi yapıp, kooperatifleşmeye gidiyoruz.

KİRAZIN BAŞKENTİ…

Bir de Türkiye’de kirazın başkenti Kemalpaşa’dır. Güney yarım küre de kirazın ilk çıktığı yer Kemalpaşa’dır dünyada. En erken çıktığı yer. Buradaki ana meyve kirazdır. Bunun iyi bir şekilde satışını sağlamak. Para kazanarak satışını sağlamak. Bu da neyle olur? Yaptığımız gibi ikinci el ürünü kurutarak, sanayi haline getirip bunun raf ömrünü uzatıp dünyaya pazarlamak. İkincisi de yaş olarak da bunu iç pazara ve dış pazara pazarlamak. En büyük hedeflerden bir tanesi bu. Herhalde kalkınma budur. Ev kadınlarımıza evde iş yapabilme olanağı sağlamak. Makine aldık. Dar gelirlilerimizin çocuklarını eğitme fırsatı yaratmak için dershane fırsatı verdik. Durumları iyi olmayan çocuklarımız için 300 tane kreşe onları da almak. Dünyanın en güzel şeyi herhalde bunlar. Benim projem insan, işte bunlar.

Kemalpaşa’da RES’lere karşı tavrınız nedir?

Ben onlara karşı değilim. Ben yüksek elektrik mühendisleriyle, şunla, bunla hepsiyle konuştum asla ve asla araziye zararı yok dediler. Ben elektrik mühendisiyim, ben ziraat fakültesindeyim, ben a’dayım, ben b’deyim onlar Faso fiso. Bu ülkenin res’lere ihtiyacı var. Bizim yenilenebilir enerjiye ihtiyacımız var. Bunu desteklememiz lazım. Res ve güneş. Güneş enerjisini bize kurdurmuyorlar mahsus. Türkiye’de 365 günün 280 günü güneşli. Ben HES’lere karşıyım. O deredeki hes’lere karşıyım ama res rüzgâr enerjisiyle, güneş enerjisiyle asla ve asla karşı değilim. Bu ülkenin artık dünya da önümüzdeki zamanlarda enerji bir, gıda iki, iklim üç. Dünyanın geleceği bunlardır. Bunlar konuşulacak.

Üniversite konusunda gelinen son durum nedir?

Kemalpaşa’mıza üniversitenin gelmesi partiler üstü bir durum. Kemalpaşa’yı seven, Kemalpaşa’da meclis üyeliği yapan, Kemalpaşa’mızın değerli milletvekili çıkarmış bir ilçemizde artık bunların Kemalpaşa için çalışması gerekiyor. Bunlar partiler üstü olsun. Ben 2009’dan beri Kemalpaşa’ya üniversite getirmek için her şeyimi ortaya koydum. Rektörümüzle görüştük, geldiler, çok beğendiler, her şey mükemmel dendi, her şey iyi gidiyordu. Bir anda ne oldu bilmiyorum. Kemalpaşa’nın bütün malını ben üniversiteye vermek istiyorum. Kemalpaşa, bu halkın oluşturduğu bir yerdir. Benim belediyemi istesinler inanın ki şerefimle temin ediyorum 1-1,5 ay sonra kiraya çıkarım onlara teslim ederim. Gerekirse çadıra bile çıkarım, onlara bu belediyeyi teslim derim. Tek üniversite gelsin…

DESTEK VERMELİLER

Tamam, benim ismim hiç olmasın o zaman siz getirin, siz yapın. Engellemesinler hep beraber toplansınlar. Belediyeyi bıraksınlar ama şuraya üniversite getirmek için çabalasınlar. Yöreyi kalkındıran iki unsur vardır. Bir asker, ikincisi öğrenci. Gelin hep beraber yapalım. Niye? Yerimiz var, arazimiz var, verilecek yerimiz var. Ulaşım çok rahat. Kemalpaşa sanayi ve tarım merkezi. Dünyanın en güzel kirazları burada yetişiyor. Ben onlara belediyenin arazisini de kiraya vereyim ders yapsınlar, tarım yapsınlar, gelsinler ziraat fakültesi kursunlar. Un var, şeker var, yağ var biz sadece bunun helvasını yapacağız. 2 bin tane öğrenci geldiğini düşünün sosyoekonomik kalkınma artar, sirkülasyon olur, kültür gelişir, her şey olur. Buraya üniversitenin gelmesi için bütün Kemalpaşalıların milletvekili olsun, meclis üyesi olsun, valimiz olsun destek vermeleri lazım.

