Başlıkta yazan ismi görünce insanın aklına hemen ‘tekme’ geliyor. Zaten Google’da bu ismi yazınca direk ‘tekme’ çıkıyor. Şimdi bu adamı anmak nereden çıktı diyeceksiniz? Çok haklısınız... Geçtiğimiz günlerde ‘tivitır’ hesabından tekme attığı günlere dair bir açıklama yaptı.

***

Yazıdan bazı kesitler şöyle: Gerçekten bu sosyal medyadaki linç etme hazzının geldiği seviyeyi anlayamıyorum. İki çocuk annesi olan eşime, bununla yetinmeyip gözü dönmüş bir şekilde çocuklarıma dahi her türlü hakareti edip fiziksel şiddet uygulamak isteyen bu kitleye ne diyeceğimi bilemiyorum. Sizin çoluğunuz çocuğunuz yok mu? Bu nasıl hissizlik halidir ki çocuğumu gördüğü yerde vurmak istiyorsunuz, hiç mi aile değerleri taşımıyorsunuz? Hiç mi kendinize ailenizden bakmıyorsunuz?

***

Giriş olarak bu sözcükleri seçerek başlamış yazısına epey de uzun bir yazı, özetle ‘gençtim hata yaptım’ diyor. Öncelikle eşine ve ailesine yapılan hakaretleri ben de kınıyorum, suç şahsidir onların bu olayda bir kabahati yok hele ki onlara karşı yapılacak olan şiddet girişimi ya da söylemi Yusuf Yerkel’in yaptığından farksız bence. Benim meselem kendisiyle... Yazdıklarıyla seslenirsek daha doğru anlar belki? Bu nasıl bir hissizlik hali ki zırhlı arabanı tekmeledi diye ve jandarmalar müdahale etmişken yerde yatan birisine tekme atabiliyorsun? Hem de defalarca? Hiç mi aile değerleri taşımıyorsun ki yakınını kaybetmiş manen ve madden yere düşmüş birini tekmeleyebiliyorsun? Hiç mi kendi ailenden bakmıyorsun? Ve hatta ayağın incindi diye rapor alıp, o tekmelediğin kişiye de kamu malına zarar vermekten dava açılmasına razı oluyorsun? Hiç mi vicdanından bakamıyorsun dünyaya... O olaydan sonra kara listeye alındığını söyleyen Erdal Kocabıyık, bir daha kimsenin kendisine iş vermediğini söylediğinde hiç mi utanmadın? Görevinden istifa etmeyip hayatına hiçbir şey olmamış gibi devam ettin... Şimdi de kalkmış gençtim hata yaptım diyorsun süslü cümlelerle. Bir yazında Kafka’yı daha iyi anlamaya başladığını söyleyip Kafka’nın şu sözünü paylaşıyorsun; "suçlamak anlamaktan kolaydır." Allah aşkına neyi anlamamızı bekliyorsun? Kafka bu hadiseyi görse o sözü şöyle söylerdi "tekme atmak anlamaktan daha kolaydır." Samimiyetsizliğin paçalarından akıyor Bay Yusuf.

SEYİRCİ MAÇTAN ÖNEMLİYMİŞ

Yasak kalktı ve ligler yeniden başladı. Cuma günü oynanan Göztepe-Trabzonspor maçını seyrettim ve hiç zevk almadım. Zaten Göztepe de yenildi, o ayrı mesele... Seyirci olmadığı için saha gürültüsü olduğu gibi geliyor. Futbolcuların birbirlerine seslenişleri, kulübenin futbolculara seslenişi...
Rakip oyuncu yaklaşınca "geliyoo, geliyoo" diye bağırma sesleri. Sanki halı saha maçı izliyormuşum gibi hissettim. Ligleri başlatmak için biraz daha mı bekleseydik acaba? Hem bu şekilde kendi saha avantajı diye bir şey de kalmadı ortada. Almanya’da oynana maçların çoğunda deplasman ekipleri kazanmış ev sahibi ekiplerin kazanma oranı %22 inanılmaz büyük bir fark var arada... Bence biraz daha sabretmeliydik.