Cumhuriyet Halk Partisi’nin en çalışkan vekillerinden…

Parti Meclisi üyesi…

Bir ayağı İzmir’de, bir ayağı Genel Merkez’de olan en etkili isim.

Ednan Arslan…

Özellikle son 1 yılda, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun ülke çapındaki programlarında görevler alarak, genç yaşına rağmen tecrübesine tecrübe kattı.

‘Reklamını yapmayı’ sevmiyor. Ancak, onlarca küçük dokunuşla, programlarda oluşabilecek olası problemleri öncesinden savurduğunu biliyorum.

Sağ olsun, kendisiyle dönem dönem sohbet etme imkânım oluyor.

Geçtiğimiz hafta, gazetemize ‘hayırlı olsun’ ziyaretinde bulundu.

İki saate yakın, memleketin halini konuştuk.

En net anladığım: Bu iktidar gidici… Öyle böyle değil durum.

‘İzmir’den bakarak’ konuşuyor falan da değil.

Konya’dan, Batman’dan, Diyarbakır’dan,  Urfa’dan, Ordu’dan, Giresun’dan, Trabzon’dan, Kars’tan Erzurum’dan, Rize’den nokta atışı örneklerle temellendiriyor bu düşüncesini.

İki genç ‘gaza gelmiş’ de değiliz.

Gazetemiz köşe yazarlarından Mehlika Gökmen’in son yazısında değindiği ‘Onlar gideceklerini bizden daha iyi biliyorlar’ fikrine sonuna kadar katılıyorum.

Sayın vekil Ednan Arslan ile uzunca toplantı yaptık.

Konu dönüp dolaşıp İzmir siyasetine de geldi.

Ednan Arslan, o konuda da iktidar değişikliğine nasıl odaklandığını bir kez daha gösterdi.

Kendisinin gündeminde değil.

Ancak gazetecilik refleksiyle ve ısrarla, “İl Başkanı aday olmak için istifa ederse, yeni il başkanı nasıl belirlenmeli?” diye sordum.

Tam olarak şöyle dedi: “İzmir Büyükşehir Belediye Başkanımız Tunç Soyer’in tam uyumla çalışacağı bir il başkanı olmalı. Soyer’in elinin güçlü olması, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde partimizin gücüne güç katar. Benim açımdan önemli olan, Kılıçdaroğlu aday olursa, Kılıçdaroğlu’na İzmir’den ne kadar çok oy çıkaracağımızdır. Bizler için önemli olan, partimizin iktidar olmasıdır”

İl Başkanı Deniz Yücel aday olacak mı, istifa edecek mi? Orası ayrı konu…

Ama İzmir’in genç Parti Meclisi üyesinin küçük hesaplar, ‘küçük olsun benim olsun’ yerine; büyük iktidar değişikliğine odaklanmış olması, Cumhuriyet Halk Partililer bakımından örnek olmalı diye düşünüyorum.

BÜYÜK MUTABAKATTAN EN BÜYÜK MUTABAKATA

İki hafta önce, yeni il başkanı tartışmalarına dair, “Yeni Bir ‘Deniz Yücel’ Formülü…” başlıklı yazı yazmıştım. Tamamını gazetemizin internet sitesinden okuyabilirsiniz.

İlgili kısımda şöyle demiştim:

“Çokça isim konuşulacak. Ama bundan önce denenip, başarılı olduğu düşünülen  ‘genç, temiz, doğrudan kimsenin ekibinde olmayan, bagajı boş, düşmanı az, çok da tanınmayan isim formülü’, yani ‘Yeni Deniz Yücel formülü’ hayat bulacak.

O ya da bu şekilde, İzmir Büyükşehir Belediyesi ile kısmi de olsa sorun yaşayan bir il başkanı olmasını Aziz Kocaoğlu da istememişti. Sütten ağzı yanan, sadece belediye çalışmalarına yoğunlaşmak ve kimseyle kavga etmek istemeyen Tunç Soyer de istemez diye düşünüyorum.

          Tam da bu nedenle ‘Yeni Deniz Yücel formülü’ doğabilir.

Son dönemde gündeme gelen, ‘Batur-Engin-Soyer’ hatta ‘Sandal’ etrafında şekillendiği söylenen ‘Büyük Mutabakat’ın itiraz etmeyeceği, ancak Başkan Soyer’in de beraber çalışmaktan heyecan duyacağı yeni bir isim…”

Yazı üzerine; arayan soran, değerlendirme yapan önemli isimler oldu.

