İZ GAZETE- Sözcü Gazetesi’ne 19 Mayıs 2017’de operasyon başlatılmış ve başta gazetenin sahibi Burak Akbay olmak üzere, 8 gazeteciye FETÖ’cü suçlaması yöneltilmişti. Delil olarak ise sadece haber ve köşe yazıları gösterilmişti.

‘Örgüt içindeki hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte bilerek ve isteyerek yardım” suçlamasıyla dava açılan gazeteciler bugün savunmalarını yaptı.

Gazetenin İzmir Muhabiri Gökmen Ulu’nun savunması özetle şöyle:

“Akla, mantığa, vicdana, hukuka aykırı, kanunsuz bir suçlama ile karşı karşıya kaldık. Gazeteciliği suç sayan bu mesnetsiz iddianame ne yazık ki iftiraname olarak çıkmıştır karşınıza. Tanık var mı, kanıt var mı? Yok. Tanıklar da suçsuzluğumuzu ifade ettiler. Ben Tayyip Erdoğan'ın tatil haberini yaptığım için suçlanmıştım. Benim görevim haber yapmak. Dünyanın her yerinde olduğu gibi bizim ülkemizde de liderlerin attığı her adım haberdir. İnternete baktığınızda da görürsünüz. Çok tuhaf böyle bir suçlama ile karşı karşıya kalmak, bunu anlatmak. Gazetecilik suç değildir.

‘FETÖ İLE MÜCADELE SULANDIRILIYOR’

"Bu haberle ilgili çalışmalarımı gizli saklı yapmadım. SÖZCÜ'nün İzmir-Ege bölge muhabiriyim. Tayyip Erdoğan'ın Marmaris'te tatil yaptığı haberi DHA'da yayınlandıktan sonra ben de gittim. Otele gittim çalışanlarıyla konuştum. Otel çalışanları bunu Cumhurbaşkanı'na bildirdiler. O esnada Cumhurbaşkanı da bu haberi yapacağımı öğrendi ve bunda hiçbir sakınca görmedi. Bu haber 15 Temmuz 2016 saat 16.25'te sozcu.com.tr'de yayınlandı. O sırada ülkemizde bir olağanüstülük var mıydı? Yoktu. Geriye dönüyorlar ‘Sen yaptın o haberi sen yer bildirdin' diyorlar. Niçin devlet-millet el ele ciddiyetle sürdürülmesi gereken FETÖ ile mücadele sulandırılmaya çalışılıyor.”

‘HAKKIMDAKİ SUÇLAMA ÇÜRÜDÜ’

“Savcı ‘FETÖ üyeleri Cumhurbaşkanının nerede olduğunu bilmiyordu. SÖZCÜ'nün internet sitesindeki haberden yerini öğreniyor. Hadi darbe yapalım diyor' şeklinde anlatmış. Karşıdakiler sokak çetesi mi? Bunu böyle ifade etmek FETÖ ile mücadeleyi sulandırmaktır. FETÖ günler öncesinden Erdoğan'ın yerini öğrenmiş, Marmaris'e gitmişler, keşif uçuşu yapmışlar, fotoğrafını çekmişler, kara keşfi yapmışlar FETÖ'cü teröristler. Biz bunları savcılarımızın çalışması sırasında öğrendik. Başka neyi öğrendik? Başyaveri FETÖ'cüymüş. Günler öncesinden ne yaptığını, nereye gittiğini zaten bildirmiş. Bir internet sitesinden öğrenmediler. Namuslu, çalışkan adalet adamları bize bunu söyledi. Hakkımdaki suçlama çürüdü. Savcıların görevi aleyhte delil toplamak ile sınırlı değildir. Bir başka görevi de lehte delilleri toplamak değil midir? Birçok lehte karar var. Bunların da ortaya konulmasını beklerdim. Yıllar öncesinde de gördük. FETÖ yargıyı ele geçirdiğinde iftira atıyorlardı, ‘kendini akla' diyorlardı.”

“ERDOĞAN'IN KONUŞMASINI DÜNYAYA DUYURAN İLK GAZETECİYİM”

“Bir noktaya daha vurgu yapmak isterim. 15 Temmuz 2016 gecesi saat 22.00 sıralarında darbe kalkışmasını öğrendiğimizde, Marmaris'teydim. Erdoğan'ın konakladığı yere gittim. Diğer gazeteci arkadaşlar da vardı. Tüm Türkiye ve dünya Cumhurbaşkanının ne diyeceğini merak ediyordu. 00.05'te Erdoğan ilk kez kameralar karşısına çıktı. 5 buçuk dakika sürdü. Oradaydım. Ve Erdoğan'ın açıklamasını dünyaya ilk duyuran gazeteci ben oldum. Gazeteci ve bir yurtsever olarak olmam gerektiği yerdeydim. Bütün ulus hain kalkışmaya karşı birleştik. Biz yandaş gazeteciler gibi kenara sinmedik. İlk andan itibaren tavrımızı ortaya net olarak koyduk. FETÖ'nün karşısında durduk, her zaman olduğu gibi. Bu soruşturma sırasında telefon kayıtlarımı, yaşantımı, banka hesaplarımı tüm hayatımı incelendi. Sonuç: Tertemiz. Bu suçlama büyük bir haksızlık olduğu gibi büyük bir hakaret. Bizim lekelenmeme hakkımız da ihlal edildi. 6 ay Silivri'de ağır şartlar altında yaşadım. Hukuka aykırılıklar saymakla bitmiyor. Tanınan, bilinen, devletin de tanıdığı bir gazeteci olarak haykırıyorum. Benim yolum adalet, demokrasi, cumhuriyet ve Atatürk'ün açtığı yoldur. Ben bu yoldan dönmem.”

Editör: Haber Merkezi