Gizem TABAN/İZGAZETE- İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin (İBB) şubat ayı olağan ikinci meclis oturumunda Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Meclis Üyesi Prof. Dr. Özkan Yıldız, mültecilere yönelik yaptıkları araştırmayı paylaştı. İzmir’de Suriyelilerin yoğun yaşadığı Konak, Buca ve Torbalı ilçelerinde, toplamda 493 Suriyeli haneyle yapılan yüz yüze anketler sonucu oluşturdukları raporun sunumunu yapan CHP Meclis Üyesi Prof. Dr. Özkan Yıldız, mülteciler konusunda merkezi hükümet ve yerel yönetimin iş birliği içerisinde çalışması gerektiğini söyledi. 

‘İZMİR’DE 493 HANEYE SORULDU’

Anket çalışmasının Suriyelilerin yoğun yaşadığı Konak, Buca ve Torbalı ilçelerinde yapıldığını belirten CHP Meclis Üyesi Özkan, “Bu bölgelerde çalışanlar ağırlıklı olarak ticaret, imalat, hizmet ve tarım sektöründe çalışmaktadır. Türkiye’de 4 milyon civarında Suriyeli yaşamaktadır.  İzmir, 150-200 bin arası Suriyeli’ye ve farklı ülke menşeli mültecilere ev sahipliği yapmaktadır. Bunların büyük bir kısmı kiralık evlerde, bir kısmı da çadırlarda yaşamakta… Günde ortalama 300 bebek dünyaya gelmekte… En son İçişleri Bakanı’nın ifadesiyle bugüne kadar Türkiye’de 450 bin bebeğin dünyaya geldiği söylenmekte… 10 yaşın altındaki Suriyelilerin sayısı 1 milyon, eğitim çağındaki Suriyeli sayısının 700 bin ile 1 milyon arasında değişiyor, 1 milyon Suriyeli çalışma hayatında, 110 bin Suriyeliye de vatandaşlık verilmiş” dedi. 

‘GETTOLAR HALİNDE YAŞAMA RİSKİNİ YÜKSELTİYOR’

İzmir’de yaptıkları araştırmanın sonuçlarını paylaşan Yıldız, şunları söyledi: “Cinsiyet kotası birbirine yakın. Yaş dağılımlarına bakıldığında; 18-30 yaş arası popülasyon oldukça yüksek… Yüzde 86’lık bir nüfus faal çalışma yaşamında…. Neden İzmir’e geldiklerini sorduğumuzda; ilk sırada akrabası olması, ikinci sırada kendi tercihi, mevsimlik işler üçüncü sırada geliyor. Torbalı, Menemen, Foça gibi yerlerde tarım işçiliği tamamen Suriyeli’lere yüklenmiş durumda. Yüzde 73’ü kiralık evde, yüzde 23’ü çadırda kalıyor. Yüzde 32’si çalışmıyor. Neden çalışmadıklarını sorduğumuzda bir fikir beyan etmiyorlar, çalışma izni olmadığını söyleyen var, düşük ücretten dolayı diyen var. Çalışmada özellik dil sorunu öne çıkıyor. Çalışanlarda, iki Suriyeli’den biri işinden memnun. Türkiye yaşamaktan da memnun olanlar yüksek çıkıyor. Sıfır ile 150 TL arasında günlük gelir elde edenler çok ağırlıklı bir kesim…  Yüzde 78’i resmi kurumlardan yardım alıyor. Geçim için neyi tercih ederdiniz diye sorduğumuzda; daha fazla yardım almak isterdim diyen yüzde 31, hem düzenli iş hem yardım isteyen diyenler yüzde 35…İyi ilişkilerinizin olduğu Türkiyeli komşularınız var mı diye sorduğumuzda; çok değil diyenler yüzde 32, hiç yok diyenler yüzde 29… Çocuklarınız Türkiyeli çocuklarla arkadaşlık kurabiliyor mu dediğimizde; nadiren diyenler yüzde 37, hiç diyenler yüzde 31… Boş zamanlarınızı nasıl geçiriyorsunuz diye sorduğumuzda; Suriyeli arkadaşlarıyla geçirenler ilk sırada, hiçbir şey yapmıyorum diyenler ikinci sırada geliyor. Bu son veriler, uyum ve entegrasyon açısından dikkate alınması gereken veriler.  Çünkü ileride bu kesimin gettolar halinde yaşama riskini yükseltiyor. Eğitim istatistiklerine baktığımızda; okul çağında olmayan bir nüfus hem bir meslekte olmaması hem de hiçbir şey yapmaması bu riski yükseltiyor.”

‘HÜKÜMET, YEREL YÖNETİMLERİ DESTEKLEMELİ’

Özkan, açıklamalarını şöyle sürdürdü: “İki çocuktan biri okula gidiyor, okula gidememe nedenleri arasında ekonomik durum birinci sırada geliyor. Yüzde 86’sı Suriye’deki arkadaş ve akrabalarıyla iletişim kuruyor. Suriyelilere Türkiye vatandaşlığı verilmesini yüzde 66’sı istiyor. Gelecekte Suriye’yi bekleyen en büyük tehlike nedir diye sorduğumuzda iç etnik parçalanmanın devam etmesi, dış güçlerin müdahalesi cevapları ön sırada yer alıyor. Suriye’de savaş sona ererse nerede yaşamak isterseniz diye sorduğumuzda ise; Türkiye’de kalırım diyenler yüzde 43…  Hakikaten durumlara baktığımızda insani koşulların pek uygun olmadığı bir tabloyla karşı karşıyayız. Somut politika önerilerini konusunda bir şeyler söylemek gerekirse; bu nüfusun yarıya yakını hiçbir şekilde geri dönmeyi düşünmüyor, Türk halkı sabırlı ve fedakar ama bunun sınırı bir yere kadar oluyor. Bugüne kadar Suriyelilerin Türkiye’deki konumu, çalışma yaşamı, eğitimi, sağlık ve sosyal güvenlik açısından baktığımızda aslında bunun geçicilik politikasından kalıcılık politikasına evirilmesi konusunda hem merkezi hükümetin hem yerel yönetimin iş birliği içerisinde çalışması gerekiyor. Olaya siyasal sınırların üstünde bakarak, olayın sosyolojik bir olay olduğunu görerek, merkezi hükümetlerin bu konuda yerel yönetimleri de desteklemesi gerekiyor. İzmir’de 150 bin, İstanbul’da 500 bin Suriyeli yaşaması, bunun merkezden yönetilmesinin zor olduğunu, yetkilerden merkezden biraz yerele yöneltilmesi gerektiğini gösteriyor. Bizim bu nüfusu uzun vadede gerginlik kaynağı, nefret objesi olarak görmememiz için merkezi yönetimin yerel yönetimlerle daha yakın iş birliği ve özellikle hukuk açısından bazı değişiklikleri yapması gerekiyor. İBB de bu alanda önemli çalışma yürütüyor.”

Editör: Haber Merkezi