Son bir haftada gündemde de olan ve ülkemizi de ilgilendiren, Taliban’ın büyük çoğunluğuna hakim olan Afganistan’da ABD ve NATO askerlerinin çekilmesinin ardından Kabil havalimanının kontrolü, idaresi ve güvenliğini sağlamak için Türk Askeri’nin Afganistan’a gönderilmesi, kamuoyunda farklı söylemlere yol açtı.

Hatırlarsınız, bundan bir ay önce, 14 Haziran 2021’de Brüksel’de NATO liderler zirvesinde, aylardır ABD Başkanı ile bir türlü görüşemeyen, seçim sonrası Biden’i tebrik etme şansı bile yakalayamayan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, bu toplantıda kırk üç dakika kadar görüşme fırsatı oldu. Yarısı, konuşmaların çevrilmesi ile geçen görüşmede; Cumhurbaşkanı Erdoğan “Yararlı bir görüşme oldu. Etkin işbirliğine ihtiyaç duyduğumuz bölgelerde Sayın Biden ve ekibiyle görüştük. Neticede son derece yararlı ve samimi bir görüşme oldu. Her alanda saygı ve çıkara dayalı verimli bir iş birliğini başlamasına yönelik olduğunu görüyoruz" dedi. ‘Ermeni soykırımı konusu gündeme geldi mi?’ Sorusuna ise; Erdoğan’ın “HAMDOLSUN HİÇ GÜNDEME GELMEDİ” dedi.  Oysa, Cumhurbaşkanı Erdoğan Brüksel’e gitmeden önce “Biden’ın 24 Nisan'daki açıklaması ile bizi üzdü. Biden'e bu konudaki tepkimizi ileteceğiz” demişti fakat olmadı.

Joe Biden ise görüşme sonrasında sadece "Çok iyi bir toplantıydı" demekle yetindi. Akabinde de birkaç gün sonra Beyaz Saray’dan yapılan açıklamada “Hafta başında Brüksel’de bir araya gelen ABD Başkanı Joe Biden ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Kabil havalimanının güvenliğini sağlamada Türkiye’nin öncü rol üstlenmesi konusunda anlaşmaya vardığı” açıklandı.

Biz şimdi neden oraya gideceğiz. NATO kuvvetleri çekiliyor, ABD bir ay içinde tamamen çekilecek, Almanya çekiliyor. Bölge bizim askerimize bırakılıyor… NEDEN… Neyin karşılığında? Bu bir NATO görevi olacaksa neden başka NATO ülkeleri de kuvvet göndermiyor? Afganistan ile Atatürk döneminden beri sağlıklı ilişkilerimiz var ama şu an ülkenin yüzde 80-85’i Taliban’ın kontrolünde. Bu hafta çarşamba günü Taliban sözcüsü açıklama yaptı. Türk askeri çekilmez ise “İŞGAL SAYARIZ” dedi. Biz şimdi ABD’nin Afganistan’da taşeronu mu olacağız? Koskoca 84 Milyonluk ülkemiz, Suriye, Irak, Libya...vs. gibi ülkelerdeki derme çatma milis gruplar gibi mi görüntü verecek? Bu soruların cevabı çok çok önemli.

Bu ve buna benzer bölgelerle ilgili geçmişten hatırlatmalar yaparsak nelerle karşılaşacağımız daha iyi anlaşılır. İkinci Dünya Savaşı sonrası dünya iki kutuplu hale dönüştü. Dönemin aktörleri ise ABD ve SSCB idi. ABD adına Rambo filmleri yaptığı Vietnam savaşı 20 yıl sürdü.1955-1975 yılları arasında 60 bine yakın ABD’li hayatını kaybetti. On binlerce yaralı ve kayıpla birlikte savaşa katılanlar yıllarca normal yaşama uyum sağlayamadılar. Rehabilitasyon merkezlerinde tedavi olmaya çalıştılar ve ABD Vietnam’dan çekildi. 20 yılın kalıntıları 1977-1991 yıllarında yaşanan Vietnam Kamboçya savaşını yaşattı. Yine, 1979-1989 yılları arasında SSCB Afganistan’ı işgal etti. Onlarda fazla kalamadı bu bölgede 10 yıl sonra o coğrafyadan çekildi. Alan boş kalınca Taliban güçlenmeye başladı ve Molla Ömer ile 50 civarında medrese talebesi ile 1994 yılında Taliban’ı kurdu. 1996 yılında Taliban Afganistan’da iktidara geldi ve Afganistan İslam Emirliği’ni kurdu. Taa ki 11 Eylül 2001 yılında ABD’de ikiz kulelere yapılan saldırılara kadar. Bu kez de ABD bu saldırıları gerekçe göstererek ve saldırının Usame Bin Ladin ve taraftarlarının gerçekleştirdiği, bu şahsı Taliban’ın koruduğu gerekçesi ile 11 Eylül saldırıları sonrası 22 Eylül 2001 yılında Afganistan’ı işgal etti. Yaklaşık 20 yıl boyunca bölgeden Taliban’ı uzaklaştırdı. Geldik bugüne, bugünlerde ABD Afganistan’dan tamamen çekiliyor ve biz bölgeye gireceğiz.

