Barınma krizi nasıl aşılır?

Merkezi yönetim ve yerel yönetimler, “ortaklaşarak’’ barınma krizinin aşılmasında sorumluluk yüklenmezlerse; bu kriz büyüyerek, ağırlaşarak devam eder.

Abone Ol

Ne var ki; merkezi yönetim de belediye de barınma krizinin aşılmasında, ortak sorumluluk yüklenmek bir yana, sorunu çözmek isteyenlere karşı da “mesafeli’’ bir duruş sergiliyorlar.

Oysa; Belediye Kanunu’nun 69’uncu maddesi; “düzenli kentleşmeyi sağlamak ve konut ihtiyacını karşılamak üzere belediyeye imarlı ve altyapılı arsa üretmek” görevini veriyor. Aynı şekilde; Kooperatifler Kanunu’nun 1’inci maddesi de “belediyelerin kooperatiflere ortak ve öncü olması’’ hükmünü getiriyor.

Her iki yasal düzenleme de sağlıklı kentleşme ve konut üretimi konusunda belediyeler ile konut kooperatiflerinin iş birliğini öngörüyor. Söz konusu yasal düzenlemeler; belediyeleri konut kooperatiflerinin “rakibi-alternatifi’’ değil; tersine, ‘’paydaş’’ olarak konumlandırıyor. Ancak, ne var ki belediyeler, barınma krizinin aşılmasında kendilerini ‘’SORUMLU’’ görmüyorlar.

Bu arada; yaşanan ekonomik kriz, yüksek enflasyon, inşaat sektöründe oluşan ve kontrol edilemeyen maliyet artışı, dar ve sabit gelirlilerin daha da yoksullaşmaları, konut sahibi olmalarını giderek daha da olanaksız hale getiriyor.

Böylece oluşan olumsuz ortam; emeklilerin, işçilerin, kamu çalışanlarının, dar ve sabit gelirlilerin özetle hiç konutu olmayanların kredi, arsa ve altyapı desteği sağlanmadıkça kooperatifler aracılığıyla da konut sahibi olmaları giderek zorlaşıyor.

Belediyelere düşen görev

Bu noktada belediyelere düşen görev; kent sakinlerinin konut edinmelerini kolaylaştırmak, kenti güvensiz ve kaçak konutlardan arındırmak ve kentsel dönüşüm projelerini uygulayarak depreme karşı “DİRENÇLİ’’ konut ve kent oluşturmaktır.

Bu arada; Ege-Koop 41 yıllık konut ve kent üretim yaşamında İzmir’ in 12 ilçesinde, ürettiği 30 bin depreme ve afetlere dirençli fiziki, sosyal, iletişim, ulaşım ve kültürel altyapısıyla modern UYDU KENT’lerden oluşan kent parçalarıyla, mahallelerle İzmir’ in çehresini değiştirdi.

Ege-Koop’ un 41 yılda İzmir’ e kazandırdığı ve içinde 150 bin kişinin huzurlu, mutlu, sağlıklı ve güvenli bir yaşam sürdürdüğü 30 bin konuttan oluşan mahalleleri bir an için yok varsayarsak; gecekonduların oluşturduğu farklı bir İzmir manzarası ortaya çıkar.

Gelinen bu aşamada; derinleşen barınma krizini aşmak için belediye, imarlı-altyapılı konut arsaları üreterek bu bağlamda, belediyeler; Ege-Koop gibi başarıları kanıtlanmış kooperatif üst birliklerine konut arsası “tahsis’’ etmeli ve zaman yitirmeden kentsel dönüşüm projelerini uygulamaya koymalıdır.

Öte yandan; TOKİ de 1984 yılındaki kuruluş amacına dönerek uygulamalarına “sosyal içerik" kazandırmalı, hiç konutu olmayan kooperatif ortaklarına düşük faizli, uzun vadeli kredi olanağı sağlamalıdır.

Sonuç olarak

Barınma krizini aşarak diğer sosyal ve ekonomik krizlerin aşılmasını da kolaylaştırabiliriz.