Suriye’de savaş senaryolarından siyaset senaryolarına, Goebbels’in propaganda tekniklerine geçildi. Evet, Hitler’i Hitler yapan Nazi Almanya’sının Propaganda Bakanı Joseph Goebbels’in propagandalarıydı.Amerika ise dünyayı,Hollywood filmleri vedünyanın her yerinde yetiştirdiği CIA ajanlarının örgütlü propagandalarıylayönetmeye çalışıyor. Amerika, soğuk savaşta dünya çapında kurduğu casusluk teşkilatını, daha sonra sanayi casusluğuna dönüştürdü ve dünyada teknolojik lider olmak için elinden geleni yaptı, yapıyor. Akıl akıldan üstündür deyişini çok iyi bilircesine, dünyanın yenilikçi insanlarını, genç, çocuk demeden ülkesine çekiyor, bilgilerini, bakış açılarını, buluşlarını kendisine alıyor. Tabii kendisine alamadığı milyonlarca insan da kendi ülkelerinde örneğin Rusya’da, Çin’de, Finlandiya’da, Almanya’da, Fransa’da teknolojik buluşlarla, uzay teknolojisiyle geleceğin evreninde yer kapmaya çalışıyor.  Bu ülkeler aynı zamanda Amerika’nın onların ülkelerindeki örgütlenme faaliyetlerini, eğitim kurumları gibi, önlemeye çalışıyor.  Uydu durumundaki ülkeler de bir kama gibi bu ülkelere azgelişmiş halkını gönderiyor.

Türkiye’ye gelince, eğitimli çocuklar soru sorarak insanların kafasını karıştırdığından, din-iman eğitimi adı altında itaatkar bir nesile dönüştürülmeye çalışılıyor, ancak gelişen teknoloji buna engel oluyor. Hani sosyal medyada çok paylaşılır bir söz var; Batılılar uzaya giderken, biz hala popomuza su kaçarsa orucumuz bozulur mu diye Nihat Hatipoğlu’na soruyoruz. Her okuduğumda hem acı acı güler hem de bu zihniyetin toplumca dışlanması gerektiğini düşünürüm ( savunurum)  

Amerika’nın devletleri içeriden ve dışarıdan yönlendirmede başarılı olduğunu söylemek yanlış olmaz.  Bu on yıllardır böyle. Trump döneminde de durum değişmedi, sadece ABD başkanının söylemi daha kaba ve küstah hale geldi, tehdit ve şantaj da cabası.  Bu “de facto” yani fiili bir durum. Bir devletin sorunlu liderinin dünyayı yönetmesi kadar tehlikeli bir şey olamaz. Tartışma yok, görüş alışverişi yok. Yani demokrasi yok, liderlik sultası var. Tıpkı bizimki gibi. Küçük Amerika dedikleri ülkemiz teknoloji, üretim zenginliği olarak değil, sanki baskı rejimi içindeymişçesine Trump’ınAmerika’sına benziyor. Bir farkla; o ülkesinin teknolojisini koruyor, bizimki ne varsa yabancıya satıyor.

Trump 23 Ekim’de yaptığı konuşmada General Mazlum Kobani’ye de teşekkür etti. 9 Ekim’de Erdoğan’a yazdığı yazıda onunla konuş, “don’t be fool” yani aptallık etme diye yazmıştı. Şimdi Generali esas oğlan rolüne getirdi.  Hollywood senaryosu böyle… Peki diğer baş aktörlere ne olacak?  ABD’nin Türkiye’de ve dünyada önem verdiği aktörler zamanı gelince sahneden çekilir. Orta Doğuda da öyle oldu.

DEAŞ (ISIS)lideri Ebubekir el-Bağdadi Türkiye’ye 5 kilometre mesafede ölü ele geçirildi. Hem de çatışarak, sonunda evin altındaki tünelde kendisinibombalı yelek ile patlatarak.  Üstüne üstlük, orası helikopterlerle bombalanıp tozu atılıyorken. Tünel üstüne çöktü ama DNA testi yapacak kadar minnacık bir parçasını alabilmişler ve seyyar DNA test makinesi ile yapmışlar. İyi ki daha önce ABD hapishanesindeyken alınmış DNA’sı varmış da ona uymuş. Falan filan... Daha neler var neler?

Bu aktörler geriçekildibaşka aktörler sahne alacak.

ABD’de Temsilciler Meclisine sunulan Ermeni tasarısı, Erdoğan’ın ABD’yi 13 kasım ziyareti öncesi gösterilen sopa da olur, dönüşünde onu kahraman yapmak için şimdiden kurulan bir altyapı da...

Oyunu birlikte izleyeceğiz.