Bir süredir medyada ve dost sohbetlerinde, 1989 Belediyeciliği ve travma sözcüğü birlikte kullanılıyor. Psikolojideki anlamından uzak ve birazabartıiçeren bu kullanımın, yaygın bir kaygıya yol açtığı muhakkak.1991 ve 1995 seçimlerinde yaşanan“kötü (!) sonuçlara ’89 Belediyeciliği neden oldu” varsayımıbu kaygınınkaynağı!Kabahatlilik/yetersizlik duygusu içeren kaygı türü, performans anksiyetesi üreterek genellikle başarı düzeyini olumsuz etkiler.

Gerçekten 1989’da yapılanbelediyecilik, kötü ve ayıplımıydı?Ve gerçekten 1991-1995 seçimlerinin “travmatik” sonuçlarınıbelirlemiş-miydi?

Bunları,sağlıklı bir analiz üzerinden yanıtlamak, 20 yıl aradan sonra yinelenmesinden kaygı duyulan bu ‘kabullenilmiş başarısızlık duygusunu’ aşmanın vekendi kendini kemiren bir saplantıya dönüşmesini önlemenin yolu olabilir.

1991 ve 1995 seçim sonuçlarını,bir başına1989 Belediyeciliğine bağlamak,indirgemeci ve kolaycı bir çözümlemedir.Teşhis konup neden de bulunduğuna göre(!)toplumsal ve siyasal süreçlerin sorgulanması önemini yitirir…

Üstelik sorumluluk ’89 Belediyeciliği’ gibi soyut bir çokluğa saçılarak kabullenildiği için, kendini savunacak bir ‘belediyecilik’ debulunamaz.Belediye Başkanları da bu yayılmışkanaate karşı kamusal alanda savunma pozisyonu üstlenmeyi tercih etmez ya da seslerini duyuramazlar.

1989 Belediyeciliği

1989’da CHP yasaklı,DSP kurulmuştu.

AltısıBüyük Kent, 33’üİl toplamda 652 belediyeSHP temsilcilerince kazanılmıştı.

Ankara'da Murat Karayalçın, İstanbul'da Nurettin Sözen, İzmir'de Yüksel Çakmur, Adana'da Selahattin Çolak, Gaziantep’te Celal Doğan, Kayseri'de Niyazi Bahçeci,başkandılar.

Kendilerine karşıt bir iktidarın vesayeti altında,dayatılanneoliberal belediyecilik akımına rağmen, kamusal sorumlulukları esas aldılar.

Kentselortak ihtiyaçların, yoksun ve kırılgan kesimleri gözeterek karşılanması;kaliteli ve yeterli içme suyu, temiz hava, yeşil ve açık alanlar; ulaşım ve iletişimin erişilebilirliği, toplu konut, kentsel ısınma, kentin beslenmesi, çevrenin korunması, planlama, katılım ve dayanışmaya dönük örgütlenmeler ’89 Belediyeciliğinin karakteridir.

‘89 Belediyeciliği en iyi, M. Karayalçın’ın ‘Ankara Programında’ tanımını bulur. Pek çok belediye başkanı bu programdan ve izini sürdürdüğü toplumcu-sol belediyecilik anlayışından esinlenerek kendi belediyeciliklerini oluşturdular.

İzmir’de 1991 seçimlerini Çakmur Belediyeciliği kaybettirdi denemez. 1995 de seçim kaybetmiştir ama bu da belediyeciliği kötüdür yargısının kanıtı olamaz.

İzmir’e ilçeleri üzerinden bakmak daha sağlıklı bir yargıya ulaştırabilir.

Dikili'de 1989 Belediyeciliğinin öncülerindenOsman Özgüven belediye başkanıydı. Emek ve DemokrasiŞenlikleri ile 12 Eylül diktasına karşı Dikiliyi bir özgürlük adasına dönüştürmüş, umut ve özgürlük soluğu aldırmıştır.Barış çağrısı“Osman” öncülüğünde, Türkiye-Yunanistan yakınlaşmasının yolunu açmıştır.

Bakırçay Havzasındaki belediyelerin birlikleşmesine öncülük etmesi de.Hoşgörü ve birlikte yaşam deneyiminin gelişimi, demokrasi kültürünün zenginleşmesi,kentin ortak ihtiyaçlarının, dayanışmacı, örgütlenmeci, çevreciprojelerle karşılanması,-örneğin termal su kaynaklarını kent için kullanmak-’89 Dikili Belediyesininöncü nitelikleri arasındadır.

Nihat Dirim Foça’da, Bülent Baratalı Urla’da, Hakkı Ülkü Aliağa’da, Cihan Türsen Karşıyaka’da, Sefa Taşkın Bergama’da Kadir Yıldırım Menemen’debenzer bir belediyecilik bayrağı taşımışlardır.

Hemen hepsi, emekleri, özverileri ve anlayışlarıylabelediyecilik tarihimizde onurlu bir yer hak etmişlerdir. Dayatılmış bir suçluluğu değil.

Ülke siyasetinde hala var olagelmeleri bunun kanıtı değilmidir?