Ülkelerin sosyo-ekonomik gelişme düzeyine, politik istikrarına ve dünya ekonomik konjonktüründeki olumsuz gelişmelere karşı duyarlı bir sektör olan turizm, ülkedeki yapısal ve konjonktürel sorunlardan çeşitli ölçülerde ve olumsuz biçimde etkilenmektedir. Turizmde krize neden olacak en önemli risk faktörleri ise terörizm, savaşlar, politik istikrarsızlık, salgın hastalık başta olmak üzere sağlık problemleri ve suçlar olarak sıralanıyor.

Turizm sektörü bir ülkeye döviz girdisi sağlamasının yanı sıra, o ülkenin gelişmesine katkıda bulunan, reklamını yapan, işsizlik sorununa çözüm üreten, ödemeler dengesi açısından görünmeyen ihracat olarak tanımlanan en önemli sektörlerde birisi olduğu bilinen bir gerçek. Turizmin bu şekilde tanımlanmasının nedeni ise ziyaretçilere mal ve hizmet satarak ülkeye döviz kazandırmasıdır. Bu sebeple turizm diğer ihracat sektörlerine göre daha avantajlı özellikler göstermektedir. Çünkü turizm yoluyla gerçekleştirilen ihracat, tüketicinin ihracata konu olan mal ve hizmete gelmesi, yol masraflarının olmaması gibi nedenlerle dış ülkeye yapılan mal ve hizmet ihracatından farklılıklar gösterir. Bugün ülkemize baktığımızda yerli turiste yapılan tatil satışları, artan fiyatlar ve Türk Lirası’nın değer kaybetmesinden dolayı olumsuz yönde etkilenmektedir. Turizm konusunda ki bu durum, ülke insanını mağdur ederken, Türkiye'yi yabancı turist için rahat, yaşanabilir, ucuz bir cennet haline getirmiştir. Ne yazık ki AKP iktidarının kötü ekonomi yönetimi ve saplantıları yüzünden bütün sektörlerde olduğu gibi, turizm sektörünü de olumsuz yönde etkilemeye devam ediyor. Gece 24.00'den sonra müzik yasağı, eğlence sektörüne getirilen kısıtlama turizm hedeflerini yarıya indiriyor. Turistin büyük bir kısmı deniz kum güneş dışında eğlenceye de geliyor. Türkiye geçtiğimiz yıl Pandemi sürecinde de turizmi çok kötü yönetti. O süreçte de konulan yasaklar yüzünden Rus turistleri İspanya İtalya ve Yunanistan gibi ülkelere kaptırdı. Pandemide vatandaşa IBAN numarası yollayan iktidar çözümü hep turizmcinin cebinde aradı. Turizmi teşvik etmedi, yeşil alanları ve tabiat varlıklarının yok edilişine göz yumdu. Ülkeyi yönetenlerin bitmek bilmeyen servet arttırma arzusu ve iş bilmezliği turizmi bitirme noktasına getirdi. Turizmcilerin, pandemi kısıtlamaları dönemindeki durgunluğun ardından, hızlı büyüme hedefleri ile başladığı 2022 yılına ait umutları bu sefer de enerjiden gıdaya uzanan fahiş zamlar vurdu.

ZAMLAR TURİZMİ FRENLEDİ

Geçtiğimiz son iki yılda turizm işletmeleri ayakta kalabilmek için mevcut maliyet artışlarını satış fiyatlarına yansıtamamıştı. Bugün ise başta enerji olmak üzere artan maliyetler turizm işletmelerini büyük bir çıkmaza sürüklemektedir. Üretici ve tüketici tarafında artan maliyetler yerli turistin tatil için yapacağı harcama miktarını yeniden gözden geçirmesine neden olmuştur. Ayrıca her gün benzine, LPG'ye gelen zamlar yüzünden 450- 500 lirayı bulan bilet fiyatları ise otobüslerin ve otogarların boş kalmasına neden oldu.

Artan şehirlerarası otobüs biletleri, alım gücü ciddi bir şekilde düşen yazlıkçıları da mahrum ederek, sevdikleri kıyılardan uzaklaşmalarına neden oldu. Türkiye’ye en çok turistin geldiği ülkelerin başında yer alan Rusya ve Ukrayna arasında yaşanan savaş nedeniyle turist beklentisi suya düşerken, iç turizmin canlandırılmasını da benzin ve enerjiye gelen zamlar bitirme noktasına getirdi. AKP eliyle kamunun elinden alınarak hızlı bir şekilde özelleştirilen enerjinin toplumu sanayiden, turizme bütün kesimlerini derinden sarstığını bir kez daha ortaya koymuş oldu. Zamlardan en çok etkilenen sektörlerin başında gelen otel işletmecileri enerji zamlarına isyan ediyor. AKP iktidarında elektrik dağıtım sektöründe özel sektör payı yüzde 100’e ulaşırken, kamunun elektrik dağıtımından tamamen çekilmesi sonucu Isparta'yı günlerce kış ortasında karanlığa gömerken, bir iki saat uzaktaki turizm merkezi olan Antalya'yı da yazın sıcağında taktığını unutmamak lazım.

Dolayısıyla yanlış ekonomi politikaları bütün sektörleri vurduğu gibi turizmi de derinden etkilemeye devam ediyor. Bunca sözden sonra sosyal medyada konuyla ilgili çarpıcı bir paylaşımı dikkat çekmek isterim. TL'nin değer kaybettiği günlerde Türkiye'de dövizleri bozdurup tomar tomar Türk Lirası alan Arap turistler o anları ve TL'yi saçarak eğlendiklerini sosyal medya hesaplarında yayınladı. Çok sayıda Türk vatandaşı da, bu paylaşımdan sonra, "Resmen dalga geçiyorlar", "Ülkemizde mülteci biziz", "Kendi ülkemizde, bunların yaşadığı hayatı izliyoruz" şeklinde tepkiler göstermişti. Şimdi yeri geldi ve Marmaris’te inşa edilen ve kamuoyu tarafından “Yazlık Saray” olarak bilinen Cumhurbaşkanlığı Devlet Konuk Evine gelen eleştirilere, Erdoğan'ın "itibardan tasarruf olmaz." sözlerine, ben de buradan; ülkenin saygınlığı, itibarı turizmin yaygınlığı ve TL'nin değer kazanmasıyla artar diyerek yanıt vermek istiyorum.