15 Mayıs 1895 günü bir çarşamba gününe denk gelir. Türkiye içinse tarihindeki ilk bisiklet yarışmasının yapıldığı gündür o gün. Bornova çayırında, altı bisiklet, dokuz da atletizm yarışması düzenlenir. Dönemin “Ahenk” gazetesi 15 gün sonra “Velospid” başlığında şöyle yazar: Karşıyaka velospitçileri arasında, geçen hafta üç madmazel ile bir madam meşhur oldu. Kadınların gizlice talim etmekte oldukları işitiliyordu. Bize gelen bilgilere göre kısa bir süre sonra 40-50 madmazel ve madam işte o tarif ettiğimiz şoseler arasında seyyar çiçekler gibi görünecekler… Müslüman bisikletçilerin sayısı da haliyle çoğaldı. Avrupaya son sistem olmak üzere sipariş ettikleri velospitler 5-10 gün sonra gelince Müslüman velospitçilerin sayısı da otuzu geçecektir. Yeniden on beş kişi kadarı öğrenmeye çalışmaktadır.” Velhasıl aşağı yukarı 150 senelik bir sevdadır İzmir’de bisiklet. Daha sonra bildiğiniz gibi felaketimizi yaşadık. İzmir baştan başa değişti. Göç aldı, büyüdü, kalabalıklaştı. Hele ki seksenlerden sonra insanların evleriyle işlerinin arası uzadı. İnsanlar arabaları daha çok sevdiler bisikletlerden ve şehir git gide arabalar için inşa edildi.

Ama bugün yavaş yavaş eski günlere dönme heyecanımız var. Bisikleti hayatın içine sokmak, şehri bisiklet üzerinde yaşamak, daha yavaş, daha keyifli, daha hızlı olmak şehirin ortak hayali olmaya doğru gidiyor. İzmir’i yönetenler de bunu kendilerince tesis etmeye çalışıyorlar.

Ne kadar başarılı olduklarını görmek için Karşıyaka’dan kendi bisikletimle Alsancak’a geçmeyi, Kahramanlara kadar gidip fuardan dönerek Pasaport’tan geri dönmeyi düşündüm. Karşıyaka’nın sakin sokaklarında, bildiğim yollardan, rahat bir şekilde geçip Bostanlı vapur iskelesinden, vapura atladım. Günün sakin bir saatinde hiç bir sıkıntı olmadan vapura bağlayabiliyorsunuz bisikleti.

Fakat Alsancak bisikletler için tam bir kabus. Kordon’daki bisiklet yolunu yapanın sonradan “Bisiklet tam olarak neydi?” demiş olabileceğini düşünebileceğim kadar keyifsiz, yüz metrede bir şose zemine girdiğin garip bir yol. Dar kaldırımlar, sağlı sollu park edilen araçların olduğu karşıdan başka bir araç geldiğinde geri gitmenizin gerektiği yollar derken tüm yolculuğu tedirgin ve zor tamamlıyorsunuz.

İzmir’in şehir hayatına bisikleti dahil etmek için çok yolu var. Sadece gezmek için kullanmaktan öte, şehir içindeki işlerimizi de bisikletlerle keyifli bir şekilde halledebilmemiz gerekiyor oysa. Bunun için güvenli bisiklet parklarına, semt içi bisiklet yollarına en son da bisikletli olmayan insanların saygısına ihtiyacımız var. Ama bir gün geçmişe döneceğiz, o zaman da bizim için gazeteler “şoselerin arasından seyyar çiçekler gibi göründüğümüzü” yazacaklar.