Ağustos ayı enflasyon rakamları açıklandı, yandaşlar hemen manşet attı: Enflasyon yüzde 15,1 ile son 15 ayın en düşük seviyesinde. İddiaları da şöyle; benzin, motorin ve LPG’deki fiyat düşüşünün yanı sıraotomobildeki kampanyalar ağustos ayı enflasyonunun kurtarıcısı oldu.

Buna inanıyorlar mı? Sanmıyorum. Patronların sesi olmaya devam ediyorlar. O patronlar ki, inşaat ihaleleriyle milletin parasını hortumluyorlar. Yaptıkları işler ne ulusal ne de uluslararası standartlara uygun değil, fakat yaptıkları anlaşmalar uluslararası ve yargılama başvuru yeri de Avrupa’da. Yaptıkları işler Türkiye’de çöküyor, yıkılıyor, hesap soran yok. Uluslararası kurallara göre işler genelde 10 yıl müteahhidin sorumluluğunda iken bizde bir yıl sonra yıkılan yol için yeniden ihale yapılıyor.,,.

Ağustos ayında fiyatı düşenler arasında giyim var, zaten yaz ayları terlik, şıpıdık ayları.

Bundan 10 yıl önce Recep Tayyip Erdoğan 17 Ekim’de, küresel krizin başlarında “Buzdolabı satışlarında gerileme yok, otomobil ve buzdolabı satışının artması halkın satın alma gücünde bir gerileme olmadığını gösterir” dedi.

İki yıldır otomotiv satışları ve beyaz eşya satışları geriliyor. 2018’de beyaz eşya satışları ÖTV teşvikine karşın yüzde 17 daraldı. Otomobil satışları ise 2018 yılında bir önceki yıla göre %32,71 oranında azaldı. Yani ekonomist olduğunu ileri süren Erdoğan’ın teorisine göre halkın satın alma gücü 2017’den 2018’e girince geriledi.

2019 Yılı daha da beter; Türkiye otomobil ve hafif ticari araç toplam pazarı, 2019 yılı ilk sekiz ayında, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 45,66 daraldı. Yani sektör batıyor.,

Beyaz eşyada yani buzdolabı, çamaşır makinası, bulaşık makinesi ve fırından oluşan dört ana ürün grubunda -2018’in Ekim ayından 2019 Mayıs ayına dek ÖTV alınmamasına karşın- iç satışlar Ocak - Mayıs döneminde yüzde 11 düştü, Temmuz’da satışlar yine yüzde 31 düştü. Yani vatandaşın satın alma gücü düştü, düşmeye devam ediyor.

Bunlara ek olarak yeni konut sayısı da Nisan’da %29,6, Mayıs’ta %39, Haziran’da ise yüzde 48,6 daraldı. İnşaat sektörü durgun. İnşaat ile kalkınma olmayacağını baş ekonomist hala anlamış değil, anlatmamız da zor görünüyor.

Ancak, görebildiğimiz kadarıyla, inşaattan anladıkları, ihalelerden alınan komisyonlar. Dünyadaki yayınları takip ederseniz, yurt dışına çıkarılan paraların yüz milyarlarca dolar olduğunu okursunuz. Ne kadar doğru, iktidar değişince belli olacak.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre kişi başına yıllık gelir 2007’de 9 bin 656 Amerikan Doları iken, 2013’de 12 bin 480’ye yükseldi ama 2018’de 9 bin 632 Dolara geriledi. Bu hesapların içinde 5 milyonu geçen Suriyeli, Afgan, Gürcü, filan gibi kimi devlet destekli kimi kaçak çalışan işçiler yok. Onlar hesaba katıldığı zaman kişi başı milli gelir, 9 bin Amerikan Dolarının altına düşer. Kısacası ekonomide 2007’den önceye döndük

Sanayi üretim endeksi geçen Eylül ayından beri, yani bir yıldır düşüyor.

Sözün özü, sanayi üretimi yapılmıyor, yandaşlar ithalattan inşaattan paraları kapıp yurtdışına götürüyorlar. Ekonomi bu halde iken birileri yazın Akdeniz’in mavi sularında, denizin ortasında yat sefası yapıyor.

Bakan çıkıp enflasyonda düşme trendi sürüyor derken aklı Akdeniz’in mavilerinde mi acaba?

Köprü geçişine, elektriğe, doğal gaza, akaryakıta, çaya, şekere, sigaraya yüzde 30-50 arasında zam yap, ama işçiye, emekliye yüzde 4-6 zam yap, üstelik elini onların cebinden çıkarma.

Eyyyy iktidar, gidişin daha muhteşem olacak!