Mahkeme’de sendikal baskıya ve ötekileştirilmeye maruz bırakıldığını söyleyen Av. Selen Akman Genç, Bergama Belediyesi’nde yaşananları gözler önüne sererek; “Benim 5 yıl emek verdiğim kurumdaki işime son verilmesi değil, siyasi irade tarafından açıkça anayasal haklarıma bir saldırı ve hukuk devletine, onun ilkelerine bir tecavüz vardır” dedi.

Bergama’da 2019 yerel seçimleri sonrası yönetime gelen AKP’li belediye yönetimi, çalışanlarını baskı yoluyla sendika değiştirmeye zorladığı iddialarıyla gündeme gelmiş, sendika değiştirmeyenlerin işlerine son verilmişti. Belediye’nin sözleşmeli Avukatlarından TÜM-BEL-SEN üyesi Selen Akman Genç’in de aynı iddialarla işine son verildiği ifade edilmişti. Bergama Belediyesi ise yapılan işlemin ilk önce gerekçesini bildirilmemiş, dava aşamasında ise gerekçe olarak Selen Akman Genç’in sendika tarafından yapılan bir gösteriye katılmış olmasını göstermişti. Konuyla ilgili ise Genç tarafından sözleşmenin yenilenmemesi işleminin iptali istemi ile ilgili dava açılmıştı.

“SENDİKAL BASKI VE ÖTELEŞTİRİLMEYE MARUZ KALDIM”

İzmir 4.İdare Mahkemesi’ne açılan davada yaptığı savunmada yaşananları anlatan Av. Selen Akman Genç, mahkeme sonrası yaptığı açıklamada; “Ben Eylül 2014’te Bergama Belediye Başkanlığında sözleşmeli avukat pozisyonunda çalışmaya başladım. Çalıştığım süre boyunca yaptığım işe dair kasti veya ihmali bir hatam olduğuna dair ne yazılı ne sözlü bir uyarıya maruz kaldım. Mart 2019 da yerel seçimler ile birlikte belediye yönetimi değişti. Daha ilk günden itibaren açık bir sendikal baskıya ve ötekileştirilmeye maruz bırakıldım”

“'BAŞKAN, BU SENDİKA İLE ÇALIŞMAK İSTİYOR' DENİLDİ”

“İlk olarak tüm memurlar, bir tanışma toplantısı adı altında bilgi verilmeksizin adeta zorla bir odaya toplandı, toplantıya sadece ‘yönetimin birlikte çalışmak istediğini’ açıkça söylediği sendika temsilcileri geldi. Bu aşamada istediği sonucu alamayan yönetimi temsilen bu kez başkan yardımcısı müdür ve vekillerini bizzat odasına çağırarak ‘başkan bu sendika ile çalışmak istiyor, personelinize iletin’ dedi. Son aşamada ise ben, şahsen İnsan Kaynakları müdürü tarafından odasına çağırıldım ve yine açıkça ‘üye olduğum sendikayı değiştirmediğim takdirde yönetimin benimle çalışmaya devam etmeyeceğini’ söyledi. Tüm bunlardan sonra düşündüğüm şey ‘ben bir hukukçuyum, kendi hakkını savunamayan bir avukatın başka bir kişiye veya kuruma faydasının olması mümkün değildir’ oldu”

“Neticede bu dosyada iptalini talep ettiğimiz işlem ile sözleşmemin yenilenmeyeceği bildirilmek sureti ile Bergama Belediyesindeki 5 yıllık işime son verildi. Yapılan işlemin gerekçesi bildirilmemiş olmakla dava aşamasında gerekçe olarak işten çıkarılmamın belediyeye ekonomik getirisi ve sendika tarafından yapılan bir gösteriye katılmış olmama gösterilmiştir. Belediyeye olan ekonomik yüküme dair detaylı açıklamaları yazılı olarak dosyaya sunduk ve sayın vekilim de detayları ile izah etti. Bu konuda ekleyeceğim; sözleşmeli bir personelin ücretini belirleme ve gerekiyorsa bu konuda indirime gitme yetkisi belediye meclisindedir. Nitekim ben işten çıkarıldıktan sonra üye olduğu sendikayı değiştiren ve bu şekilde çalışmaya devam etmeye hak kazanan sözleşmeli personelin ücretlerinde bu şekilde bir indirime gidilmiştir”

“İŞTEN ÇIKARILMAMA KILIF UYDURDULAR”

“İşten çıkarılmama gerekçe olarak gösterilen toplantı ise tamamen kılıf uydurma çabasıdır. Bahsi geçen toplantı 05.12.2019 tarihinde yapılmıştır, benim bu dosyada iptalini istediğim işlem ise bana 03.12.2019 tarihinde tebliğ olmuştur. Ben o toplantıya katılmadan önce zaten iptalini istediğim haksız işlem tesis edilmişti. Ve belirtmek gerekir ki; bahsedilen gösteri üyesi olduğum sendikanın kararı ve üyelerine yaptığı çağrı üzerine işime son verilmiş olması hususunu protesto etmek amacını gütmekte idi. Yapılan gösteri Anayasa madde 34 çerçevesinde yapılmış, yasal bir gösteri idi”

“ANAYASAL HAKKIMA VE HUKUK DEVLETİNE SALDIRI”

“Somut olaylar ile açıklamaya çalıştığım ve dosyadaki dilekçelerimizde de sayın vekilim tarafından hukuki dayanakları sunulmuş olan mevzu bahis durumda sadece benim 5 yıl emek verdiğim kurumdaki işime son verilmesi değil, siyasi irade tarafından açıkça anayasal haklarıma bir saldırı ve hukuk devletine, onun ilkelerine bir tecavüz vardır. Hal böyle iken; yapılan işlemi idarenin takdir yetkisi olarak tanımlamak mümkün ise asli görevi hukuk devletinin devamlılığını sağlamak olan ve hatta kendi varoluşu bu devamlılığa bağlı olan mahkemeler neden var. Düşünmek ve sorgulamak gerekir” dedi.

Editör: Haber Merkezi