Vatandaşın beklentisi doğrultusunda konuşmak AKP’nin izlediği bir söylem biçimi. Ortada kuraklık varsa, kuraklık var önlemimizi aldık gibi bir yetkili beyanatını duyarsınız. Ne önlem alınmış, ne yapılmış, belli değil. Zaten parti üreticinin partisi değil, tüccarın partisi gibi. Ne ürün varsa alınır, satılır. Olmadı sıfır gümrükle ithal edilir, satılır. Paralar istiflenir.

Çayın taşı ile çayın kuşunu vurmak diye bir halk deyişi vardır. AKP’liler üretmeden alıp satar, bir kısmı yasa dışı işlerde öne çıkar, bir kısmı da komisyon alır.  Bu kişileri yazmaya kalksak sayfalar yetmez, zaten yetkin araştırmacı yazar ve gazetecilerimiz bu konuda kitaplar yazıyor.

Hazine ve Maliye Bakan Yardımcısı Nurettin Nebati diyor ki; “Emtia fiyatları yükseliyor, nakliye fiyatları yükseliyor. Gıda arzında problem var, kuraklık var. Dolayısıyla da bunların idame ettirilebilmesi, ülke ekonomilerinin iyi hale gelebilmesi için siz kendi coğrafyanıza, toplumsal yapınıza, ülke içi dinamiklere göre kararlar almak zorundasınız.”

Peki, karar alabilmişler mi?

Karar ortada yok ama söylem var: ”Biz yeni bir şey söylüyoruz. Bu yeni söylediğimiz şeyin de bir altyapısı var, karşılığı var. Bizim için önemli olan birilerinin ne söylediği değil. Ekonomiyi canlı tutmak, işverenlere bereketli bir kazanç sağlamak, çalışanların da çalışma azmini yitirmeyecek şekilde işlerine gitmesini sağlamaktır.”   Bu sözler de Nurettin Nebati’ye ait.

Yukarıdaki sözlerden ne anlıyorsunuz? Kimse bir şey anlayamaz. Sadece lidere yağ çekmek var. Kanımca faiz bahane, enflasyon her daim netice.

Geçen hafta Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan başka şey söyledi: Enflasyon cephesindeyse, maalesef arzuladığımız seviyede değiliz. Hedeflediğimiz büyümeyi sürekli kılmanın ön koşulu fiyat istikrarından geçiyor.”

AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan buna tepki göstermiş ve “Hâlâ kalkıp da bu yolda, bu mücadelede beraber yürüdüğümüz arkadaşlarımızdan faizi savunanlar, kusura bakmasınlar. Bu yolda ben, faizi savunanla beraber olamam, olmam” demişti.

MHP Genel Başkanı Bahçeli, “Herkesin yapacağı fedakârlıklar vardır ve olmalıdır. Enflasyonla mücadelede gönül birliğini hayata geçirmeliyiz.” diyor ve ekiliyor “temel ihtiyaçların fiyatında yüzde 2 ile yüzde 5 arasında indirime gidilmelidir”.  Yani, ne olur bana bir kıyak yapın, yüzde 2 ile yüzde 5 arasında indirim yapın ya da yaptığınızı söyleyin diyor.

Ama o iş o kadar kolay mı?

Erdoğan ısrar ediyor: "Eğer ben de ekonomi tahsili görmüşsem ve bu ekonomi tahsilinden de öte bazı değerler silsilesi içerisinde de inandıklarım, bilgim varsa, faiz sebeptir, netice değildir; enflasyon neticedir. Tabi burada bazıları bunun tam aksini savunuyorlar. Bunlar enflasyonun sebep, faizin netice olduğunu savunuyorlar." 

Üstüne üstlük ekliyor: "Göreceksiniz enflasyon inşallah seçim öncesi nerelere düşecek; çok açık net bütün delilleriyle her şeyiyle ortada.”

Beyefendi ekonomi tahsil etmiş. Diplomasında ihtisası ekonomi mi acaba? Ama kendini bir parlatması var ki, “ekonomi tahsilinden de öte bazı değerler silsilesi içerisinde de inandıklarım” diyor ki, inanmayan çarpılır. İnandıkları ne kadar gerçek, orası meçhul.

Bir iddiası daha var; enflasyon inşallah seçim öncesi nerelere düşecek diyor. Bu kesinlikle doğru bir tahmin ve iddia. Zira Dolar 6 liradan 20 liraya çıktıktan sonra, seçim döneminde 18 liraya düşerse, bak ne kadar düşürdük diyecekler. Yandaş medya ise Dolan 6’dan 18’e çıktı diye sorgulamayacak.

Ama nafile, o zamana kadar vatandaş ölmezse sandıkta ekonomi bilgisini gösterecek.  Boşa konuşanların sonu geliyor…

Dipnot: Yazım baskıya girerken Elvan gitti, Nebati geldi. Doğru konuşan gidiyor. Beklenen şarkı.