Yılın bu zamanlarını çok severim. Hayat gibidir her şey, her yer; hem ışıl ışıl hem hüzünlü, hem coşkulu hem küskün, hem yoksul hem zengin, hem bitiş hem başlangıç, hem vuslat hem gurbet, hem ölüm hem nefes…

Sevdiklerimize hediye seçerken aldığımız keyif bulutlanır, yorgun mağaza çalışanlarını görünce…

El emeği stantlarına uğramak lazım aslında mağazalardan daha çok. Elleri, yüzleri, ayakları üşümüş kadınlarla dayanışmak ısıtır bizi!

Umut fakirin ekmeği ya, aldığı her bilet de ekmeğini büyütmek için yılbaşını bekleyen biletçi yaşlılar, kadınlar ve engellilerin gülüşü…

İnsanın içini ısıtan aydınlatma süslerinin altında soğukta titreyerek mendil satmak zorunda kalan çocukların avucuna konulan iki kuruş kadar bile değil insanlık…

Masa aynı masa. Donatılmış yine bütçe ne verdiyse. Ya boş sol köşedeki sandalye bu yıl, yürek eksik. Ya da bıcır bıcır bir altın top gelmiş, masayı şenlendirmiş…

Kalabalık seven tacizciler de sokakta ‘terk etmiyoruz’ diyen kadınlar da…

Her yer de irili ufaklı süslenmiş çam ağaçları çocukların neşesi, büyüklerin fotoğraf köşesi.

Sabaha kadar vur patlasın çal oynasın şahane, eğlenmek güzeldir! Mekandan çıkarken yorgunluktan omuzları çökmüş garsona ‘iyi yıllar’ demeyi unutmayız değil mi? Gerçi biz görmeyiz ama içerde ıslak önlüklü bulaşıkçı kadınlar da var, bel fıtığına tutulmuş…

Evet, biliyoruz. Her şeyde biraz da yapaylık var. Daha çok alışveriş yapalım diye, gözlerimiz neon ışıkları ile kamaştırılmış gibi. Tüm yoksulluğumuz bitecek, acılarımız dinecek, gidenler geri gelecek, sağlık, huzur, para bir köşede saklanmış boynumuza atlamak için doğru anı kolluyor gibi…

Dostlukla, samimiyetle, birbirimize verdiğimiz emekle, paylaşımla, dayanışma ile üstesinden geliyoruz biz bu yapaylığın. Hayatın zorluklarıyla baş edebilmek için ihtiyacımız olan bireysel ve kolektif gücü depoluyoruz. Şiirlerin saklısında, türkülerin sızısında, dansın coşkusunda buluşuyoruz. Gidip de gelmeyenlerin hasretiyle yanarken kadehler kaldırıyoruz anısına saygı ile, özlem ile…

Çok uzamasın değil mi bu yazı? Yapılacak iş çok bu gün. Daha güzel bir dünyaya dair umutlarımızı bir kez daha tazeleyeceğiz. Geçen yıldan/ yıllardan çok alacağımız var: Soracağımız hesaplar, yıkacağımız zindanlar, tutacağımız eller, gideceğimiz sılalar, ısıtacağımız çocuk yürekleri, sımsıkı tutunacağımız aşklar, okunacak kitaplar, söylenecek zafer şarkıları…

(Kadınlara özel cümleler kurulmadan bitmez tabii bu yazı…)

Gördüğümüz üzere Noel ‘babalardan’ bize fayda yok. Kendisine şöyle diyoruz;

‘İrade bizde, dayanışma bizde, mücadele bizde… Siz de ne var haydi söyle!’

Yeni yılınız kutlu olsun!