Ateş İlyas Başsoy, sosyal medya hesabı aracılığıyla okurlarıyla paylaştığı yazısında, Türk siyasetinin yakın geleceği hakkındaki tespitlerini kaleme aldı. İşte Başsoyun o yazısı:

“Ben söylemiştim” kalıbını en rahat kullanacak insanlardan biriyim ama kehanetlerimin hepsi tatlı olmadığı için pek kullanmam bu sözü.

Hala birçok kişiye “saçma” gelebilecek bir savımı uzun süredir yazıyorum zaten: İyi Parti eğer iyi oynarsa ilk seçimde ikinci, devamında birinci parti olabilir.

İlk genel seçimde AKP (ciddi oy kaybıyla) yine birinci parti olur ama İyi ikinci parti olabilir. Millet İttifakı, Cumhur İttifakı’nı geçeceği için iktidar olur. Cumhurbaşkanı kim olursa olsun Erdoğan gibi partiden bağımsız mutlak güç olamaz. İyi Parti önderliğindeki bir ittifak karşısında AKP dağılır ve 2026 gibi bir seçim daha yapılır. (Muhtemelen bu kez parlamenter sistemle) Bu seçimde İyi Parti birinci parti olur, AKP yok olur, en kurnaz AKP’liler zaten Iyi’ye geçmiş olur. Aradaki yerel seçimde Ege ve Trakya başta pek çok şehirde başkanlar İyi Parti tarafından belirlenir. İstanbul, Ankara, Antalya, Adana, Mersin başkanları değişmez. 

Bu bana göre mümkün olan senaryolardan biri. Bu senaryonun gerçekleşmesi başka etkenlere değil, öncelikle İyi Parti’nin stratejisine bağlı.

İyi Parti, CHP’yi neden geçer?

Bunun birçok yanıtı var. Mansur Yavaş iyi bir örnek olabilir. İlk günden beri Mansur Yavaş’ın neden sevildiği soruluyor. Ormana değil ağaca bakan gözler olabilecek en sığ yanıtlarla bu başarının sırrını izah etmeye çalışıyor. Mansur Yavaş’a çay getiren çocuk bile “Mansur’un sevilmesinin nedeni benim” diye kendini pazarlıyor. Oysa Mansur Yavaş’ın sevilmesi yerçekimi kadar doğal bir durum Türkiye için. Başkentin başkanı olması, travmatik Gökçek yüzyılının üzerine gelmesi gibi iki haklı nedenin yanı sıra İyi Parti ile paralellik kuracağımız muazzam bir özelliği var: Mansur Yavaş %10’luk Kürt seçmen dışında kalan, ülkenin %90’ının elektrotlarının tamamına dokunabilen bir insan: Milliyetçi, dindar, Atatürkçü, laik, modern; Sünni Müslüman Türk... Temel o kadar sağlam ki, bunun üstüne ne kadar isterse o kadar kat çıkar. Üslubu, zekası, çalışkanlığı, yakın çevresi dışında daha kimsenin bilmediği nüktedanlığı cabası.

Mansur Yavaş’ın sahip olduğu bu meziyetler İyi Parti’de de var. 

CHP yönetimlerinde demografik orandan çok daha fazla “alevi” olması su üstünde en az, su altına en çok konuşulan konulardan biri. Bu hat CHP’nin içinden geçen bir yüksek gerilim hattı. Yer yer faşizan isyanlar çıkarabilen durum en çok bulunduğu yere liyakatla gelen Alevi yöneticileri yıpratıyor. Kurunun yanında yaş da yanıyor. 

Mezhep konusunun yanında cinsiyet konusu da CHP’deki tartışmalarının içinde. CHP’nin 2019 seçiminde kadın adayları neredeyse yok sayması ve genellikle “kadınsız” akşam sofralarında dizayn edilen siyaset, başkanı kadın olan İyi Parti’ye güç akıtan bir diğer vaha. CHP’nin son dönemde kadın cinayetlerine odaklanan (hatta neredeyse bundan ibaret olan) kadın perspektifi, “Siz siyasetten biz kadınları tamamen dışlayın, ekonomide edilgen pozisyonda bırakın ve sadece öldürüldüğümüzde adımız anın” cümlelerini yükseltiyor.

CHP bir sol parti gibi davranmadığı için mahalle bazında seçmenler “İlla bir sağ partiye oy vereceksem, neden orijinali varken sahtesine oy vereyim?” diyor ve İyi Parti’ye yöneliyor.

Siz de çevrenizde gözlemliyorsunuzdur muhakkak, iş dünyasından gelen, ticaretten anlayan, iyi eğitimli “taze kan”lar CHP’ye değil İyi Parti’ye akıyor. Bunun nedenlerini araştırmak CHP’nin görevi ama böyle bir araştırma başlatmak için önce bu durumun farkına varması gerek. Farkında mı?

