İzmir Gazeteciler Cemiyeti tarafından Hollanda Kraliyeti İnsan Hakları Programı desteği ile ‘Şiddete Karşı İletişim Projesi’ olarak yürütülen ‘Nar 2’ projesi eğitim ve farkındalık çalışmalarının ilk durağı İzmir oldu. Uluslararası Basın Merkezi’nde düzenlenen eğitimlerde muhtarlarla uzman psikolog Derya Sönmez Karataş ve Avukat Birgül Değirmenci bir araya geldi. Ardından da Prof.Dr.Sevda Alankuş ve Dr.Devrim İnce İzmirli gazetecilere medyada şiddet dilini örnekleriyle anlattı.

Mesleki sorumluluğumuz var

İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Dilek Gappi, Nar Projesi’nin iki hedefle başladığını söyleyerek, öncelikle medya mensupları olarak bu haberlerin veriliş şeklinden ve kadına yönelik yaratılan algılardan hissettikleri rahatsızlığın proje fikrini yarattığını belirtti. Gappi, “Şiddetin bahanesi olurmuş gibi yansıtılan haberciliğe karşıyız. Mesleki olarak bunun sorumluluğunu alarak, bir değişim yaratmak istiyoruz. Bu değişimi aynı zamanda mahallerden başlayarak, etkin muhtarlarımız ve esnafımızın oluşturacağı önleyici tedbirlerle de çoğaltacağız. Nar Projesinde Türkiye’de ilk kez gerçekleştirilen şiddetin en yoğun yaşandığı mahalleleri tespit ettik. Bu harita ışığında bu kez 5 ilde çalışmalarımızı sürdüreceğiz” diye konuştu.

Projenin sivil toplum örgütleri arasında yaygınlaşmasını sağlayan Ege Kadın Buluşmaları Platformu Genel Sekreteri Şengül Baysak ise platform olarak, muhtarları yerel seçimlere hazırlarken şiddete karşı bilinçlendirme çalışmaları da yaptıklarını ve NAR projesi ile bu çalışmaları yaygınlaştırmaya hazır olduklarını ifade etti.

İnsani hakları engelleyen her şey şiddet

Uzman Psikolog Derya Sönmez Karataş muhtar eğitimleriyle başlayan programda, Karataş, şiddetin sadece fiziksel olmadığını ve kadını insani haklarından alıkoyan her şeyin şiddet olduğuna dikkati çekti. Karataş, erken yaşta zorla yaptırılan evliliklerin de şiddet olduğunu ve nelerin şiddet olabileceğini şöyle anlattı:
“Kadına kendini kötü hissettirmek, özgüvenini zedeleyici sözler, baskıcı tutumla hesap vermeye zorlamak, evden dışarı çıkmasını kısıtlamak, hapsetmek, yalnızlaştırmak, çocuklarından ayırmakla tehdit etmek, çalışmasına engel olmak, ısrarla takip etmek malına parasına el koymak bunların hepsi şiddettir. Kadın şikayet etmiyorsa bu haklarını tam olarak bilmediği ve korktuğu içindir.  Muhtarların bu hakları kadına hatırlatması ve kadının ya da çocuğun gerekli desteği almasını sağlaması çok önemli.”

Herkes şikayetçi olabilir

Avukat Birgül Değirmenci ise muhtarlara 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine İlişkin Kanun hakkında bilgiler vererek, muhtarların mahallesinde yaşayan şiddet ya da istismar gören kadın ve çocuklara bu kanun kapsamında yapabilecekleri destekleri anlattı. Değirmenci, “Mahallenin insanca, temel hak ve özgürlüklere uygun yaşam seviyesine yükseltmek, ilk basamak kamu yöneticisi olarak muhtarlardan başlar” diyerek sadece şiddet görenin değil, tanık olan ya da başkasından ihbar alan üçüncü kişilerin de şiddet uygulayan ya da istismar eden kişiden şikayetçi olma hakkı olduğunu hatırlattı.  

Gazetecilere haber dili eğitimi verildi

Gazetecilerin şiddete karşı haber yazma/görüntüleme tekniklerinin ve çocuk istismarı haberlerinin çocuk haklarının gözetilerek anlatıldığı eğitim, Prof.Dr.Sevda Alankuş ve Dr.Devrim İnce tarafından verildi.

Prof.Dr.Sevda Alankuş, kadınların ve çocukların haber olabilmesi için ya fail ya da mağdur olmaları gerektiğini anlatarak, “toplumsal cinsiyet ve çocuk odaklı habercilik” derken; cinsiyet ve farklı çocuk temsillerinin çeşitliliği açısından kapsayıcı, kadın ve çocuk hakları konusunda bilgilendirici, bunlara yönelik hak ihlalleri ile kazanımları takip eden ve görünür kılan, hak taleplerini duyuran, bunu yaparken yeni hak ihlallerine neden olmayan, proaktif/sorun çözümü odaklı bir habercilikten söz edildiğini söyledi. İzmir’de 2023 yılında Bağımsız İletişim Ağı’na göre 29 kadının erkek şiddeti tarafından öldürüldüğüne dikkati çeken Alankuş, Türkiye genelinde de 28 çocuğun da kadınlara zarar vermek bahanesiyle ya da anneleriyle birlikte erkekler tarafından öldürüldüğünü ifade etti. Şiddet haberlerinde failin fotoğraflarının kullanıldığı şiddetin gerekçelendirilmediği görsellerin ve anlatım dilinin önemine değinen Alankuş, gazetecilerin haberleri yaparken kullanabilecekleri terminoloji kaynaklarını da paylaştı.

Rayting kaygısına alet olunmamalı

Dr. Devrim İnce ise, medya endüstrisinin şiddet haberlerini rayting, tiraj, tıklanma kaygılarıyla öne çıkardığını anımsatarak, “Şiddet içerikli haberlerde dilin kullanımı, özellikle mağdurun ve failin temsilinde önemlidir. Haberlerde kullanılan dil, faili meşrulaştırmamalı ve mağduru suçlamamalıdır. Şiddet haberlerinde ‘pasif dil’ kullanımından kaçınılmalıdır. Örneğin, ‘kadına şiddet uygulandı’ yerine ‘erkek tarafından kadına şiddet uygulandı’ ifadesi, failin sorumluluğunu daha açık bir şekilde ortaya koyar” dedi. İnce şiddet haberlerinde mağdurların kimliklerini ifşa eden veya onları aşağılayan ifadelerden kaçınılması gerektiğini vurgulayarak, şiddet olaylarının "normal" veya "kaçınılmaz" gibi gösteren ifadelerden de uzak durulması gerektiğini anlattı. İnce 18 yaşından küçük çocukların ise açık isimleri ve fotoğraflarının yayınlanmaması gerektiğini vurguladı.

Editör: Özlem Çimen Durmaz