“Sorunu üretenler, sorunu çözemezler!” Neden çözsünler ki? Ürettikleri sorunlarla besleniyorlar, büyüyorlar, egemenliklerini artırıyorlar.

Kente ait sorunların nedeni değiller mi? Beton çölüne çevirmedikleri kent mi kaldı? Hangi kentin kimliği kaldı ki? TOKİ Ekolojisinde kentlere mahkûm ettiler bizi. Kentler birbirinin kopyasıdır artık!

Sadece kentler mi “tek tipleştirdikleri”? Ovalar tektipleştirildi; Organize Sanayi Bölgeleri ile. Koyları sahiplendiler, kordonlarla boğdular. Kaldı mı el koymadıkları, boğmadıkları koy?

Madenlere açmadıkları dağlarımız kalmadı! Var mı sömürge tipi madenciliğin saldırısından kurtulabilen dağlarımız?

Ormanları yakıyorlar. Bu yakmalardan kurtulabilen ormanlarımız var mı? Yangın yüzü görmemiş Karadeniz Bölgesi ormanları bile yangınlarının saldırıları altında... Tek ayrıcalıklı olanlar özel ormanlar; neyse ki, onlar yakılamıyorlar! Şimdi ormanlarımızın bu niteliklerini kaybetmeleri bir kişinin iki dudağı arasında değil mi?

Suları kirletilmedik, borulanmadık akarsularımız var mı? Petrol ticaretinden elde ettikleri toplam paranın yarısına, henüz yüzde beşini ticarileştirdikleri su satışlarıyla eriştiler!

Denizlerimizi kurutmadılar mı? Aşırı avlanmalar, kültür balıkçılığı halkın tüm tepki ve karşı çıkışlarına rağmen sürdürülmüyor mu?

Sağlıklı solumalarımız haram ettiler. Hiç de gerekmeyen enerji yatırımları ile yaşamları yok etmiyorlar mı? Avrupa’nın atıklarını getirip yakıyorlar. Plâstiklerini, otomobil lâstiklerini, tehlikeli atıklarını yakıp kârlarına kâr katıyorlar. Sermayelerini büyütüyorlar bizim yaşamlarımız pahasına.

Biz ki, insanlar, hayvanlar, bitkiler ve dahi tüm canlılarız. Yaşamlarımız bir bütünün parçalarıdır. Herbir can, yaşam zincirinin bir halkasıdır. Ya hep beraber yaşayacağız ya da hep beraber yok edileceğiz.

Aynı anlayışlarıyla İzmir’imize de saldırıyorlar! Bergama’da ve Efemçukuru’nda altın madenleri; Alaçatı’da, Çeşme’de, Urla’da rüzgâr enerjisi santralleri. Kirlettikleri sularımız. Milyonlarca metre küp suyu hiçbir ücret ödemeden kullanmaları; Bornova’da, Menemen Ovası’nda, Kemalpaşa’da, Torbalı’da, Ödemiş’te, Tire’ de, Pancar’da yok ettikleri tarım alanlarımız...

İnciraltı’nda bilinçli olarak Balçova jeotermalin borlu sularıyla yok edilen mandalina bahçeleri, seraların yerine beton imparatorlarının egemenliği için çalışmıyorlar mı? Çeşme’nin İnciraltı ile Kemeraltı ile nasıl birlikte yok edileceklerinin hesaplarını yapmıyorlar mı?

Kültürpark’ımızı unuturlar mı? Etrafıyla birlikte “lokma lokma” nasıl yutacaklarının plânlarını yapıyorlar. Kültürpark, Basmane, Kadifekale, Agora, Çankaya, Mezarlıkbaşı ve illâki Kemeraltı mutlaka sermayelerine katılmalıdır! İzmir, İzmir olmaktan çıkarıldı yetmedi yok etmek niyetindeler!

“Sorunu üretenler sorunu çözemezler” diye başladık söze. Kim çözer derseniz, sorunların altında ezilenler, yaşamları yok edilenler çözebilirler. Nasıl derseniz, hukuk içinde örgütlenerek bu gidişe tepki koyarak, sivil itaatsizlik dahil her türlü yasal eyleme başvurarak.

Bu zaten tüm vatandaşlara Anayasa’yla verilmiş bir görevdir de.