Hizmet verdiği yer ve alanı ne olursa olsun, ibresini siyasete, iktidara değil, hizmet verdiği halka çeviren bürokratlara hasret kaldığımız bir gerçek. Öylesini gördüğümüz zaman hem şaşırıyor hem mutlu oluyoruz. İGC olarak ziyaret ettiğimiz İzmir’in yeni Emniyet Müdürü Mehmet Şahne’nin böyle bir bürokrat olduğu izlenimini aldım ve kent adına memnun oldum. Emrindeki on bin polisi sokağa çıkartıp, öncelikle trafik sorunu ile uyuşturucu belasına el atan ve kısa sürede fark yaratan birinden söz ediyoruz. ‘Güzelbahçe’den çıktım, Bostanlı’ya kadar yolda bir tek trafik polisi görmedim’ diyerek yollardaki ‘boşluğa’ hemen ‘dikkat kesilmiş’... Trafik polisleri artık gün boyu sahada ve hatalı park yapmalar, kavşaklarda yoğunluklar azalmış. Kesilen trafik cezaları ise rekor seviyede!..Geçmiş dönemlerde seçim öncesi trafik polislerinin sokaklardan çekildiğine, artan trafik keşmekeşinin yerel yönetimlere fatura edilmesinin beklendiğine şahit olduğum için; bu bile bana iyi geldi. Bir diğer konu da uyuşturucu ile mücadele!.. Özellikle varoşlarda artık sıradan bir hal aldığını bildiğimiz büyük tehlike... Gençlerin hatta çocukların bu belanın pençesine düştüğünü öğrenmek çok acı. İzmir’in uyuşturucu karnesi de ne yazık ki çok kötü. Bu öyle kısa sürede sonuç alınacak bir mesele değil tabii, öncelikle ülkeye ‘uyuşturucu girişi’ işi çözülmeli ki, kalıcı bir çözüm olsun!.. Başta okul önleri olmak üzere yerel bazda yapılacak mücadele de kuşkusuz etkili olacaktır. Emniyet Müdürünü, Soyer zannediyorlar Müdür Şahne, İzmir’in potansiyelinin yükse olduğunu ancak hak ettiği konumda olmadığını düşünüyor ki, bu konuda hem fikiriz. Yıllardır, ‘yaşam tarzını koruma endişesiyle’ seçimlerde muhalefete oy veren, karşılığında merkezi iktidar tarafından cezalandırılan bir kentin sıkışmışlığıdır bu!.. Gezip dolaştığı semtlerde vatandaşların kendisini Başkan Tunç Soyer’e benzettiğini ve ‘başkanım’ diye hitap ettiğini anlatıyor. Evet, kısmen bir benzerlik olduğu doğru ama bunun sadece ‘fiziki bir durum’ olduğu kesin. Makam masasının arkasındaki büyük Atatürk resmi, çağdaş görüntüsü, nezaketi ve karşısındakinin fikrine değer veren yapısı dikkat çekiyor. Eleştirilmekten korkmuyor hatta vatandaşın korkmadan görüşünü dile getirmesini bekliyor. Ah şu güven sorunu yok mu... ‘Vatandaşların polise güven duyması’ kavramını sıkça vurgulaması, bu konuda kendisinin de bir eksiklik hissettiği anlamına mı geliyor bilmiyorum ama bildiğim toplumda genel olarak güven sorunun büyük boyutlarda olduğu. Buna vatandaşın polise duyduğu güven de dahildir elbette. Sorunun kökeni halkın artık iktidara olan güveninin artık diplerde olması bence. İhracatçı birlikleri Başkanı Jak Eskinazi de ‘güven sorunu’ndan söz ediyor, yeni Maliye Bakanı Nebati de ‘bize güvenin’ diyor ama işler böyle yürümüyor. Ne dış yatırımcı ne içerideki yatırımcı iş insanları ne vatandaşlar iktidara güven duyuyor. Hep gelecek endişesi, ‘bunun sonu nereye varacak’ tedirginliği hakim. Güvensizlik duygusu kronik bir hal aldı ve çözümü bu ortamı yaratanlardan beklemek saflık olur. Emniyet Müdürü Şahne’ye dönecek olursak, İzmir’i asayiş açısından güvenli bir kent yapmak için kendisine güveniyoruz, umarım böyle de olur. Zira artan geçim sıkıntısı yokluk, yoksulluk ve açlık, suç oranlarını patlatacak bir tehlike olarak kapımızda duruyor.