Yazdıklarıyla dünyaca ün yapmış Amerikalı yazar Stephen King’in Altın Kitaplar’dan çıkan YAZMA SANATI adlı kitabını ben hemen bütün yazar adaylarının, yazmaya gönül vermiş genç arkadaşların okumalarını salık vermek isterim. King, derslerle dolu kitabının bir yerinde yazma serüveninden söz ederken ilk başlarda birçok yayıncının kendisini ciddiye almadığını, ama “biraz başarılı olunca dergilerin ‘bize uygun değil’ cümlesini kullanmaya çok daha az” meylettiklerini söylüyor.

Esasen yalnız King değil, yine dünyaca tanınan yazar Salinger’in ülkemizde ÇAVDAR TARLASINDA ÇOCUKLAR adıyla yayımlanan romanının önceleri birçok yayınevince reddedildiği birçoğumuzun malumudur. Bugün romanlarını, hikâyelerini, şiirlerini hayranlıkla okuduğumuz birçok yazarın/şairin edebiyat yolculuğunda bu tip tökezlemelerin sıklığı dudak uçuklatacak kadardır. Bakın King, yazısının ilerleyen bölümünde bu gerçeği nasıl anlatıyor: “On dört yaşıma geldiğimde (ihtiyacım olmasa da olmasa da haftada iki kez tıraş olurken) duvardaki çivi, üstüne geçirilen ret notlarını artık kaldıramaz hale gelmişti. Çivinin yerine daha büyük bir çivi çaktım ve yazmaya devam ettim. On altı olduğumda zımbayı bırakıp ataş kullanmamı tavsiye eden notun yanında daha cesaretlendirici kalan, elle yazılmış olan ret notları almaya başladım.”

Stephen King’in o yaşlarda bile yayınevlerinden gelen RET notlarını feylesofça bir kalenderlikle (ve eminim içinden kıs kıs gülerek) okuduktan sonra odasının ahşap tavanındaki çiviye asması, yani yayıncılara ve yazmaya küsmemesi sizce de hayranlık uyandırıcı değil mi? İyi ki küsmemiş. İyi ki kerametleri kendilerinden menkul kibirli yayıncı esnafının beğenisizliğine yenilmemiş. İyi ki inat etmiş ve bugün milyonlarca okur edinmiş.

Benzer serüvenleri bizde de yaşamış onlarca, yüzlerce yazar/şair var. Zahmet edip hayat hikâyelerini okuyun, göreceksiniz: Yazdıklarını yayımlatmak, yayımlatarak daha çok okura ulaşmak için matbaalara dünyanın parasını verenler mi ararsınız, yoksa araya birilerini sokup işlerini görenler mi! Bugün adlarının önünde “büyük yazar” ya da “ünlü yazar” sözcükleri bulunan birçokları, ilk kitaplarını matbaalara üste para vererek yayımlamışlardır.

Fakat zamanımızın yazarlarını ve yayıncılarını sıkıştıran bir başka cendere var: Ekonomi! Kâğıdın, mürekkebin ve diğer girdilerin dış alımla gelmesi, dövizdeki anormal artış vesaire yayıncılığı derinden etkilemekte, esasen sarsmaktadır. Bu yüzden yayıncılar “satışı kesin” yayınları tercih etmekte, parasal dönüşü garanti eserleri yayımlamak istemektedirler.

Kitaplarımın da yayıncısı olan Altın Kitaplar’ın S. King’te, A. Chiristie’de, Dan Brown’da bu kadar ısrar etmesinin başka ne sebebi olabilir ki!