Bir atmosfer yaratmak; atmosferi yaratırken metnin yasına, acısına, gülümseyişine tutunmak! Karakter kişisi ne diyor, olaylar hangi kaldırımın, boyasız odaların, çiçekli koridorların ortasında, sonunda, yamacında başlıyor, bitiyor, deviniyor… Yazar kişisi hangi çağdan, hangi andan, hangi soluktan sesleniyor; yönetmen kişisi yazarın sözlerinden hangi melodiyi tutturuyor? Zor! Sinemada, tiyatroda, öyküde, şiirde müziği duymak… Karakterin, yazarın, yönetmenin, tasarlayanın fısıldamalarından, koca koca cümlelerinden, koskoca bir anlatı tutturmak; zor!

Hepimiz bir şarkı tuttururuz oysa; anımıza, yaşadığımıza, aşkımıza, acımıza… Radyo zamanları “Sıradaki şarkı sana gelsin” diyen bir neslin, musiki evlerinden duyulan şarkılarla yoğrulan çocukların, sokaklarda şarkılar söyleşen aşıkların, “Bu bizim şarkımızdı” diyen yıl almış sevdaların hepsinin buluştuğu yalınayak bir müzik…

Tiyatro da müzik! Işıksız sahnenin aydınlığı, susmaların çığlığı, lafların sessizliği, hareketlerin sevgilisi, adımların coşkusu, karakterin iç sesi, sahnenin anlatıcısı… Müziksiz bir oyun soluksuz insan gibi… Müzikse hatıralarımızda yalınayak koşan bir büyücü… Atmosferin ışığı, karakterin seyircinin kulağına fısıldayanı…

Neden mi “Yalınyak bir müzik” bugün ki yazı… Tiyatro Kalemi İzmir’de bir ekip olduğundan beri, bizlerin yükünü taşıyan iki gizli kahramanımız var. “Bi gece azgının deli saçması sözleri” ile cebelleşen, duygularını karakterlerine sımsıkı saran oyuncularımızın, İstanbul’dan buraya tutkuyla koşan koreografımızın, yamalı hikâyelere ellerini, yüreğini saran tasarımcılarımızın, çizimiyle, dikişiyle, bedeniyle, varlığıyla her daim bize yetişen tüm insanlarımızın sesi olan kahramanlar… Kahramanlar’ın iki genç delikanlısı… Onlar müziği tiyatroda sihre dönüştürenler; yolları uzun, yolları hikayeli, yolları sisli, puslu, aydınlık iki insan… Ionesceo’nun Sıkıntısı, Kıpti Kumpanya, Şarkıcı, Gettodakiler ve Karan’ın Mektubu oyunlarının müziklerinin tasarımcıları… Sırada ne var bilmiyorum? Ama sıradaki şarkı size gelsin sevgili Atahan Gökdel ve Adnan Girgin…

“…Bir gece ansızın değişir insanın yazgısı

Değişene mi tutunur yürek

Düştüğüne mi saklanır…”