İZ GAZETE- Eğitim-iş İzmir 1 Nolu Şube Başkanı Adem Yıldırım, gitgide artan enflasyon karşısında vatandaşın ezildiğini belirterek yazılı bir açıklama yayımladı. Yıldırım aynı zamanda eğitim emekçilerinin haklarının iyileştirilmesi gerektiğini ifade ettiği açıklamada, "İnsan yetiştirip ülkenin geleceğini şekillendirecek kadar hayati bir mesleği icra eden, Başöğretmen’in gelecek nesilleri emanet edecek kadar güvendiği eğitim emekçilerinin sessiz ve kimsesiz olmadığının altını çiziyoruz. Eğitim alanında faaliyet gösteren tüm sendikaları da bu kararlılıkta buluşmaya, üyelerinin hakları için irade göstermeye çağırıyoruz. Gün sessiz kalıp boyun eğmenin değil üstat Fakir Baykurt’un dediği gibi ders vermenin günüdür!” açıklamasında bulundu.

'YOKSULLUĞA İTİLDİK'

Yıldırım yaptığı açıklamada, “Ekonomi bilimiyle zıtlaşarak uygulanan politikalar, kamu yararını hiçe sayan rant eksenli hamleler, milli üretimi baltalayıp dışarıdan tüketimi dayatan ve bu yüzden bizleri döviz kuruna endeksli yaşar hale getiren anlayış nedeniyle ülkece derin bir yoksulluğa itilmiş bulunmaktayız. Ülkemizde zengini daha zengin, orta sınıfı yoksul, yoksulu ise sefil hale getiren bu kaotik ekonomik tablo, emek cephesinin üzerine kara bir bulut gibi çökmüştür. Ülkenin çalışma yaşı grubundaki nüfusunun büyük bir kısmı düzenli bir iş bulamamakta, bir işte çalışanların çok büyük bir kısmı ise hayatını idame ettirecek insanca ücret alamamaktadır. Kiraların birkaç yıl öncesinin ev taksiti fiyatlarına ulaştığı, halkın artık meyve/sebzeyi taneyle hatta yarım yarım aldığı, evde ikinci bir odada lambayı yakmanın bile lüks haline geldiği ülkemizde, ekonomi bakanı gözlerindeki ışıltıdan ve Türk Lirası zaten dibi gördüğü için canımızın sıkılmasının yersiz olduğundan bahsetmektedir. Bu absürt komedi halinde Türk Lirası’ndan daha hızlı değer kaybeden tek şey ise TÜİK’in sözü olmuştur. TÜİK’in sözünün üstüne söz söylenmemesi, başka kimsenin enflasyon oranı açıklamaması için iktidarın giriştiği yasal düzenleme de, halihazırda bu değer kaybının sağlaması olmuştur" ifadelerini kullandı.

Yıldırım, "Ülke genelinde hemen her şeyin fiyatı cep değil can yakar hale gelmişken TÜİK yine Nisan ayı enflasyonunu paralel evrendeki Türkiye’den bildirir gibi yüzde 7.25 ve bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 69.97 olarak açıklamıştır. İyi bir yalanın bile bir miktar gerçeğe dayanmak zorunda olduğundan habersiz olarak rakam açıklayan TÜİK’i konfederasyonumuz Birleşik Kamu-İş’in araştırmaları da çürütmektedir. TÜİK aylık gıda enflasyonunu yüzde 13.38 olarak açıklarken, konfederasyonumuz sebzelerin bir önceki aya göre yüzde 28.7, meyvenin ise 47.4 artış gösterdiğini ortaya koymuştur" açıklamasında bulundu. 

‘BIÇAK KEMİKTE, EKMEK ASLANIN MİDESİNDE’

Yıldırım, “Konfederasyonumuza göre; dört kişilik bir ailenin sağlıklı ve dengeli beslenebilmesi için gereken aylık harcama tutarı Nisan ayında 6 bin 170 liraya çıkmıştır. Aynı aile, insan onuruna yaraşır ve yoksulluk hissi çekmeden yaşayabilmek için gıda dışındaki ihtiyaçlara 12 bin 500 lira harcamak zorundadır. Üstelik hemen her sektörün içinde nakliye ve ulaşım olduğu düşünülürse benzine ardı arkası olmaksızın gelecek zamların, tüm ihtiyaç kalemlerindeki fiyat artışını daha da tepelere çıkaracağı açıktır. Simidin bile 4 lira olduğu bu ülkede yaşanan ağır sefaleti artık Lozan Anlaşması’nın hiç var olmayan gizli maddeleri ya da şehir efsanesine dönen sürpriz doğalgaz rezervleri gibi gaipten müjdelerle kamufle etmek mümkün değildir. Tüm işçi sınıfı gibi eğitim emekçileri için de bıçak kemikte, ekmek aslanın midesindedir” ifadelerini kullandı.

‘GÜN SESSİZ KALIP BOYUN EĞMENİN DEĞİL…’

“Eğitim-İş olarak, diğer tüm sendikalar sessizliğe gömülürken, bir günlük iş bırakma eylemi düzenlemiş ve eğitim emekçileri olarak bize reva görüle sefalete karşı sessiz kalmayacağımızı göstermiştik” ifadelerini kullanan Yıldırım, “Yurt çapında irade gösterdiğimiz bu eylemlerde, ‘İnsanca yaşamak için tüm eğitim emekçilerinin maaşlarına yüzde yüz zam istiyoruz. Sistematik ve hadsiz saldırılar altındaki meslek onurumuza tekrar kavuşmak istiyoruz. Tüm eğitim emekçileri için kadrolu, güvenceli çalışma ve insanca çalışma şartları istiyoruz. Nitelikli eğitimin sürdürülmesinde en önemli paydaşlar arasında olan idari, yardımcı ve teknik personellerin taleplerinin yerine getirilmesini, Öğretim Yılına Hazırlık Ödeneği'nin ayrım gözetilmeksizin eğitim çalışanlarının tümüne ödenmesini istiyoruz’ demiştik. Sözümüzün ve haklı taleplerimizin arkasındayız. Eğitim emekçilerinin bu haklı talepleri kısa sürede karşılanmazsa üretimden gelen gücümüzü ortaya koyacağımızı ilan ediyoruz. İnsan yetiştirip ülkenin geleceğini şekillendirecek kadar hayati bir mesleği icra eden, Başöğretmen’in gelecek nesilleri emanet edecek kadar güvendiği eğitim emekçilerinin sessiz ve kimsesiz olmadığının altını çiziyoruz. Eğitim alanında faaliyet gösteren tüm sendikaları da bu kararlılıkta buluşmaya, üyelerinin hakları için irade göstermeye çağırıyoruz. Gün sessiz kalıp boyun eğmenin değil üstat Fakir Baykurt’un dediği gibi ders vermenin günüdür!” açıklamasında bulundu.

Editör: Haber Merkezi