TUGAY CAN /İZ GAZETE - Karaburun’da oyun oynamadıkları sadece birkaç köy olduğunu vurgulayan Medine Çam “Sahne oyunları da deniyoruz ama sokak bizim için önemli ve değerli. Kapatılamayacak olduğu için ayrı bir yeri var” dedi. İlk defa tiyatro izleyen insanlar önünde oynamanın büyük bir keyif olduğunu vurgulayan Çam, festival sırasında başından geçen bir olayı da anlattı. ”Bir festivalde oyun geç bir saate sarktı, gün ışığı gitti ve bizim ışıklarımız yetersizdi. Arkadaşlarımız araba farlarını yaktı ve o şekilde oyunumuzu oynadık.

'SOKAKTA TİYATRO YAPMAK, BİZİM TERCİHİMİZİN DIŞINDA AYNI ZAMANDA BİR GEREKLİLİK'

Yunus Kara ise sokakta oynamanın nasıl bir his olduğuyla ilgili “Sokağın en güzel ve en değerli kısmı hem yaptığınız iş felsefesini, niteliğini buluyor hem de seyircisini buluyor. Biz sokakta oynadığımız zaman seyirciyle oyun öncesinde, sonrasında hatta oyun sırasında bir temasımız oluyor. Bu da biz niye buradayız ve amacımız ne sorularına verdiğimiz en net cevap oluyor haliyle.”

“Sokakta tiyatro yapmak, bizim tercihimizin dışında aynı zamanda gereklilik. Gerçekten sokağın dilini tiyatroya aktarmak istiyorsak, bir tiyatro olarak mümkün mertebe herkese ulaşmayı dert ediniyorsak bu göz ardı edilmemesi gerekilen bir durum.” İfadelerini kullandı.

'BİZ SOMA'DA SADECE O BAŞKA HAYATIN VAR OLABİLECEĞİ VE BUNUN İÇİN MÜCADELE EDİLEBİLECEĞİ FİKRİNİ GÖSTERMEK İSTEDİK'

Türkiye’nin birçok yerinde oyun oynadıklarını vurgulayan Çam, Soma’da oynadıkları oyunlardan da bahsetti. “Soma’da biz de oyun oynadık ama çocuklar da bizimle beraber oynadı. İşin en güzel yanı belki de buydu. Çünkü onların heyecanını görebiliyordunuz. Sadece Soma’da değil, Kınık’ta da oyunlarımız oldu. Kınık, Soma’ya çok yakın bir yer ve Soma madenlerinde çalışan işçilerin bir kısmı Kınık’tan gidiyor. Zaten orada başka bir iş imkânınız yok. Ya madende çalışacaksınız, ya da memur olacaksınız. Başka bir şansınız yok. Biz orada babası madende göçük altında kalmış, yaralanmış ya da vefat etmiş çocuklarla beraber çalıştık. Ama çocukların geleceği de aynı ne yazık ki. Orada bunun bilinciyle çalıştık. Yaptıklarımız yeterli miydi? Tabi ki de değil. Ama o çocuklarla bir oyuna hazırlanmanın onlara da iyi geldiğini ümit ediyorum. Orada bu işi sürekli yapan bir kurum var. Halkevleri orada bir yaz okulu açtı ve yaz okulu hala daha devam ediyor. Çok da iyi yaptı. Oradaki çocuklara başka bir hayat sunula bilinmeli. Biz sadece o başka hayatın var olabileceğini bunun için mücadele edilebileceği fikrini göstermek istedik onlara, umarım başarabilmişizdir.”

'DEVLET TİYATROSU'NUN NİMETLERİNDEN YARARLANMAK İÇİN MUHALİF OLMAYAN OYUNCULAR VAR'

Muhalif tiyatronun eski bir geleneği olduğunu dile getiren Kara, “Fakat devlet tiyatroları devletin sopasını tepesinde hissediyor olmasından dolayı bireysel olarak bu işle pek uğraşmıyor. Uğraşanlarda KHK’larla görevlerinden uzaklaştırılıyor, Devlet Tiyatrosunun nimetlerinden yararlanmak için muhalif olmayan oyuncular var.” dedi.

Tiyatro’da politik olan ve politik olmayan diye bir ayrımdan ziyade Muhalif olan ve Muhalif olmayan diye bir ayrım yapmanın doğru olduğu üzerinde duran Kara ise “Muhalif tiyatroda da önemli olan şey bakış açısı. Sadece tek bir perspektifle değil de birden fazla perspektife sahip olabilmek önemli. Bu ne demek? Sadece bir noktadan bakarak oyunlar çıkarmak değil de mümkün mertebe en geniş çerçevede muhalif olabilmek ve bunu da estetiği yüksek tutarak yapmak. Bunu yaptığınız zaman seyircinin gelmesine gerek yok, siz zaten seyirciye gidiyorsunuz.” Dedi.

Muhalif bir tiyatro olarak ”Daha güzel bir hayat için sanat, daha yaşanabilir bir hayatın nasıl olacağını görmemiz için adalete ihtiyacımız var.” İfadelerini ön plana çıkaran Kara, Karaburun’da ücretsiz yapılacak festival için “Çadırını da al, gel” çağrısı yaptı.

Editör: Haber Merkezi