İzTV’de yayınlanan Nil Kahramanoğlu ile Gündem Özel’in konuğu Türk Harb-İş Sendikası İzmir Şube Başkanı Selim Ulusoy oldu. Savunma sanayisinde çalışan işçilerin Kamu Çerçeve Protokolü sürecine dair konuşan Ulusoy, taleplerini anlattı.
İzmir’deki tersanelerin durumu hakkında bilgi veren Ulusoy, “İzmir’deki tersanede 600 çalışan var, şu anda yeni inşadan ziyade gemilerin onarımlarını yapıyorlar. Tabii ki bizim de isteğimiz ve komutanlığın talebiyle burada yeni bir inşa süreci var. Ancak bunun için altyapı ve personel desteği gerekli” diye konuştu.
Sektörü bırakıyorlar
Çalışanların sorunlarını da anlatan Ulusoy, maaşların düşük olması nedeniyle sektörden kopuşların arttığını dile getirdi. Ulusoy, “Sorunlarımız pandemiyle birlikte başladı. Önceden tersanelere girmek için sıra beklenirdi. Şu anda müracaatlar çok az yapılıyor. Kazanan arkadaşlar alacakları maaşı öğrenince feragatname imzalayarak gelmiyorlar. Gelen arkadaşlar da 3 aylık deneme sürecinde İzmir’de geçinemeyeceklerini görünce istifa ediyorlar. 2023 yılından bu zamana kadar emekliler ve istifalarla 7 bin arkadaşımız aramızdan ayrıldı. Sektörde ortalama 40 bin lira maaşlar alıyoruz. İkramiyelerimiz var ama saat başı veriliyor ve yatan ikramiyeleri maaşa bölünce 47-48 bin lira bandına geliyor. Yani gelen ikramiyeler artık sadece bir nebze can suyu oluyor. Tersanelerde, sahil güvenlik ve askeri fabrikalarda çalışmak eskiden bir ayrıcalıktı ama artık bu kalmadı. Bu sektörde vakıf şirketlerinde çalışanlar 80-90 bin lira maaşlarla başlıyorlar hem de vergiden muaf tutuluyor. Fazla mesailerini söylemiyorum bile. Yani durumumuz şu anda hiç iyi durumda değil. Eğer şu anda süren sözleşmede istediğimiz rakamlar çıkmazsa buralarda çalışan arkadaşlarımızı sektörde tutamayız ve savunma sanayi kan kaybetmeye devam eder” şeklinde konuştu.
Odaklanamıyoruz
Savunma sanayinde çalışanların riskli ve çok önemli işleri yerine getirdiğini belirten Ulusoy, “Askerin yediği ekmekten giydiği kıyafete, elindeki silahtan tüm hava, deniz, kara araçlarına aklınıza gelebilecek her alanda arkadaşlarımız bakım, onarım ve modernizasyon yapıyor. Orduya 100 yıl ihtiyacı olmayabilir ama ihtiyaç duyulan tek bir günde hazır olunmadığında ülke için büyük bir sıkıntı ortaya çıkabilir. Biz her konuda ülkemizin yanındayız ama bu maaşları düzeltmediğimiz sürece insanlar kendilerini işlerine veremiyor” dedi.
Hiç mi vicdanınız sızlamadı?
Kamu Çerçeve Protokolü’nün detaylarına da değinen Ulusoy, “Taban ücretin bin 800 liraya çıkarılması, yüzde 50 zam ve ikinci 6 için yüzde 10 refah payı talep ettik. Talebimize ilk üç ay hiç teklif bile vermedi. Önceki gün yüzde 17 zam teklif ettiler. Buna zam demiyorum. Bu enflasyon oranıdır. Bu utanılacak bir tekliftir. Hiç mi vicdanınız sızlamadı? Bir savaş oldu petrole 12 günde 10 lira zam geldi. Petrolle ne işiniz var diyorlar? Yediğim ürün, giydiğim kıyafet, ulaşım aracı her şey petrole bağlı. Bu teklifleri kabul etmemiz mümkün değil. Türk-İş yoksulluk sınırını 81 bin 734 lira olarak açıkladı. Türk-İş böyle bir rakam açıkladıysa sözleşmeyi de bu rakamlarda bitirmesi gerekiyor. Yoksulluk sınırının üstünde biterse bu sözleşme, insanlar rahat bir nefes alır. İsteklerimiz çok fazla değil. Enflasyona dayalı sistemde ‘aşan kısmı’ durumu artık bırakılmalı. Lüksleri geçtim, artık nefes almak istiyoruz. Ay sonunu görebilmeyi istiyoruz.”
Alanlarda olalım
Grevin yasak olduğu bir sektörde çalışmalarına rağmen mücadeleden bir adım geri atmayacaklarının altını çizen Ulusoy, “80 darbesiyle savunma, sağlık ve enerji sektöründeki grev yasaklarına biz de dâhil olduk. Bu zamana kadar böyle bir şeye ihtiyacımız yoktu. Aldığımız zamlar, maaşlar bizi mutlu ediyordu. Yaklaşık 5 yıllık süre diliminde yaşadığımız sıkıntılar nedeniyle grevi arar olduk. Yasal süreci, arabulucu sürecini bitirdik. Yüksek Hakem Kurulu’na raporlar iletildi. Şu anda mücadele ediyoruz, eylemlere katılıyoruz. Bu süreci kesinlikle istemiyoruz çünkü yüksek hakemin işçi sınıfına iyi niyetle baktığını düşünmüyorum. Daha düşük bir orana dahi imza atılabilir. 1 Temmuz’da ve 3 Temmuz’da Türk-İş öncülüğünde basın açıklamaları yapacağız. Tüm arkadaşlara çağrımdır; hepimiz alanda olalım. Sesimiz ne kadar gür çıkarsa muhataplarımız bizi o kadar çok dikkate alacaktır” ifadelerini kullandı.