İZ GAZETE - 2019 yılının hepimiz için ayrı bir anlam ve önemi var. İzmir büyükşehir belediyesi memurları içerisinde örgütlü sendika olarak yıllar sonra yetkiyi almamız ve Tüm bel sen yönetimi olarak izmir büyükşehir belediyesi tarihinde ki en iyi sözleşmeye imza atmanın gururunu yaşıyoruz. Bu süreci biraz açmak gerekirse izmirin geneli açısından aslında şöyle anlatabiliriz. 2002'den bu yana iktidarda olan Akp hükümeti baskı politikalarını hem emekçiler üzerinde, hemde toplumsal olarak üzerimizde ki baskı son yıllarda daha fazla artmış durumda. Bundan kaynaklı olarak her işçinin ve emekçinin gerçek bir sendikaya, meslek odalarının süreci yönetebilecek ve baskı politiklarına karşı dik durabilecek bir yönetim anlayışına ihtiyacı var.

Tabii ki bunlardan yerel belediyeleri muhaf tutamayız. Siyasetin ve politikaların yerellerden üretildiği bir döneminde tam ortasındayız. O yüzden bu şehre öncülük edebilecek demokratik kitle örgütleriyle barışık, işçileri emekçileri, izmir halkını kucaklayacak bir belediye başkanının olması bu süreçte bizler için elzem bir hal almıştı. 12 yıl sonra barolar birliğinin ve tabipler odasının yönetimi değişmesinden sonra, anti demokratik uygulamalar karşı Kesk-Disk -Tmmob, TTB ve Baro olarak artık alanlarda hep birlikteydik. Ama sendikalar ve meslek odalarıyla sürekli kavga içerisinde olan belediye başkanı artık gitmeliydi.

İzmir çukurunda bize ses olabilecek bir belediye başkan adayı vardı. M. Tunç SOYER. Seferihisardan kendisini ve yönetim biçimini bildiğimiz birisi. İzmire de çok yakıştı. Aslında bütün hikaye oradan başlıyor. Çünkü iki defa İBB'de yetkili sendika olma şansını çok az farkla kaçırmıştık. 2014'te 6 kişi ile, 2017 yılında 24 kişi'nin taraf değiştirmesiyle yetkili sendika olabilecek ve gerçek bir sözleşme imzalamanın mücadelesini verecektik. Ama maalesef 2014 ten bu yana ne ekmeğimiz büyüdü ne de sosyal haklarımızda çok fazla bir ilerleme oldu. Çünkü her yetkiyi almaya yaklaştığımızda İzmir büyükşehir bürokratları tarafından karşımıza bir set çekildi. İlk önce Valilik, Çalışma bakanlığı ile İbb'nin işbirliği ile yetkimiz elimizden alınmıştı. Daha sonra ki süreçlerde Bürokratlar üyelerimizi telefonla arayarak, insanları odalara çekerek zorla sendikaya üye yapmışlardı. Bunun en büyük örneğini İzsu Genel Müdürlüğünde iliklerimize kadar hissetmiştik.

Neyseki 31 Mart 2019 yerel seçimlerden sonra bu direnç kırılmıştı. O süreçten sonra 1100 kişilik diğer sendikayla araöızda ki farkı kapatıp 150 kişi öne geçmiştik. Tümbelsen yönetimimizin, temsilcilerimizin, üyelerimizin ve izmir emek demokrasi güçlerinin motivasyonu tavan yapmıştı. Bu süreci iyi bir toplu sözleşmeyle taçlandırmak kalmıştı ve onu da üyelerimizle ve temsilcilerimizle birlikte yürüttüğümüz demokratik süreçle taçlandırdık. Şimdi önümüzde yeni bir yıl ve yeni bir toplu sözleşme süreci var.

Geçtiğimiz toplu sözleşme çok iyi gemesine rağmen yürürlüğe girmeyen bazı maddelerimiz var. Yemek hizmetinin eksiksiz bütün birimlerimizde yürürlüğe girmesi ve kreş konusu en çok önemsediğimiz toplu sözleşme maddelerimiz. Ayrıca ücret olarak enflasyon karşısında eriyen maailarımızı, enflasyon oranına ezdirmemek istiyoruz. Bunun için İzmir büyükşehir belediyesi, İzsu Genel Müdürlüğü ve Eshot Genel Müdürlüğünde toplu sözleşmeden yararlanacak yaklaşık 5750 memur arkadaşımızıdan talepleri toplayıp taslağımızı ortak talepler etrafında oluşturuyoruz. Yapacağımız görüşmelerden ve görüşmelerin sonucundan 9 ay önce yaptığımız gibi,bundan sonraki süreçte de bütün emekçileri bilgilendireceğiz. Yine sandık kurarak genel eğilimi alıp ona göre hareket edeceğiz. Bu bütün çalışanlar ve Türkiye sendikacılık tarihinde yerleşmesi gereken bir uygulama olmalı.

Bütün bu yaşadığımız süreçlerde sesimiz olan, İzmirde büyük bir boşluğu dolduran İz Gazete'ye de ayrıca teşekkür ederiz. 'Kurtuluş Yok tek Başına , Ya hep beraber ya hiç birimiz' diyerek omuz omuza dayanışmayla, mücadeleyle herkese yeni bir yıl diliyorum.

Editör: Haber Merkezi