İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, farklı liselerden 40’tan fazla öğrencinin bir araya gelerek oluşturduğu “Artık Biz Soralım” platformunun yayınında gençlerin sorularını yanıtladı. Kente ve ülke gündemine ilişkin önemli açıklamalar yapan Başkan Soyer, gençlere siyasete yakın durmaları tavsiyesinde bulundu. “Tunç Soyer kimdir?” sorusunun ardından belediye başkanı olmasının ardında yatan en önemli sebebi açıklayan Soyer, “Bu güzel coğrafyada ‘başka bir hayatın mümkün’ olduğuna inandığım için ve bunu gerekleştirmek için belediye başkanlığı yapıyorum. Bu memleketi, bu memleketin tarihini, kültürünü, coğrafyasını, iklimini ve insanlarını çok seviyorum” dedi. 

Üniversiteler özerk olmalı

Boğaziçi Üniversitesi’nde yaşanan rektörlük tartışmasını bir hukukçu gözüyle nasıl değerlendirdiği sorulan Başkan Soyer, “Daha önce olduğu gibi üniversitenin kendi içinden göstereceği adaylar arasından bir seçimin yapılması gerektiğini düşünüyorum. Üniversitenin kendi içindeki dengelerini koruyarak eğitimin kalitesini yükseltecek,  öğretim üyeleri ile öğrenciler arasındaki ilişkileri koordine edecek rektör, üniversitenin içinden çıkmış biri olmalı. Üniversitelerin özgür bilimin üretildiği özerk yapılar olması gerekiyor. Özerkliğin kalkması özgür bilimin yaratılmasının önünde büyük bir engel. Oysa bizim ihtiyacımız olan şey bilimin özgürce ya pılması. Bu süreci engelleyecek her türlü düzenleme yanlıştır” açıklamasını yaptı. 

Hedefimiz kentteki refahı artırmak

Asgari ücreti tespit edilen resmi rakamların daha üzerinde uygulayan CHP’li belediyelerin bu farkı nasıl karşılayacağı yönündeki sorusuna da yanıt veren Soyer, “Bu kamu kurumlarının harcamalarında önceliği neye verdiği ile ilgili bir şey. Bizim yerel seçim sürecinde en çok dile getirdiğimiz konu arka sıralardaki yurttaşlarımızın ihtiyaçlarına öncelik vermek ve kentteki refahın adil biçimde bölüşülmesini sağlamaktı. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin bütçesini oluştururken bu kesimlere öncelik verdik. Bu hizmetleri üreten belediye çalışanlarlarımızın eline daha fazla para geçmesi gerektiğini düşünüyoruz” ifadelerini kullandı. 

Yürümüyor, koşuyoruz

“İzmir’de seçim kazanmak CHP için bir gelenek haline geldi. Bu galibiyetler belediyede bir rehavet ortamı yaratıyor mu?” sorusuna ise Başkan Soyer şöyle yanıt verdi:

 “İzmir CHP’nin kalesi demek İzmirlilere haksızlık olur. İzmir demokrasinin kalesi. İzmirliler yerel yönetimden aldıkları hizmeti ölçerek bir karara varıyorlar. Aldıkları hizmetten memnun olmuyorlarsa tercihlerini değiştirebiliyorlar. Tam tersine biz ne yaparız da bunu korur ve ileriye taşırız diye bir kaygımız var. Asla yürümüyoruz;  hep koşuyoruz. Çok daha fazlasını üretmeye çalışıyoruz. Aynı şey tüm personelim için de geçerli. Biz kendimize ‘Türkiye’nin değişiminin lokomotifi İzmir olacak’ diye bir misyon koyduk. Türkiye değişecekse İzmir’den değişecek. Tarihi boyunca ilklerin kenti olmuş İzmir’de yaptığımız her şeyi Türkiye’nin aydınlık geleceği için de yapmaya gayret ediyoruz. Meselemiz sadece İzmirlinin oyunu kazanmak değil Tüm Türkiye’ye örnek olacak işleri İzmir’den yaparak Türkiye’ye göstermek.    Farklı kültürlerin yüz yıllardır birlikte yaşadığı, demokrasinin kökleştiği İzmir’de demokrasinin erdemlerini tekrar insanlara hatırlatacak bir yönetim anlayışı oluşturmaya çalışıyoruz. Demokrasi insanlığın en güzel inovasyonu ve demokrasinin değerleri hala insanlığın en yüce değerleri. Eşitlik, adalet, özgürlük, kardeşlik, bağımsızlık bütün bunlar hala insanlığın en yüce değerleri. Biz İzmir’den yola çıkarak tüm bu değerlerin ışığında başka bir Türkiye’nin mümkün olduğunu göstermek istiyoruz. Bırakın rehaveti yaptığımız hiçbir şeyi yeterli görmüyoruz.  Çok daha fazlasını yapmanın heyecanını taşıyoruz”. 

