İZ GAZETE - Seferihisar adının Romalı General Tysaferin’den geldiği, Selçuklulara kadar Tysaferin veya Tysaferinopolis olarak anıldığı, Anadolu’nun Türkleşmesi sırasında adına eklenen hisar kelimesiyle Tysaferinhisar’a dönüştüğü sanılmaktadır. Yüzyillar boyunca kullanılan bu ad, bugün Seferihisar olarak karşımızdadır.

Ege’nin diğer yöreleri gibi Seferihisar’da da M.Ö.7-5, yüzyıllar arasında Lidyalilar, İranlılar, Atinalılar ve Ispartalılar hüküm sürmüştür. Daha sonra yöreye İranlılar, Bergama Krallığı, Makedonyalılar, Eski Yunanlılar, Romalılar ve Bizanslılar egemen olmuştur.

Seferihisar 1084 yılında Selçuklu Komutanı Emir Çakabey tarafından alınmış, II.Haçlı Seferi (1147-1149) sonrasında, bölge Sultan Mesut tarafından Selçuklu topraklarına katılmıştır. Seferihisar, 1308 yılıdna Selçukluların dağılması ile 1320 de Aydınoğuları’nın egemenliğine ardından 1394 yılında Osmanlıların eline geçmistir.1402 Ankara Savaşı nihayetinde Moğolların işgaline uğrayan bölge, 1425 yılında tekrar Aydinoğuları’nın elindedir, ancak Cüneyt Bey’in ölümünden sonra Seferihisar artık Osmanlıların olmuştur.

TARİHİ DEĞERLER ÇOK

Seferihisar 19, yüzyıl başlarında 20 bini aşkın nüfusa sahipken, köylerden çıkan veba hastalığı nüfusu kırmış, Seferihar’ın dört beş köyü ortadan kalkmıstır.

İzmir 1850 yılında, Aydın vilayeti’nin merkezi olunca, Seferihisar nahiyesi de 1884 yılında Belediye olmuştur.İlçe merkezinde Selçuklular ve Osmanlılardan kalma camiler bulunmaktadır. Seferihisar ve çevresinde tesbit edilen tarihi değerlerden biride tümülüslerdir. Seferihisar ilçe merkezinde Kurtuluş Savaşı’nda ve Cumhuriyet döneminde sehit düsenlere ait bir Şehitlik ile ilçe merkezi girişinde, İzmir Caddesi üzerinde Şehitler Çeşmesi bulunmaktadır.

15 Mayıs 1919 tarihine kadar Seferihisar’da yaklaşık %50 Rum, %50 yerli ve Mora göçmeni Türk ahali birlikte yaşamışlar, İzmir’in 15 Mayıs 1919 da Yunan işgaline uğramasıyla, işgal yılları başlamış, 11 Eylül 1922 de ilçe kurtarılmıştır.

Harbiye’den yetişmiş Çolak İbrahim Bey, Musatafa Kemal Paşa’nın teklifini kabul ederek, maiyetindeki iki milis süvari alayı ile birlikte Kuvayı Milliye’ye katılmıştır. Emrine bir nizamiye alayı ile bir dağ bataryası verilerek 1920 yılında 3.Süvari Tümeni namıyla Garp Cephesi emrinde bir süvari tümeni yapılmıştır.Çolak İbrahim Bey, Kızılçullu yakınlarından hareket ederek, Sefehisar’ın doğusundaki dağ geçitlerinden ilerlemiş ve 11 Eylül 1922 tarihinde öğleden sonra Seferihisar’a girmiştir. Giriş yönü,Kocaçay tarafından bugünkü Kurtuluş Caddesi (o zaman ki Sığırtmaç Sokağı) üzeridir.

Çolak İbrahim Bey adı, Seferihisar’da eski Rum Mahallesi olan ve sonradan Rumeli göçmenlilerinin yerleştirildiği mahalleye verilmiştir.1982 yılında bir tanesi Çolak İbrahim Bey Mahallesindeki parka, diğeri de Şehitler Çeşmesi karşısında olmak üzere 2 büstü dikilmiştir.

ATATÜRK SEFERİHİSAR’DA

Seferihisar için önemli tarihlerden biri de 11 Nisan 1934 de Mustafa Kemal Atatürk’ün ilçe merkezini ve Sığacık’ı ziyaretleridir. Atatürk ilçeye girmeden önce Sığacık’a geçmiş, sahilde incelemelerde bulunmuştur. Karşılaştığı Sığacık İlkokul öğretmeninden not defterini istemiş, harf devrimine rağmen öğretmenin not defterinin eski yazıyla yazılmış olduğunu görünce üzülmüştür. Sonra küçük öğrenci Mehmet İnce’ye sorular sorup, onu okşamış ve Seferihisar’a dönmüştür. Üzerinde yerli malı kumaştan golf elbise olan Atatürk, askeri gazinoda ağırlanıp, kahvesini içtikten sonra, halkı selamlayarak ilçeden ayrılmıştır.

AŞKIN VE ŞARABIN İSYANKAR KENTİ TEOS'TAN TÜRKİYE'NİN İLK CITTA SLOW KENTİ SEFERİHİSAR'A

Bu dört bin yıllık tarihi bir serüvendir. Yukarıda resmi tarihin resmi dili ile bir süreci anlattık ama bugün Seferihisar’ı tanımlayan pek çok başka değer vardır. Yakın tarihinde pek çok önemli dönüşümü yaşayan Seferihisar’ın en büyük dönüşümü 2009 yılında katıldığı citta slow hareketi olmuştur. Küreselleşmenin kentleri aynılaştırmasına karşı çıkan citta slow hareketi Türkiye de ki ilk karşılığını Seferihisar’da bulur. Elbette bu kentin pek çok özelliğinin yanında dönemin Seferihisar Belediye Başkanı Tunç Soyer'in yoğun çabalarıyla hayata geçer.

Seferihisar da yeni bir tarih yazılmaya başlanır. Beslendiği Teos antik şehri gibi kapılarını sanata ve sanatçıya açar, sivil toplum hareketleri canlanır. Üretim kooperatifleşmeyle en güçlü örgütlülüğünü yaşar. Orhanlı köyünden doğa okulu tüm İzmir’e umut olur. Yavaş şehir yavaş yemeğini yaratır, Sığacık kale içi her pazar dostluk sofrasını kurar, Yöresel olan tüm değerler mandalinadan zeytinyağına, enginardan karakılçığa el üstünde tutulur, hak ettiği değeri bulur.

Tersine göç Türkiye de sadece burada yaşanır. Tohum takas şenliği ile üretime ve köylüye umut olur. Hepimiz Seferihisarlıyız diyerek halkların kardeşliği haykırılır. Karakılçıkla ata tohumuna ve tarihimize verilen değer öne çıkar. Seferihisar orkinos çiftliğine hayır, çağdaş yaşama evet der.Çocuk belediyesiyle geleceğini kurar. Bugün Seferihisar 43.600 nüfusu ile 50.000 nüfus sınırı koyan Citta Slow hareketinin Türkiyede ki Başkentidir. Umarız ki 50.000 nüfusu geçtiğinde de yavaş şehrin ve onun yarattığı kültürün tüm özelliklerini korur. Bu birazda Seferihisar’da yaşayan burayı yurt bellemiş hepimizin ortak bir sorumluluğu. Bu sorumluluğun bilinci ile...

Editör: Haber Merkezi