Artık yaz bitti, bitiyor… Balık av sezonu açıldı. İzmir’in sahillerdeki kalabalıklar yavaş yavaş kent merkezine doğru akıyor. Kentin bulvarları, caddeleri canlanıyor. Eylülün tatlı rengi, akşamları hafif bir esintiyle birleşiyor, huzurlu bir dinginlik çöküyor Güzel İzmir’e.

OKULLAR AÇILIP GÜZ GELİRKEN

Bir yandan da tatlı ama stresli bir okul telaşı başlıyor. Üniversiteye hazırlanacak lise sonlar için özel okullarda çoktan başlamıştı. Bugün de alıştırma için ilkokul bire başlayanların ilk adımları… Haftaya bütün ilk ve orta öğretim okulları açılıp, sonra da üniversiteler ders başı yapınca asıl “festival” o zaman başlayacak. Asıl o zaman anlayacağız metronun bir an önce Buca’ya ve Narlıdere’ye, hatta Güzelbahçe’ye doğru neden bir an önce uzaması gerektiğini. Ve tramvayın ne kadar yararlı olacağını. Deniz ulaşım ağının da genişlemesinin kaçınılmazlığını. Uyumaya terk edilen “Park Et Devam Et” projesinin kıymetini.

Yazın bitmesi demek, aynı zamanda kent yoksulları için masrafların artması demek… Okul masrafları, giderek yakıt masrafları derken orta halin altındakiler ve yoksullar için bütçelerin sarsılması, denkleştirilememesi demek… Yerel yönetimler bu konuda göstermelikten öte bir şekilde elini taşın altına koymalı.

9 EYLÜL KUTLAMALARI VE İKTİDARIN YAKIŞIKSIZ HAREKETLERİ

Geçtiğimiz hafta 9 Eylül kutlamaları İzmir’e damga vurdu. 7 Eylül’de İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin resepsiyonuyla başlayan kutlamalar 9 Eylül’de zirveye çıktı. Türk Yıldızları ile iftihar ettik. Basmane’den Cumhuriyet Meydanı’na yürürken gurur duyduk. Cumhuriyet Meydanı’ndaki kutlamalarda neşelendik. Akşam fener alayı ve Gündoğdu’daki konserle coştuk.

Fakat ne var ki Konak Meydanı’nda gerginlik yaşadık. Bu gerginliğin yaşanacağı bir gün önce Selçuk’ta yaşananlardan belliydi. Konak’ta çok yakından gördüğüm Başbakan Yıldırım’ın yüzünün kireç gibi bembeyaz olduğunu fark ettim. Sinirliydi de. Çünkü bir gün önce kendisinin ve yandaşlarının tutumuna karşın, Büyükşehir Belediye Başkanı Kocaoğlu, Vali ve Ege Ordu-Garnizon Komutanı ile birlikte Vilayet önünde yerini almış, Yıldırım’la tokalaşmıştı da. İyi yaptı Kocaoğlu, devlet terbiyesinin gerektirdiği davranışı sergiledi. Dünü, dünde bıraktı orada. Ancak, aynı Kocaoğlu, dönüşte Cumhuriyet Meydanı’nda yaptığı konuşmada Başbakana Selçuk’taki tutumunun karşılığını en güzel şekilde verdi. Başbakan Yıldırım, İzmir’den hak ettiği yanıtı aldı! Evet, Konak’ta yüzü kireç gibiydi ve sinirden damarları atıyordu; çünkü yanlış işler yaptığını kendisi de biliyordu. Bu arada, Selçuk’taki tezgahın Konak’ta da kurulduğunu gördük; Başbakanlık korumaları Vilayet önündeki tören alanına Ak Partilleri özenle doldururken CHP’lileri özellikle daha tören alanına 200 metre kala bariyerler ve çevik kuvvetle engelledi! Nitekim, şımarıkça söylenen RTE tekerlemesi geldi. Çok şükür ki alana spontane olarak yaklaşan İzmirliler  “Mustafa Kemal’in Askerleriyiz” ve “Türkiye Laiktir, Laik Kalacak” belgileriyle susturdu bindiirlmiş kıtaları.

