Yaşanan deprem felaketinin ardından bugün 10 günü geride bıraktık. Hayatını kaybeden 115 vatandaşımıza Allahtan rahmet, sevenlerine başsağlığı diliyorum. Faciayı yaralı olarak atlatan binden fazla hemşerim başta olmak üzere tüm İzmir’ime tekrar büyük geçmiş olsun.

Yaklaşık 1 aydır şehir dışında olduğum için gerek köşe yazılarımla gerekse İz Televizyonu’nda siz değerli takipçilerimizle buluşamadım. Umarım bundan sonraki süreçte kesintisiz olarak bir arada olmaya devam ederiz.

KUVÂ-Yİ MİLLİYE RUHU TEKRAR SAHADA

Deprem felaketinin hemen ardından İzmir’in köklü kulüpleri Altay, Göztepe, Karşıyaka başta olmak üzere Türkiye’nin dört bir yanından taraftar grupları enkaz bölgesine akın ederek bölgedeki depremzede vatandaşlar için seferber oldular. Lig, rekabet, arma, renk ayırt etmeden aynı doğru için mücadele ettiler. Bu tabloyu ‘Gezi Parkı’ olaylarından hepimiz hatırlıyoruz. Aslında yaratılan bu ortam spor kulüplerinin sadece birer spor kulübü olmadığının en büyük göstergesi. Bu toprakların kurtuluşunda ve Cumhuriyetin kuruluşunda rol oynamış, mayasında Kuva-yi Milliye ruhunu barından tüm kulüplerimize İzmirli bir yurttaş olarak teşekkürü borç bilirim. Dünya’da her yıl onlarca terör olayı ve doğal afet yaşanıyor ama başımızı olaydan etkilenen bölgeye çevirdiğimizde hiç Boca Juniors pankartı asan bir RiverPlate taraftarı görebiliyor muyuz? Ya da soğuktan korunmak için Lyon poları giymiş olan bir Olympique Marsilya taraftarı? Görmedik, göremeyiz de. Çünkü Avrupa’da ve Dünyanın birçok yerinde spor kulüpleri, sadece birer spor kulübüdür. İster çok başarılı olsun ister başarısız olsun. Türkiye’de ise dayanışma ve imece olmazsa olmazdır. Yüz yıllardan beri bu topraklarda her zaman kan ve ter ile mücadelesini veren bu halk İzmir depreminde tekrar aynı ruhu ortaya çıkarmıştır. Deprem Türkiye’nin bir gerçeği, bunu yaşamaktan kaçmamız mümkün değil fakat umarım sonuçlarının böyle olacağı bir depremi bir daha asla yaşamayız.

HAVUZDA BÜYÜK GURUR

Tam iki kez Avrupa Şampiyonu olmayı başaran Türkiye’nin ve İzmir’in gururu Emre Sakçı’yı gönülden tebrik ediyorum. Macaristan'ın başkenti Budapeşte'de devam eden International SwimmingLeague’de göğsümüzü kabartan Emre için çok zorlu bir süreç olduğunu tahmin edebiliyorum. Depremin yaşandığı gün şehir dışında olduğum ve sevdiklerimden ayrı olduğum için aynı kaygıları ben de fazlasıyla yaşadım. Ortaokul ve lise yıllarımda yaklaşık 4 yıl kadar su topu ve yüzme geçmişim olduğu için anlık moral motivasyonun bu spor içerisinde ne kadar büyük bir önemi olduğunu iyi bilenlerdenim. Her şeye rağmen vermiş olduğu mücadeleden ve bu acı günlerimizde bize getirdiği bu zaferden dolayı kendisine çok teşekkür ediyoruz. Yarışı kazandıktan sonra göğsüne yazmış olduğu İzmir yazısı da aklının evinde yani İzmir’de olduğunun en büyük göstergesi.

İzmir’e neden gavurdendiğini şimdi daha iyi anlıyor gibiyiz sanki. Çünkü yaşanan olaylar karşısında gösterdiği reaksiyon çok farklı. Gösterdiği birlik ve beraberlik dünyada benzeri çok az görülen cinsten. Biz İzmirliler bize gavur denmesini pek umursamayız aslında ama afet sonrası devlet kasasından gelen paranın 4 katını sadece 24 saatte kendi arasında toplamayı başaran topluluğa gavur değil, gurur topluluğu denir.