Toplumların yazgısını daima mücadeleci, inandıkları yoldan sapmayan, sıra dışı kadınlar belirliyor. Bu tip cümleleri çok duyacaksınız. Maalesef hayata geçmediği sürece bunlar iyi niyetli temenniler olmaktan öteye gidemiyor. Her 8 Mart Dünya Kadınlar günü geldiğinde, kadınlarımıza methiyeler düzmek gelenektir. Ertesi gün hiç kimsenin hatırlamayacağı bu laf salataları ertesi yıl aynı gün servis edilmek üzere buzluğa kaldırılırlar ve unutulurlar. Bu sefer bir değişiklik yapalım dedik. Yaşadığı her günü mücadeleyle geçen muhteşem bir bilim kadınını hatırlatmak istedik. Sümerolog Muazzez İlmiye Çığ akıl ve vicdan birlikteliği ışığında doğru bildiği değerlerden şaşmadan yoluna devam ediyor.  Üstelik son gelişmelerden dolayı çok rahatsız, vatandaşlık tepkilerini göstermeye devam ederek topluma örnek olmaya çalışıyor. Hakikaten sesini kaç kişi duyuyor?

***

“Diyanet vatandaşa cennetten yer satıyor, böyle bir şey olabilir mi?” telefonda konuşuyoruz. Sesi çok kızgın. Sosyal medyada patlayan bu olaya gerçekten inanamıyor. Biz de inanamıyoruz. Dini kullanarak gücü ele geçirmeye çalışanlar ilk önce halkın dini duygularını istismar etme yoluna gittiler ve bunun için kadınları kullandılar. Siyasetçilerin hatalı tercihleri de onların yolunu açtı. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz diye soruyorum. Muazzez Hanım “1980’li yıllarda Amerika’dayım. Ecevit türbana karşı değiliz dedi, Sonra Rahşan Hanım türbana karşı değiliz diye ortaya çıktı. 1985 yılıydı, ben YÖK’e bir mektup yazdım. Yarın ilköğretimde türban takılırsa ne yapacaksınız dedim. O dönemde, insan hakları kisvesi altında, üniversitedeki kızlarımıza kapanmaları için 50 Lira para verdiler. Madem başını örteceksin git evinde otur. O kıyafetle benim gibi Cumhuriyet Kadınlarını temsil edemezsiniz dedim” diye yanıt veriyor. Yani, iş yine kadınlar da bitiyor. Muazzez İlmiye Çığ’a göre, “bütün mesele insanların zamanında gerekli tepkiyi göstermemesi”. Bunda oy kaygısıyla herkese yaranmaya çalışan siyasetçilerden tutun da aman bana dokunmayın da ne yaparsanız yapın diyen sade vatandaşa kadar herkesin sorumluluk payı var. Muazzez İlmiye Çığ bugüne kadar yetkili makamlara sayısız mektup yazmış. Bu konudaki hassasiyetini şöyle açıklıyor.“Herkes vatandaşlık tepkilerini göstermeli. Vatandaşın tepkisini göstermesi onun doğal hakkı. İnsanlar bu haklarını kullanmıyor. Ben yanlış bir şey gördüğüm zaman mektup yazıyorum. Hep bana aynı soruyu soruyorlar. Yazdıklarına hiç cevap aldın mı? diyorlar. Evet, hiç cevap almadım ama ben vatandaşlık görevimi yapıp tepki gösteriyorum. Herkes tepkisini gösterse, bugün bu hale gelmezdik. Ben ‘Vatandaşlık Tepkilerim’ diye bir kitap yazdım alsınlar, okusunlar”.

***

Yaptıklarıyla yaşadığı topluma örnek olmaya çalışan, gençlere ışık tutan Muazzez İlmiye Çığ insanların duyarsız, umursamaz tavrından çok rahatsız. “Biz topraklar satılmasın diye iki yaşlı o soğuk havada Ankara’da eylem yaptık. Bunu duyan herkes hayret ediyor, “Ooo, ne kadar güzel” diyor. Ne kadar güzel diyeceğinize siz de tepkinizi göstersenize. Biz, sizleri dürtmek için, sizleri harekete geçirmek için uğraştık. İnsanlar seslerini çıkarmaya korkuyor. Herkes zamanında tepkisini gösterseydi birçok yanlışın önüne geçilebilirdi.” Aslında söylenecek çok söz var. Şimdi, 8 Mart Dünya Kadınlar Gününde, Laik Cumhuriyeti kurmak ve yüceltmek için hayatlarından vazgeçmek pahasına mücadele eden, inanan ve direnen bütün o güzelim kadınlarımızı hatırlamak ve düşünmek vaktidir.