29 Haziran Çarşamba günü, İzmir’in 8 günlük gazetesinin temsilcileri, Konak Belediye Başkanı Abdül Batur ile bir araya geldi. O akşam tekrar tekrar anladım ki, İzmir’in en tecrübeli ismi Abdül Başkan da Ednan Arslan’dan farklı düşünmüyor. ‘Farklı düşünmüyor’ bir tarafa, zaten 3 yıldır da farklı bir tutum almıyor.

Şimdi tüm CHP’li yöneticiler için şapkayı önlerine koyup düşünme zamanı.

Ednan Arslan’ın ifade ettiği gibi (Kuşkusuz birçok milletvekili de böyle düşünüyordur) olası iktidar değişikliğine mi odaklanılacak, yoksa sandalyelerin havada uçuştuğu eski kongrelerdeki gibi, herkes durumu kendi lehine çevirmek için bir taraftan mı çekiştirecek?

KILIÇDAROĞLU ESKİ KILIÇDAROĞLU DEĞİL

Siyasetin ezberleri var.

Yerel siyaset de bu ezberlerden azade değil.

Sıkça ‘Müzik değişince dans da değişir’ diye hatırlatmamıza rağmen, gelişmeleri kolaya kaçarak yorumlamak gibi bir alışkanlıktan kurtulamıyoruz.

Onlardan şu sıralar tekrarlananı da “Kılıçdaroğlu güçlü Büyükşehir Belediye Başkanları istemiyor. Hemen karşısına kontrol unsuru yerleştiriyor”

Bazı dönemler için velev ki öyle oldu.

Ancak dönem o bazı dönemlerden değil.

Kılıçdaroğlu, Cumhuriyet’in ikinci yüzyılında ülkeyi yeniden parlamenter sisteme döndüren, vatandaşı AKP’den kurtaran lider olarak tarihe geçmeye hazırlanıyor. Tabiri caizse, ‘Büyük Jübile’nin hayalini kuruyor.

Süre sınırlı, sorumluluk ağır!

En büyük olanaklarından biri ise, AKP’nin kurulduğu günden bu yana ilk defa bir seçime elinde Büyükşehir Belediyeleri olmadan girecek olması.

Kemal Kılıçdaroğlu, bu durumda Belediye Başkanlarını kontrolde tutmak bir yana, onların güçlü ve tam motive olmuş şekilde seçimlere girmesini ister.

Bunu tahmin etmek için hesap uzmanı olmaya gerek yok.

Hesaplar seçim sonrasına kalır. 

Yeni müzik ne getirir o zaman görür ve yeniden konuşuruz.

Ama bu tabloda ‘maraza’ çıkaranlar şimdiden dökülür.

Hem Ankara’da hem de yurttaşların gözünde…

‘YENİ DENİZ YÜCEL’ KİM?

Son yazımda şu kısmı soranlar oldu: ‘Abi formülü’, ‘Ekipleri birleştiren formül’, ‘Eski Belediye Başkanı Formülü’, ‘Eski Milletvekili formülü’, ‘Bizim işimize bu isim gelir formülü’ gibi çokça formül gündeme gelmeye başladı. Ancak benim burnuma şöyle bir koku geliyor: “Yeni Deniz Yücel formülü”

Soran herkese, ‘yazacağım’ dedim.

Baştan söyleyeyim: Müneccim değilim.

Hepimiz gibi, yerel ve ulusal siyaseti okumaya gayret ediyorum.

Gerekçelerini sonra anlatmak üzere bırakıyorum.

Ancak ısrarlı sorular nedeniyle de burnuma gelen isimlerin bir kısmını –sıralamasız- şimdiden yazmak istiyorum.

İzmir Büyükşehir Belediye Meclis üyesi Onur Yiğit!

İzmir Büyükşehir Belediye Meclis üyesi Ulaş Polat!

Girişimci-siyasetçi Şenol Aslanoğlu!

İZELMAN Genel Müdür Yardımcısı, Eski İl Gençlik Kolları Başkanı Öztürk Kurt!

***

Benden söylemesi, sizden anlaması...

Kalın sağlıcakla…