CHP, MYK’sı yıllardır hiç değişmiyor. Erdoğan’ın çevresi sürekli rotasyona uğrarken, CHP’de her biri ayrı prensler gibi takılan 20 kişilik bir kadro neredeyse 10 yıldır değişmeden duruyor. Kılıçdaroğlu’nun çevresine yeni hiç kimse giremiyor. Bu MYK’da sadece iki üç ismin başarısı kanıtlı, diğerleri kontenjandan ve her nedense demirbaş gibi oradalar. Bu durum partideki manevra kabiliyetini düşürmenin yanı sıra, olası parlak isimlere de “Burada oyalanma, İyi Parti’ye geç” mesajı veriyor.

CHP üç yıldır dev bir kaynak gücüne sahip oldu ama bu güç “Bize uçaktan inince araç ve otel ayarlar mısın” cümlesinden başka pek bir şey doğurmadı. Seçimi kazanan beş büyükşehir belediye başkanının her biri oyunu ve gücünü artırırken, bu artış genel seçimlerde CHP’ye mi yoksa İyi Parti’ye mi yarayacak, göreceğiz. Seçimi kazanan beş Büyükşehir’den sadece Adana ve Mersin başkanları “hakiki” CHP’li. Diğer üçünün siyasi kökeni ve temsil güçleri “siyasetsiz seçmen”i CHP’ye mi, Iyi’ye mi yönlendirecek? Yukarıda saydığım durumlar “Evet AKP’ye oy vermeyeceğim ama İyi Parti’ye mi CHP’ye mi oy vereceğime karar vermedim” diyen 5 milyon civarı seçmeni nereye yönlendirecek?

İyi Parti hala %15’lerde görünüyor ama bu bence aldatıcı bir oran. Buzullar hızla eriyor ve suyun nereye akacağını kimse kestiremiyor.

KAŞIK BABACAN’DA

Bertrand Russell’ın sözüydü sanırım: “Bir gün Çinliler çubuk yerine kaşık kullanacak ve esas mesele o zaman başlayacak” diye.

İyi Parti’nin önce ikinci, sonra birinci parti olması İyi Parti lehine saydığım tüm “olumlu” şartlara rağmen çubuk yerine kaşık kullanmasına bağlı.

O “kaşık” ekonomi.

AKP, CHP’yi hızla ekonomi dışı alana çekmek için her numarayı yapıyor ve yapacak. Gazeteciler hapse atılır, şarkıcılar linç edilirken gözler hep Kılıçdaroğlu’na çevriliyor. 

Yaşadığımız ekonomik felakete rağmen “AKP giderse kim ekonomiyi kurtarır?” sorununa CHP hala cevap olamıyor. Akıl alır bir şey değil bu… Dünyanın en berbat ekonomisinde yaşıyoruz ve ana muhalefet partisi hala “Biz çözeriz” algısını yerleştiremiyor. 

İyi Parti’nin kaşığı ekonomi. İyi Parti “Biz çözeriz” iddiasını milyonlara inandırabilir. Ama bunun için bir transfere ihtiyacı var: Ali Babacan… İyi Parti, Ali Babacan’ı alıp ikinci adam yaptığı gün oyları CHP’yi aşar. Bunu iki yıldır söylüyorum. Onayladığım veya teşvik ettiğim için değil, kabak gibi ortada duran bir gerçeklik olduğu için. 

Ali Babacan takımsız bir Sergen gibi. Ama Sergen’i transfer eden takım şampiyon olur. Babacan’ın “iyi” bir takıma, takımın Babacan’a ihtiyacı var.

Babacan, CHP’ye asla gelemez. Gelse işe yaramaz, etkisi olmaz, hatta negatif etkisi olur. Ama aynı durum İyi Parti için geçeli değil. 

Gel gör ki, kendini hala MHP’nin uzantısı sayan İyi Parti’ye birilerinin 2002’deki AKP’yi anımsatması gerek.

Ali Babacan’la beraber AKP’den kopan seçmenlerin “Sen başa geçince ekonomiyi düzeltebilir misin?” kadim sorusu da yanıt bulmuş olur. Post Truth çağında kimsenin uzun ekonomik sunumlar dinlemeye vakti yok. Hepimiz değerli zamanınızı çok daha önemli bir işe, TikTok videolarına ayırmak istiyoruz. “Ali Babacan varsa şema tamamlanmıştır” diyerek İyi Parti’ye oyunu verecekler sanılandan çok daha kalabalık bence.

Ardından “Özgürlük, Kürt açılımı, büyüksün Türkiye” gibi bildik “ilk dönem” tanıtımları eşliğinde Kurtlar Vadisi yeni sezonu yayına girer.

CHP’ye de izlemek düşer. 

Hadi iyi seyirler.

 

Editör: Haber Merkezi