Hükümetin desteği olsa da olmasa da yolumuza devam edeceğiz!

İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin mali gücünü aşan projelerde merkezi hükümetle belediye arasındaki sürecin nasıl işlediği yönündeki soruya İngilizler’in “bir işi yapmanın bir yapmamanın bin sebebi vardır” sözüyle yanıt veren Başkan Soyer, ‘Para bulamadık,  borç vermediler, bizi dışladılar’ gibi bin tane mazeret bulunabilir. Ama biz iş yapmak mecburiyetindeyiz. Kaynak yaratmak durumundayız. Biz o kaynağı yaratıyoruz. İzmir’in geçmişten gelen güçlü bir bütçe yapısı var. Bunu koruyarak ileriye taşımaya gayret ediyoruz. Önümüzdeki günlerde İzmir tarihinin en büyük yatırımı Buca Metrosu’na başlıyoruz. Bu dev projeyi tamamen kendi gücümüzle yapacağız. 1 milyar 70 milyon Eu ro’luk bir yatırım.  Diğer kentlerdeki metro ağlarının hangi kaynak ve bütçeyle yapıldığına bakarsanız şöyle bir tabloyla karşılaşacaksınız:  İzmir’de merkezi hükümetin bir metre döşediği ray yok. Tamamı İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin öz kaynaklarıyla yapılmıştır. Türkiye’de de başka böyle bir kent yok. 441 milyon liralık yatırımla Çiğli tramvayının yapımına başladık. Pandemiye rağmen Narlıdere Metrosu yapımı hızla sürüyor.  2021 yılı bütçesinin yüzde 42’sini yatırıma ayıran tek belediyeyiz. Türkiye’de hiçbir belediye bütçesinden bu kadar büyük bir payı yatırım için ayırmadı. İzmir’e yatırım yapmaya devam edeceğiz.  Hükümetin desteği olsa da olmasa biz o kaynağı yaratıp yolumuza devam edeceğiz” şeklinde konuştu.  

Gençlere Başkan Soyer’den tavsiye

Yayının sonunda geçtiğimiz günlerde hayata geçirdikleri İzmir Akademi Portalı hakkında da bilgi veren Soyer, yaratıcı endüstrilerin, yenilikçi fikirlerin şehrin kalkınması için çok önemli olduğuna vurgu yaptı. Girişimcilik merkezleri kurarak yaratıcı düşüncenin önünü açarak ve beyin göçünü tersine çevirmek gibi bir hedefleri olduklarını kaydeden Soyer, gençleri kentin yönetim sürecine dahil edecek İzmir Akademi Portalı’nın da bu anlamda çok önemli olduğuna değindi. Başkan Soyer konuşmasının sonunda gelecekte söz sahibi olmak isteyen gençlere siyasete yakın durmaları tavsiyesinde bulundu. Soyer, “Siyaset hayatı dönüştürme sanatıdır.  Yaşamaktan şikayet ettiğiniz şeyleri değiştirmek i çin siyasete yakın durmanızı, dünyayı merak etmenizi tavsiye ediyorum” dedi.