PEN Türkiye ilk kez bir kitapçıyı Ayın Kitapçısı olarak ilan etti. Hem de çok güzel bir açıklama ile.

“Orda bir kitapçı var, İzmir’de, Alsancak’ta. Orda iki insan var, şiir gibi. Orda Nuray var, Ergun var. Vitrinde çok satanlar değil, çok okunması gereken kitaplar var. Okurlarının desteğiyle yeri göğü kitapla doldurmak isteyen bir kitapçı var. Kitabı koklayanlar, gözleriyle okşayanlar, kalpleriyle dokunanlar için kitap dostu iki sevgili insanın Yerdeniz Kitapçısı var. PEN Türkiye Ocak 2020’de Yerdeniz’i Ayın Kitapçısı olarak duyurmaktan gurur, mutluluk, sevinç duyar.”

Yazarçizer olmanın şu naifliğine bayılıyorum. Her cümle ayrı güzel. Yerdeniz Kitapçısı 4 yılı aşkın bir süre önce Alsancak Yüzbaşı Şerafettin Bey Sokağı’nda açıldı. Bu hafta, Yerdeniz’e Ayın Kitapçısı ilan edilmelerini konuşmak için gittim. Havanın buz gibi olduğu, rüzgârın içinize içinize işlediği bir gündü. Lakin Yerdeniz’in kapısını açınca o kapı çanının sesini duyunca içim pıt diye ısınıverdi. Gerçi dükkânın içi de iyi ısıtılmıştı o ayrı. (fatura çok gelmese bari malum bir yerlerimiz donsun diye vuruyor ha vuruyor hükümet)

İsmi ayrı güzel, kendi ayrı güzel Yerdeniz’e girince çok tatlı bir kadın karşılıyor sizi. Adı Nuray. O gün gittiğimde yoktu ama bir de yine kendi gibi tatlı bir eşi var, Ergun. Ergun bey aynı zamanda bir şair. Karı koca birlikte çalışıyorlar Yerdeniz’de. Yerdeniz’i Yerdeniz yapan tabiî ki Ursula anamız; Ursula K. Le Guin. Nuray Hanım da Ursula anamızı çok sevenlerden. Biz kadınlar için Ursula hep bir fener. Bu yüzden kitapçının adı Ursula K. Le Guin’in Yerdeniz Öyküleri’nden almış.

Nuray Hanım çevirmen. Birçok kitabı Türkçeye kazandırmış. Eşi edebiyatçı kendi çevirmen bu yüzden de Yerdeniz, Yerdeniz. İki edebiyata meraklı insan bir olup kitapçı açınca böyle oluyor demek. Dükkânın ortasında bir masa var. Masa çini bir masa. Üzerinde hurma, atıştırmalık bir şeyler, vazolarda çiçekler var. Hal böyle olunca zaten herhangi bir kitapçıya değil de sıcacık bir ortama girmiş oluyorsunuz. Tamam, kitapçılar zaten güzel, sıcak alanlardır ama siz bir de Yerdeniz’i görün. Nuray hanımla çini masasında sohbet ettik. Ben Nuray hanımı dinlemeyi çok seviyorum. Daha önce de sanırım bir kez röportaj yapmıştık ama ben onu sosyal medyadan takip ediyorum. Zaten kendi de söylüyor, bu kadar bilinir olmalarının altında yatan bir neden de sosyal medyayı iyi kullanmaları. Nuray Hanım, kendi instagram hesabından canlı yayınlar yapıyor. Bazen bir edebiyatçıyı alıyor yanına bazen kendi bahsediyor edebiyattan. Mesela o canlı yayınların birinde Ursula anamızı aynı dönemlerde okumaya başladığımızı öğrendim.

Ben sanırım 20’li yaşlarımın sonundaydım ya da 30’dum. Bir Ayça ablam var, ailemizin gururu biricik ODTÜ’lümüz. O demişti bir gün; Asya Mülksüzleri okudun mu? İlk fişeği orda attım işte. Elimde tuttuğum kitap bana kimsenin sunmadığı bir dünyayı sundu, yarabbim dedim bu nedir!

Of Ursula’ya dalınca köşeyi unuttum, çok pardon.

Evet, Nuray Hanım da benim gibi 30’lu yaşlarının başında fantastik bilim kurgu romana Ursula anamızla başlamış, onunla bu tür edebiyatı sevmeye başlamış. O da Ursula’dan önce bu tür edebiyata sıcak bakmıyormuş. O da okur okumaz gördüğü dünya karşısında hayrete düşüp müptelası olmuş. Bunları ilk Nuray hanımın kendi instagram hesabından yaptığı canlı yayından öğrendim. Bu canlı yayınlar çok verimli oluyor. Eve giderken tramvayda denk geliyordum genelde. Izdıraplı tramvay yolculuğu başka bir âleme geçiş gibi oluyor. Nuray Hanım kendine profesyonel okur da diyor. Sosyal medyadan ya da Yerdeniz’e gelenlere kitap önerileri veriyor. Ama öyle böyle öneri değil bu. Nuray Hanım bir derya.

Yerdeniz’in çinili masasında sohbet ederken tam karşımda Ursula anamıza ait iki raf kitap olduğunu fark ettim. İçimden dedim ki, aman yarabbi ben bunların çoğunu başka kitapçıda görmedim! Röportaj bitene kadar yerimden kalkamadım uzaktan seyreyledim kitapları. (tabi röportaj bitince hemen tek tek inceleyip aşka geldim ve arayıp da bulamadığım Kadınlar Rüyalar Ejderhalar’ı aldım.)

Yerdeniz bağımsız bir kitapçı. Hiçbir sermaye grubuyla organik bir bağı yok. Yerdeniz’den sonra Alsancak’ta Pia, Palto, Belki ve Yel Değirmeni bağımsız kitapçıları açıldı. Nuray hanımla yaptığım röportajın başlığı; İlham veren bir kitapçı: Yerdeniz’di. Çünkü saydığım kitapçılara ilham oldu. Bu yüzden rica ediyorum daha ucuz diye şu tekellerden kitap alışverişi yapmayın. Bağımsız kitapçıları destekleyin.

Bir de Nuray hanımın bir hayali var, sizinle de paylaşmak isterim. Yerdeniz’in olduğu sokağın kitapçılar sokağı olmasını çok istiyor. Ne de güzel eyliyor. Mis gibi olmaz mı? Dönercilerin işgali altındaki Alsancak’a biraz da böyle bir yan katsak, daha çok yazarçizer gelse. Kitapçılar çarşısı gibi sağlı sollu karşılıklı kitapçılar olsa.

Ahh ah okumak iptiladır, müptelalara da selam olsun o zaman.