Not: Bu yazıda filmle ilgili sürprizbozan unsurlara kısmen yer verilmiştir.

Bazı filmler izleyicisini yolculuğa çağırır. Hem filmin kendisiyle, yani ortalama bir buçuk saatlik süresi boyunca filmin bir anlatı olarak akmasıyla hem de öyküde karakterlerin yaptığı yolculukla  bizi alıp götürür. Alıp götürür diyorum çünkü gerçekten de kimi filmler hem somut olarak hem de mecazen bize o yolculuğu yaşatırlar.

BİR KEŞFETME SERÜVENİ

6 Numaralı Kompartıman da bu duyguyu verdi bana. Özellikle de yolculuğun fiziksel olarak sona erdiği ama yeni bir yolculuğun başladığı anlarıyla… Sinema söz konusu olunca yolculukların tükendiğini düşünebiliriz. Yüz küsur yıllık film tarihinde her türlü araçla yapılan öyle yolculuklar gördük ki yeni birinin bizi heyecanlandırması çok kolay sayılmaz. Üstelik sadece filmlerle değil sanal dünyanın sunduğu imkânlarla günümüzde nereye istersek gitmemiz (gidiyor gibi olmamız) mümkün. Bu yüzden keşif duygusunu da büyük ölçüde yitirdik galiba. Her şeye sahip gibi göründüğümüz bir hayat içinde kaybettiğimiz en değerli duygu bu. Bu filmin kanıtladığı şeyse aslında keşfetmenin hiç bitmeyen bir serüven oluşu.  Böyle bir macera çağrısı sunuyor film. Bizi önce iki farklı karakterle tanıştırıyor, sonra da onları birbiriyle…  Filmi izlediğimizde ‘öteki’nin varlığına dair ön yargıların hemen ardında hiç ummadığımız öykülerin bizi beklediğini anlıyoruz bir kez daha. Ve elbette çıkışsız sandığımız yaşam yollarında bambaşka enerjilerin, buluşmaların, yepyeni yolların saklı olduğunu.

SAYFANIN TAMAMINA ULAŞMAK İÇİN TIKLAYINIZ

Finlandiyalı Arkeoloji öğrencisi Laura’yla başlıyor film. Bir kapıyı çalıyor; renkli, entelektüel simaların uğrak yeri bir ev burası.  Kız,  ev sahibi edebiyat profesörü Irina’nın sevgilisi ama konuklar onu pansiyoner olarak biliyor. 10 bin yıl öncesinden kalma petroglifleri (kayalar üzerine nakşedilmiş kabartmaları) görmek için ertesi sabah Rusya’nın kuzeybatısına, Murmansk şehrine gidecek. Aslında Irina’yla plan yapmışlar ama kendi dünyasında çok mutlu olan kadın çalışmayı bahane ederek seyahate katılmıyor. Laura bu kadına âşık aslında ama belli ki biraz kimlik çatışması ve büyük ölçüde aidiyet sorunu yaşıyor. Ne ki Irina’nın onu gerçekten gördüğü, anladığı yok. Laura, bir yanıyla bir metafor olarak çıktığı bu yolculukta kompartımanı bir yabancıyla paylaşıyor bu yüzden. Para biriktirmek için Murmansk’taki madene çalışmaya giden kaba saba görünüşlü Lyokha. Elbette daha ilk anda tedirginlik başlıyor. Sarhoş olan Lyokha’nın amiyane tavırları Laura’yı ürkütüyor. Geri dönmeyi düşünse de tıkanıklığı ve Irina’nın mesafeli tavrı yüzünden vazgeçiyor. Trende başka uygun yatak bulamadığı için kompartımana dönüyor. Fakat yolculuğun kalanında komşusunu yavaş yavaş tanımaya başlıyor. Ve her anlamda bambaşka olan iki karakterin yoğun bir merakla sarmalandıklarını, önce dostluğa, ardından da aşkın son derece dolaysız bir biçimine kendilerini bıraktıklarını görüyoruz. İki günden fazla süren yolculuk, farklı dünyalara ait bu iki insanın ortak bir dil yaratmalarına imkân tanıyor.

BİR AŞK FİLMİNDEN FAZLASI

Buraya kadar sanki ortalama bir aşk filminin yapısı var karşımızda. Hatta bu öyküyü Hollywood’un başı çektiği ticari sinemada izleseydik muhtemelen mutluluk vadeden bir aşk filmi dokusuyla sarmalanacaktık. İki yıl önce karşımızda çıkan Yarına Tek Bilet’i de anımsayabiliriz -ki o da trende geçen bir filmdi.