Adaylığınızın ve sonrasında başkanlığınızın sosyal hayatınıza yansıması nasıl oldu?

Hepsiyle beraber çalıştık. Benim eşim de çalıştı ve eşim siyasetten 1 gram korkmadı. En büyük destekçim O’dur benim. Kadın kollarında çalıştı, benimle beraber 4 gün yürüdü Kılıçdaroğlu’yla o sıcakta, bütün mitinglere geldi, referandum da, seçimlerde hiç sahadan çıkmadık. Belediye başkanı adayı olacaklara ben bunları duyuruyorum. Örgütüne sahip çıkmayan, örgütün faaliyetlerine katılmayan, seçimlere 3 gün kala geliyorlar “Bende adayım”. Nasıl aday oluyorsun sen? Ne yaptın sen? Geçmişine bak bakalım. Örgütün hiçbir toplantısına, mitingine, genel kuruluna, yürüyüşüne, protestosuna hiç gittin mi? Seçimlerde nerede çalıştın? Meydanda mıydın? Hayır değildin. Peki, 2014 seçimlerinde neredeydin? 2019 seçimlerinde neredeydin? Neredeydin beyefendi? Saha da hiç görmedik biz seni? Hiçbir kapıyı çalmadın, sahaya inmedin. Sonra ben adayım. Ayıp, çok ayıp. Hoş değil. Önce emek vereceksin. Emek en yüce değerdir kardeşim. Emek vereceksin, halkla beraber olacaksın, halkın içinde olacaksın. Ben birazdan pazara gideceğim mesela. Cuma günleri Pazar var burada.

Evet, sizi belediyede çok göremiyoruz.

Evet. Hanım şimdi alışveriş listesini attı. Gideceğim pazardan aslan gibi alışverişimi yapacağım, elime torbalarımı alacağım. Şoförüm olur yanımda. Herkesle de görüşürüm, çay içerim, orada ki zabıtalara da hal hatır sorarım sonra çeker giderim. Mesela Başkanlık makamındaki koltuğuma 4 kez ancak oturmuşumdur… Ben halkın arasındayım, onlarla birlikteyim…

Hayatınızda bir şey değişmedi o zaman?

Hiçbir şey değişmedi. Ben ne isem o’yumdur.

Kocaoğlu döneminde çöp kavgası vardı ve yine siz sahip çıktınız. ‘Gelin buraya kurun ben kabul ediyorum’ dediniz. Şimdi yine çöp tesisi var gündemde ve Menderes istemiyor. Sizin görüşünüz nedir? Siz ister misiniz?

Gelsinler hemen isterim. Arkadaşlar Danimarka’nın ortasında kocaman çöp fabrikası var. Koca ülkenin enerjisini oradan karşılıyorlar ve hiçbir sorunda yok. Gayet güzel. Ya bunların kafalarını değiştirmeleri lazım. Çöp deyince hemen farklı şey geliyor akıllara. Almanya’ya gidin, şehir ile oturma yerinde fabrika yan yanadır. Hiçbiri rahatsız olmaz. Ben gittim bir fabrikayı gezdirdiler Almanya’da, evden çıktık koca fabrika. Etrafı Ebil ağaçlarla sarmışlar yemyeşil, sanki parkın içerisine giriyorsun. Kapıyı bir açtım içerisi gürültü. Orada iş makinaları, çalışanlar. Kapıyı kapatıyorsunuz tık yok. Üretim yapıyor ya. E çöpte aynı şekilde. Yok, suyu taşacak, yok o olacak. Düne kadar bütün benim köylerim bu çöp istasyonları var ya, Büyükşehir’in tırları var, yanaşıyor oradan çöpü döküyor, hiçbir atık olmadan sıkıştırıyor, alıp götürüyor. Ne oldu? Var mı bir şey? Yok. Etrafını ağaçlandırıyorsun pırıl pırıl, 1 gram çöp suyu dökülmüyor, alıp götürüyor ya bu kadar. E peki sen bunu yapmazsan çöpü dışarı attığın zaman bağırıyorsun ya. Çöp dışarı dökülüyor diye. Neye benziyor biliyor musunuz? Yukarı sokağa gidip çöp koyuyorsunuz ya belirli yerlere. O diyor ki, ‘ben istemiyorum kapımın önüne, o diyor ben istemiyorum.’ Eeeee… Nereye koyacağım ben o zaman bu çöpü?

Editör: Haber Merkezi