Sadece İzmir, Türkiye’de değil tüm dünyada yaşam yok ediliyor! Sermaye varlığını sürdürebilmek için artık yaşamı yok etmek zorundadır. Doğayı suyuyla, ormanlarıyla, enerji yatırımlarıyla, vahşi madencilik yöntemleriyle sermayesine katmaktadır.

Yapılan bilimsel araştırmalar ürkütücü gerçeği ortaya koymaktadır: “WWF ile Londra Zooloji Topluluğu’nun (ZSL) 2020 Yaşayan Gezegen Raporu’na göre memelilerin, balıkların, kuşların, amfibilerin ve sürüngenlerin küresel nüfusu, 1970 ile 2016 arasında ortalama yüzde 68 seyrekleşti. Yalnızca iki yıl önce bu oran yüzde 60’tı…

Analiz, 4 bin 392 omurgalı hayvandan oluşan 20 bin 811 popülasyona dair küresel verileri takip etti. Takip edilenler arasında daha az bilinen amfibiler ve balıkların yanı sıra, pandalar ve kutup ayıları gibi tehdit altındaki yüksek profilli hayvanlar vardı. Elde edilen en son rakamlar, dünyanın tüm bölgelerinde, omurgalı vahşi yaşam popülasyonlarının 1970’ten bu yana ortalamada üçte ikiden fazla düşüş kaydederek tükeniş yaşadığını gösteriyor...

Ne kadar ürkütücü veriler. Yaşam yok ediliyor! Ne için? ‘Sermaye egemenliğini sürdürsün’ diye ‘Doğayı sermayesine katarak büyüyerek varlığını sürdürsün’ diye!

Yaşam tüketildikten sonra sermaye büyüse ne anlamı var ki?

Yatırım, büyüme, kalkınma yalanlarıyla doğa gibi emek de bu saldırıdan olumsuz etkileniyor. Sermayenin maliyetleri düşürmek için oynadığı iki unsur emek ve ekolojik değerlerdir. Düşük ücret ve ekolojik önlemler için yapılması veya yatırım yapıldıysa işletilmesi için masraflardan kaçınmak. Yaşam yok olmuş, emek köleleşmiş ne umurlarında; ‘Sermaye egemen olsun, büyüsün’ yeter.

Bakın kentimize ve çevresine neler göreceksiniz. Altın madenciliği, her türden enerji yatırımları, sularımızı ve havamızı kirleten, tarımsal alanlara yerleşmiş sanayi kuruluşları...

Bu yatırımların yapıldığı yerlerdeki halkın tepkisi, mahkeme kararları asla dikkate alınmıyor. Hukuk, yasalar hiçe sayılıyor. Sanki sömürge hukuku uygulanıyor.

Çeşme RES’lere karşı ayakta. İmar planlarıyla yaşam ve toplumsal alanları yok edilmek isteniyor. Halk tepkili. Dikkate alan, dinleyen var mı? İster seçilmiş ister atanmış olsun tutumları aynı. Karaburun’da, Bergama’da, Seferihisar’da, Efemçukuru’nda...

Yaşamın tümünü yok ediyorlar. Doğal yaşam gibi toplumsal, kültürel yaşamımız da yok ediliyor. Anlamsız bir dünyada köle olarak yaşamak istemiyorsak bütün bunlara engel olmak üzere örgütlü tepkimizi koymalıyız! Başka yaşam yolu yok.