6 Numaralı Kompartıman’sa elbette çok daha iyisini yapıyor ve en temel insani duygularımızla yüzleştiğimiz bir yapıyı inşa ediyor. Birine güven duymanın, onun dünyasının parçası olmanın yarattığı o tarifsiz his söz konusu aslında. Ve modern yaşamda malum olduğu üzere son derece oynak bir zemin söz konusu. Kişinin kendi gerçeğine bakması, giderek onu anlaması ve yaşamla nasıl bağ kurmak istediği önemli.  Kousmanen, ikinci uzun metrajlı filminde isabetli bir tercihle bu duyguyu ön plana çıkarıyor. Ana karakterlerin göründüklerinin aksine kırılgan, gizli, ifade edilmemiş yönleri var. Kaba, gürültücü, biraz serseri görünümü altında Lyokha aslında kendini göstermekten, başkasıyla karşılaşmaktan nasıl kaçıyorsa, Laura da ciddi, resmi görünüşüyle sevgi arayışının zayıflığını saklamaya çalışıyor.

GERÇEK BİR YOLCULUK

Bu çarpışmadan içten gelen, doğal bir şeyler çıkmasını bekliyoruz. Filmin en güçlü yanlarından biri de bu merak duygusunu diri tutması. Laura’ya kadınların çok zeki varlıklar olduğunu söyleyen yaşlı kadın, iç sesi dinlemenin önemini vurguluyor. Toplumsal koşullardan, çıkar ve beklentilerden, hesap kitaplardan uzak bir kişilik var içeride ve yaşamla uyumlu olan da o işte. Bu nokta önemli çünkü film iki karakterin de iç sesleriyle barışmalarına doğru ilerliyor. Aralarında ne olacağını merak ederken yolculuğun ağırlığını, kuzeye gitmenin o tuhaf hissini âdeta yaşıyoruz. Buna değinmeden geçmeyelim, çünkü film ilerledikçe yolculuğun tadı ekrana yerleşiyor. Yönetmen treni bir dar mekân olarak ustaca kullanıyor. Ve yolculuk bitip de soğuk, vahşi ve uçsuz bucaksız doğasıyla Murmansk karşımıza çıkınca heyecanlı bir genişleme yaşıyoruz. Burası Avrupa kıtasında Rusya’nın son büyük şehirlerinden biri. Bulunduğu yere nazaran bir sanayi şehri. Kutup Denizine yakın. Altı ay gündüz, altı ay gece yaşanıyor. Bir açıdan çok soğuk, resmi, donuk.  Ama karakterlerimiz için yolculuktan sonra taşıdığı anlam çok önemli. Bütün o yoldan sonra Murmansk ikisinin de yeni yaşam olasılığına kapıldıkları, doğalarının gizli yönlerine ulaştıkları bir nokta. Finalde “oraya gidilmez” sözlerine kulak asmayıp buluşan ikilinin her şeyi aşıp müthiş bir doğallığa, neredeyse çocuk saflığına erişmeleri çok anlamlı geldi bana. Yaşama dair o bitmeyen coşku belki burada saklıdır. Aidiyet sorunuyla ilgili ne yaşarsak yaşayalım, anlam üretmekte zorlanalım fark etmez, sezgilerimizle kendimizi bu sevginin, paylaşımın ve oyunun ruhuna bırakırsak gerisi geliyor. Bu bölümde kar fırtınasının görünümleri, Murmansk’ın hâli gerçekten çok etkileyici. İzleyende böyle bir yolculuğa çıkma arzusu uyandıracak kadar etkili.

6 Numaralı Kompartıman, yaşamı sınırlandıran sosyal engellerimize dair güçlü bir anlatı. Kendiliğindenliğe ulaşmak, gerginliği bırakmak ve akışa güvenmek adına çok keyifli bir iki saat sunuyor. Ayrıca önceki yıl Cannes Film Festivali’nde jüri özel ödülü kazandığını ekleyeyim. Başka Sinema dağıtımıyla bu hafta yeniden gösterimde. Yolculuğun lezzetini büyük ekranda yaşamak isterseniz Karaca Sinemasındaki gösterimleri kaçırmayın derim.  Küçük ekranda izlemek o müthiş serüvenin etkisini biraz azaltıyor ama sinemada izleme şansınız yoksa Mubi’nin kütüphanesine de bakabilirsiniz.