Başbakan Yıldırım’ı referandum sürecinden bu yana tanıyamıyorum doğrusu. O eski zarif, mutedil, beyefendi kişilik gitmiş, yerine Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın biçimlendirdiği başka bir kişilik gelmişti adeta. “Başkası olma, kendin ol” diyen şarkı sözleri geldi aklıma. Tam da ona göre.

SELÇUK ‘TAN ALINACAK DERS

Kocaoğlu cephesinden, CHP cephesinden bakıldığında, Selçuk’ta yaşananlar hiçbir şekilde kabul edilemez. İZBAN, İzmir Büyükşehir Belediyesi ile Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığının yüzde 50’şer hisseyle kurulan ortak şirketi. Banliyö treni projesi de bu şirketin ortak projesi. O halde Başbakan yangından mal kaçırırcasına neden İzmir Büyükşehir’i katmadan tek başına düzenliyor töreni? Kocaoğlu neden aynı gün öğreniyor töreni?

Hepsi bu kadar olsa iyi… Meğer ucuz bir tezgah kurulmuş…  Bir provokasyon tezgahlanmış. Tören alanına yığılan taşıma Ak Parti taraftarları cazgırlık yapacak ve Kocaoğlu’nun konuşması engellenecekmiş! Bu tablo provokasyon olmasa Başbakan Yıldırım istihzalı bir şekilde gülümseyerek izlemek yerine vaziyeti, çıkar sustururdu taşkınlık yapanları. Ne yaptı dersiniz? Bilakis Kocaoğlu kürsüyü terk ettikten sonra konuşması sırasında dalga geçmeye kalktı! Hiç şık kaçmadı bu tavrı Başbakan Yıldırım’ın. Ki, Yıldırım 2014’te Kocaoğlu ile kantara çıkmıştı İzmir’de ve iktidarın olanca baskısına, dağıttığı imkanlara rağmen 20 puan gerisinde kalmıştı. Bir başbakan, Türkiye’nin üçüncü büyük kentinde partneri olduğu bir projede bir belediye başkanını yuhalatmaz. Bir demokraside asla böyle olmaz.

Bu noktada Selçuk’la ilgili olarak Kocaoğlu’na da bir notum olacak. Ak Parti cephesinden provokatif bir tutum beklemeliydiniz, kendi iyi niyetinizi o taraftan da beklemek yaşadığımız olağanüstü günleri dikkate alırsak abesle iştigaldir. Zaten önceden tören programını size bildirmemeleri olacakların habercisiydi. Bu durumda yapmanız gereken, sizin de arkanızda bir büyük parti, bir örgüt olduğunu hatırlayarak Selçuk’a bir çıkarma sağlamanızdı. Sadece Selçuk, Kuşadası, Tire, Menderes, Torbalı gibi yakın ilçeler bile yeterdi o bindirilmiş kıtaları susturmaya. Umarım Selçuk’tan gerekli ders alınır. İzmir’in Büyükşehir Meclis Üyeleri, ilçe belediye başkanları ve meclis üyeleri de kritik etkinliklerde Büyükşehir Belediye Başkanı Kocaoğlu’nu yalnız bırakmazlar. Kendi alanlarında da bundan böyle olağanüstü sürecin gerektirdiği dikkatle adımlarını atarlar.

BİR BAŞKA 9 EYLÜL

9 Eylül’ün başka bir anlamı da vardı; görkemli kurtuluş kutlamalarının arasında CHP’nin 94. Kuruluş yıldönümü de kutlandı. O kutlamada önemli ayrıntılar yaşandı. Asuman Ali Güven’le kutlanan ikinci kuruluş yıldönümü etkinliğindeki önemli satır aralarına girmek için bu yazının sınırlarını zorlamak istemiyorum. O da gelecek yazıya…