Dün sabah bi uyandık Süleyman Gençel Facebook’tan bildiriyor; "Güvenlik Şubeden iki görevli geldi beni götürüyorlar, önce hastaneye götüreceklermiş."

Hoppala, habere bak sabah sabah.

Sağa sola sorduk, Facebook’tan Zuckerberg’e mi hakaret etmiş, ABD Başkan Adayı Donalt Trump için aptal sarışın mı demiş, ne demiş anlamadık.

Sonra öğrendik ki biri Süleyman abiyi ihbar etmiş, sebebi buymuş...

Süleyman abi sen de biliyorsun ki insanın aklına hemen iki kişi geliyor biri Yücel Özen diğeri Donalt Trump...

Bu ikisi de sana muazzam gıcık.

Bi yakalasalar güvenlik şubeden önce alırlar seni.

Yücel Özen İl Başkanı, Donalt Trump'da ABD Başkanı olursa sen düşün artık...

O zaman işin zor.

Söylediğine göre iki yıldır Facebook’ta yaptığın paylaşımları izleyip takibe almışlar ve ardından Bi-mer'e ihbarda bulunmuşlar.

İki yıl takip ettiklerine göre garanti Ercan Havaalanıdır o!

Bence yani, kesin öyledir.

Hele Zuckerberg’e hakaret falansa garanti Ercan Havaalanıdır.

Durmadan subliminal mesaj veriyorum iflah olmam bende artık.

Gerçi senin elin ayağın uzundur bulursun sen onu.

Bulunca bana da söyleyiver çok merak ettim enayiyi, ömrünün en büyük hatasını yaptı herif haberi yok.

Dün Taylan Özgür Üstün Facebook’tan (bak yine facebook) saat 15'de Süleyman Gençel için Bayraklı Adliyesindeyiz diye paylaşım açmış, yarım saat uğrayabildim ben de...

Hep subliminal mesaj verecek halim yok adliyedeki gözlemimi de aktarayım hemen.

Öncelikle o Bayraklı adliyesini hiç sevmiyorum labirent gibi, zor buldum bulunduğunuz yeri...

Taylan abi telefonla tarif etti.

G bloğundayız dedi, ben G noktası anladım...

G noktası tam Süleyman abilik zaten dedim kendi kendime...

Sen içerideymişsin biz dışarıda bekledik.

Ben oradayken Tuncay Özkan ve Mehmet Şakir Başak, Misket Dikmen de oradaydı...

Yücel abi de oradaymış ama karşılaşamadık.

Macit Sefiloğlu ve Serdar Öztürk abilerle ayaküstü sohbet ettik...

Serdar abi "Adli Kontrol Şartı" ile ilgili ayaküstü bir panel düzenledi bize...

Hakimin sana her gün karakola gidip imza atma, üç günde bir, hafta da bir olmak üzere karakola gidip imza atma cezaları yazabileceğini söyledi.

Ya da Adli Kontrole bile gerek yoktur deyip salabilir dedi...

“İnşallah her gün imzaya göndermezler, Süleyman abi altıncı gün kendini tutuklattırır” dedim.

İnsan güvenemiyor çünkü.

Eşin hanım efendi gerçekten üzgün gözüküyordu.

Yani sevinecek hali yok tabi ama sen onun kadar üzgün gözükmüyordun...

Sen içerde özgür, o dışarda tutsak gibiydi kadıncağız...

Özgür tutsak yani.

İçerde fırçalamamıştır seni kimse eminim ama Yeşim Hanım ince bir kalay geçecek gibi duruyordu dışarda.

Endişeliydi.

Gerçi herkesin genel kanaati "Salarlar Sülo'yu" şeklindeydi...

Nitekim de öyle oldu...

Eşinin sevincini görmek isterdim o esnada...

Epey sevenin varmış Süleyman abi, beni bile gün içinde yedi sekiz kişi aradı durumunu öğrenmek için.

Facebook sensiz çok eğlencesiz.

Seni tutuklarlarsa zaten Facebook’u kapatsınlar...

Yani Süleyman Gençel'e erişimi engellemekle Facebook’a erişimi engellemek arasında bence bir fark yok.

Zuckerberg akıllı olsun yani...

Süleyman Gençel'in Askerleriyiz.