Torbalı Belediye Başkanı İsmail Uygur yaşamını yitirince, geçtiğimiz hafta Torbalı Belediye Meclisi üyeleri arasından yeni başkan seçimi yapıldı.

Menemen örneğinden sonra; AKP’liler ayrı iştahlı, CHP’liler ayrı kaygılıydı.

Tekrar detaya boğmayayım, takip etmemiş olanlar internet sitemizden sürece dair haberleri okusun ama iki vurguyu kayda geçsin diye yazmak istiyorum:

  1. Menemen’de aday belirleme ve seçim sürecini CHP Genel Merkezi yönetti. Sonuç ortada. Ancak Torbalı’da tüm bu süreç iki başkan tarafından yönetildi, İl Başkanı Deniz Yücel ve Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer… Doğru olan buydu.
  2. Eğer, Torbalı seçimleri de Menemen seçimleri gibi olsaydı, Deniz Yücel görevi bırakmak zorunda kalabilirdi.

Bu ikisini özellikle vurgulamak istiyorum çünkü, dönem dönem şöyle bir hissiyat oluşuyor bende ve kamuoyunda: “Partiyi Deniz Yücel, belediyeyi Tunç Soyer yönetmiyor”

Bundan önceki yazılarımda da var. Yinelemek isterim: İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı ve CHP İzmir İl Başkanı uyumlu çalışmazlarsa, İzmir’de (vatandaşı asla ilgilendirmeyen) siyasi krizler bitmez.

DAYANIŞMAYI CANLANDIRALIM!

İzmir Büyükşehir Belediyesi ikinci ‘Tam Kapanma’ döneminde de büyük bir dayanışmaya imza atıyor. Hatırlarsınız, geçen yıl belediyelerin yardım kampanyalarının yasaklandığı dönemde ‘Halkın Bakkalı’nı devreye sokan İzmir Büyükşehir Belediyesi, örnek bir süreç yönetmişti. Şimdi bu dayanışma devam ediyor. Ancak; pandemi, sel, tsunami, deprem derken; Soyer’in de dediği gibi ‘İzmir çok yoruldu’…  İşte burada, dayanışmayı daha geniş kesimlere, mümkünse tabana yaymak gerekiyor… Tüm bu kötü dönemler bittiğinde, dayanışmanın huzurunu ömür boyu hep birlikte hissedeceğiz.

DENİZLERE ÇIKAR SOKAKLAR

Yarın 6 Mayıs. 1972’de idam edilen üç fidanın ölüm yıldönümü…

Tüm insanlığı tehdit eden virüse karşı geliştirilen aşının parayla satıldığı, ‘sınıf farkı gözetmiyor’ denilen hastalığın gün geçtikçe ‘işçi-çalışan hastalığı’ halini aldığı, ‘kapanma’da patronlar Çeşme’ye Bodrum’a kapanırken, işçilerin fabrikalara kapatıldığı şu günlerde… “Eğitimli, modern, ilerici, toplumcu, pırıl pırıl bir kuşakmış Denizler’in kuşağı. Sadece kendileri için değil, milyonlar için güzel bir gelecek hayal etmişler. Ne güzel düşünceleri varmış” demeden edilmiyor.

Sadece hayal etmemişler, bu uğurda darağacına gitmişler, gözlerini bile kırpmadan… Hem fikirlerinin, hem de yaşamlarının unutulmasını isteyenler yönetiyor şimdi ülkeyi. Unutturmamak da bir mücadele yöntemidir. Hadi Denizleri anlatan kitapları yeniden elden ele gezdirelim, etrafımızda onların yaşına gelen her gence birer “Gülünün Solduğu Akşam” “Bizim ‘68” hediye edelim.