Çin’in, kuşak yol projesi için bu bölge önemli. Çin ile birlikte Rusya ve İran, Taliban’a yaklaşımları ılımlı ve daha ABD Tam çekilmeden Taliban bölgenin yüzde 80-85’ini ele geçirmiş durumda, tıpkı 1994-1996 yılında olduğu gibi, 1989’da Rusya bölgeden çekilince, Taliban iktidara gelinceye kadar bölgenin yüzde 90’ını ele geçirmişti. 1990 yılı Körfez savaşı ile başlayan ABD’nin Irak serüveni 2011 yılında çekilmesi ile yine 20 yıl sürdü. Aynı şekilde 15 Mart 2011 yılında başlayan Suriye savaşları 10. Yılını tamamladı ve bölge halen istikrarsız ve birçok etnik grup faaliyetlerini sürdürüyor. Yaklaşık 20 yıl tez kavramına göre önümüzdeki 10 yılda yani 2031 yılına kadar bölge çok şeylere gebe gibi gözüküyor. Üstüne bir de aynı anda bölgede Rusya’da var. ABD kökenli acı hep aynı… demokrasi getireceğim diye bölgeye gir, 20 yıl bölgede kal, milyonlarca bölgenin insanı ölsün veya ülkeyi terk etsin, vekalet savaşlarında olduğu gibi bölgedeki farklı gruplara vekalet veriyorlar, onlar da ABD, Rusya veya benzeri emperyalist devletlerin vekili olarak birbirleri ile savaşıyorlar. Afganistan’da bizim kime ne için vekalet edeceğimiz önümüzdeki süreçte daha da iyi anlaşılacaktır.

‘Ne imiş bu Taliban?’ buna açıklık getirerek bu yazımı tamamlayayım. Arapçadan dilimize gelen Talib, Talebe, isteyen, istekli manası olan ve ülkemizde öğrenci kelimesi ile eşdeğer kullanılmaktadır. Taliban, öğrenciler anlamı taşımaktadır. Uygulamada da tıpkı böyle, medrese öğrencilerini birer cihatçı gibi yetiştiren bir gruptur. Yani konu FETÖ’nün kullandığı eğitim taktiğidir. Yurt dışında bulunduğum ülkelerde, FETÖ okulları vardı. Ülkemizin belirli şehirlerinden gelip oralarda eğitim alan, yine, ülkemiz içinde de ve 15 Temmuz sonrası kapatılan veya ismi değiştirilen okullar, yurtlar… sabahın alaca karanlığında uyandırılarak İslam ve ibadet adı altında başlatılan eğitim ve öğrenim… sanki hepsi aynı tornadan çıkmış ve davranışları birbirine benzeyen… Biz bu çocukları (Talebeleri) takip eden yıllarda bıyığı terlememiş kaymakam olarak, bürokrat olarak, asker, polis olarak, vali, emniyet müdürü, hakim, savcı olarak gördük…

IŞİD ile örtüşen zihniyetli Taliban'ın iktidar olduktan sonraki uygulamalarından bazılarını açıklayalım da nasıl bir yapı ile karşı karşıya kalacağımızı görelim.

Taliban, askerimizin gideceği Kabil'in ele geçirilmesinin ardından çok katı kurallar uygulamaya başladı. Şeriata dayalı anayasal sistem yürürlüğe girdi. Hanefi mezhebi ön planda tutuldu. Şeriatın günlük hayatta uygulandığını takip etmek için İyiliği Emretme Bakanlığı oluşturuldu. Hayatın her alanının dışına itilen kadınların çalışması, kız çocuklarının okula gitmesi ve eğitim alması tamamen yasaklandı. Kadınlara peçe (Burka) zorunluluğu, erkeklere ise takke ve sakal mecburiyeti getirildi. Sakalını kesenler için 6 aydan başlamak üzere hapis cezası verildi. Yüzü görülen kadınlar kırbaçlandı. Afganistan Televizyonu'nun yayını durduruldu. Fotoğraf dahil her türlü görsel yayın ve müzik yasaklandı. Erkeklere, evine en yakın camide 5 vakit namaz kılma mecburiyeti getirildi. İyiliği Emretme Görevlileri camilerde yoklama aldı. Mazeretsiz camiye gitmeyenlere ağır yaptırım uygulandı. Namaz surelerini bilmeyenler kırbaçlandı. Bütün okullar medreseye dönüştürüldü. Ders kitaplarındaki görseller yok edildi. Medreselerde üçüncü sınıftan itibaren tüm öğrencilere en az üç metre olmak üzere sarık sarma mecburiyeti getirildi. Ele geçirilen tüm bilgisayarlar televizyon olarak değerlendirildi ve kırıldı. İslam devletine karşı gelenler hain ilan edilerek doğrudan idam edildi. Özellikle farklı mücahit gruplara mensup kişiler, yakalandıklarında şer ve fesat hükmü ile idam edildi. Çok sayıda kişinin çeşitli sebeplerle eli kesildi. İdamların ve el kesmelerin birçoğu cuma namazlarından sonra gerçekleştirildi ve halka açık alanda gösterildi. Kesilen eller, bulunduğu şehrin merkezinde sergilendi. Resmî kurumlarda Peştuların dili zorunlu oldu. Toplu taşıma araçlarındaki aynalara kadınlar bakılabilir diye aynalar kaldırıldı.

Sonuç olarak; Dün, 15 Temmuz’un 5. Yılı idi. Olası darbe (Şimdilerde Terör hareketi deniliyor) gerçekleşmiş olsaydı ki gerçekleşmesi imkansızdı. FETÖ okullarında (Medreselerinde) yetişen öğrenciler (Cihatçılar) nasıl bir yönetim getireceklerdi güzel ülkemize… Ne kadar benziyor değil mi? Taliban’a..