Her dönemin, her devrin insanları vardır. İnsan yeteneklidir, olabilir.

Her dönemin, her devrin sözleri vardır. Sözler, şekil değiştirmede insan kadar maharetlidir, olabilir.

Her devrin insanı aynı anlamda değildir, her devrin sözleri hep aynı anlamdadır.

Çelişki tam da buradadır.

Siyasete alet etmek

Çokça duyarız, bu konuya da siyaset karıştırmayın, siyasete alet etmeyin diye.

İvedilikle bir rehber lazım hangi konuların siyasete alet edilebileceği konusunda.

Mesela hangi konular siyasetin konusu olamaz veya olabilir?

Korona virüsü? Olabilir mi? Olamaz mı?

Aşı yaptırmayan insanlar? Dünyanın düz olduğunu söyleyenler?

Aç olmak, bir siyaset konusu mudur? Gönül rahatlığı ile siyasete alet edebilir miyiz? Yoksa açlık o derece ulvi bir durumdur ki, açlıktan ölünceye değin siyaset konusu yapılamaz mı?

Açlıktan ölünce olabilir mi mesela?

Deprem siyasi bir konu mudur? Değil midir? Binaların çürük olması? İnsanların çürük binalarda yaşamak zorunda kalmaları?

Vergileri sorgulamak mesela? Kamu giderlerinin nereye gittiğini veya?

Ayrımcılık mesela siyasetin konusu mudur? Nerelerin ibadethane olabileceği mesela? Yoksa siyasetin giremeyeceği kadar yüce, ama belirleyebileceği kadar yerde midir?

Alet edilemeyenler, alet olmuşların bedeli midir?

Her şeyi de devletten beklemeyelim

Neleri beklememek mesela? Veya neleri beklemek?

Sokak ortasında dövülerek öldürülen bir çocuğun katillerinin cezalandırılması?

Katilinden korunamamış kadın?

Tekmelenen köpek? Dövüştürülen deve? Ölümüne çalıştırılan at?

İnsanca yaşayacak ücret?

Çürük bina yaptıkları için yargılanmaları gereken müteahhitlerin yargılanması mesela? Beklememiz gereken bir durum mu? Yoksa değil mi?

O binaları kontrol etmeyen kamu görevlilerinin yargılanması? Bekleyelim mi beklemeyelim mi?

Sağlık? Eğitim? Adalet?

Çadır? Ekmek? Konut?

Bir yanıt lazım, bekleyelim mi? Beklemeyelim mi? Veya hangileri bekleyelim?

Devletten beklemezsek eğer kendimiz mi yapalım? Mesela siyasete alet edilemeyecekleri kendimiz mi araştıralım, kendimiz mi bulalım?

Beklemediklerimiz, beklememiz gerekenlerin bedeli midir?

1984 adlı kitabında Goerge Orwell şöyle der: “Hem bilmek hem de bilmemek, bir yandan ustaca uydurulmuş yalanlar söylerken bir yandan da tüm gerçeğin ayırdında olmak, çeliştiklerini bilerek ve her ikisine de inanarak birbirini çürüten iki görüşü aynı anda savunmak; mantığa karşı mantığı kullanmak, ahlaka sahip çıktığını söylerken ahlakı yadsımak…”

Sahi bir zamanlar popüler bir kitap vardı, adı neydi unuttum, devletten bir şeyler bekleyebileceğimizi filan yazıyordu.

Kısacası -; her şeyi devletten bekleme meselesini siyasete alet etmeyin.

Ve okumak panzehridir resmi geçitlerin;

“Ama şarkı söylemek, düşlemek, gülmek, yürümek... Tek başına... Özgür olmak...

Dünyaya kendi gözlerinle bakmak...

Sesini çınlatmak, aklına esince şapkanı yan yatırmak...

Bir hiç uğruna kılıcına ya da kalemine sarılmak...

Ne ün peşinde olmak, para pul düşünmek, İsteyince Ay'a bile gidebilmek.

Başarıyı alnının teriyle elde edebilmek.

Demek istediğim asalak bir sarmaşık olma sakın.

Varsın boyun olmasın bir söğütünki kadar.

Yaprakların bulutlara erişmezse bir zararın mı var?”[1]

[1] Cyrano de Bergerac, Oyun yazarı; Edmond Rostand