FEDAİ MENGÜÇ - 104 yıllık koca mazisiyle acısı ve tatlısıyla geçen bir zaman, birçok hikâyeye birçok kültüre ve birçok olaya gebe bir koca tarih, ne günler yaşadı ve ne günler yaşattı sevdalılarına

Son 15 yılı bilim adamları incelemeye kalksa mesleği bırakır inziva ya çekilir, o derece kırılgan bir zaman, futbolun sadece futbol olmadığı bu coğrafyada ayak oyunları, lobiler, bakanlar ve masa başı operasyonlarla canı yanan bir kulüp Altay

Oysa tarihinde nice başarıya imza atmıştır. Anadolu’ya ilk Türkiye kupasını getiren kulüptür. Fahrettin Paşa’ya Altay soy isminin bizzat Atatürk tarafından verildiği bilinir. Saymaya kalksak sayfalar ve ömürler yetmez bu tarihe…

Evet, Altay’ın son 15 yılı makûs bir karanlık içinde geçti onlarca sıkıntı ile karşılaştı, ama hiçbir zaman pes etmedi. 3. lige düştü kayyum heyetine kalacakken taraftarın da içinde olduğu bir yönetim kurularak karanlığı aydınlığa çevirme cabaları başladı, ‘bitti, kapandı, şirketleşmezse kurtulamaz, o olmazsa,  bu gelmezse ayakta duramaz’ diyenlere inat, kendi içinde bir devrim yapmaya başladı kulüp! Özüne döndü alt yapısına sarıldı, kendi öz kaynakları ile bir direniş başlattı 104 yaşında büyük Altay, kendini kendi küllerinden var etti, sonra tek tek sonuçlarını toplamaya başladı.

Genç bir adam, daha yaşı 29; çıka geldi bayrağı devraldı ve yürüyüş başladı amansızca kat ve kat artarak önce 2. lige döndü geçen yıl. Sonra 1. lig için çalışmalar başladı, taraftar inandı camia hayal kurmaya tekrar başladı, kefeni yırttı artık Altay…

Önünde yepyeni bir çağ ve yepyeni bir hayal ile tekrar ayağa kalkıp var olma savaşını her yere taşımaya başladı Büyük Altay!

İşte bir başarı öyküsü;  dipten gelen dalga ile büyük bir sıçrama yaptı, ne şirketleşti, ne armasını sattı, omurgayı bozmadan, dimdik,  inandığı değerlerden ödün vermeden yürüdü ve yürüyor…

Bu sene de şampiyonluğun en büyük favorisi, çıta atlıyor atlatıyor ve arkasında onlarca inanmış taraftarı sürüklüyor, yürüyüş bir kere başladı nerde son bulur bilinmez ama kalpte ve akılda ne varsa tek tek ilmek ilmek örülerek ulaşılıyor mevziiye…

Sahipsiz kentin asi çocukları sessiz ve derinden bir devrim gerçekleştiriyor…

Stadı depreme dayanıksız diye yıkılan, ne belediyelerden ne de şehrin ileri gelen atanmışlarından zerre beklentisi olmadan ve yahut destek almadan çıktığı yolda onlarca şehir takımı,  belediye takımı, bakan takımına karşı İzmir’ in yüz akı olmaya İzmir gibi direnmeye devam ediyor…

Altay şampiyonluğa gidiyor sessiz ve derinden…

Şimdi zafer şarkıları söyleniyor varoş semtlerde, tribünlerde ve uçsuz bucaksız köy kasaba ilçelerinin takımlarına ait portatif deplasman tribünlerinde…

Şimdi ayağa kalmış koşar adım maziye dönen Büyük Altay’ı konuşuyor herkes!

O eski maziye dönerken alttan alta kurumsallaşan ayağı yere basan ne yaptığını bilen bir şekilde ‘Altay kaybederse İzmir kaybeder’ diyenler geri dönüyor!

Ve sen hemşerim, toprağım ne diyorsan de kendine hiç fark etmez ama şehrine ve takımına bu direniş ordusuna omuz verme zamanın geldi de geçiyor bile…

Bu hafta sonu Pazar 13; 30 da Atatürk Stadı’nda bu başarıya giden yola ve yoldaşlarına tanıklık etmek istiyorsan sen de orda olmalısın.

Bir dev uyanıyor uykusundan, karanlığı aydınlığa çevirmek için; siyahı beyaza boyamak için!

Editör: Haber Merkezi