NİLAY MADENÜS / İZ GAZETE -  Eğitim-Sen 3 No’lu Şube’de düzenlenen basın açıklamasına Öğrenci Kolektiflerini temsilen Zelal Baydemir ile Uğurcan Akyol katıldı. Eğitim-Sen İzmir 3 No'lu Şube Başkanı Kıyasettin Yasa ve Eğitim-Sen YK üyesi İlker Kalaycı'nın da yer aldığı açıklamada  bundan sonra öğrencilerin başına gelebilecek en ufak bir  olaydan doğacak sorumluluğun İzmir Emniyeti'ne ait olması gerektiği mesajı verildi.

“ÜNİVERSİTELER YASAKLARA KARŞI MÜCADELEYİ BÜYÜTÜYOR”

Üniversite ve üniversiteliler üzerinde baskılar, soruşturmalar, ve saldırılarının kara bir bulut gibi her yanı sardığını ifade eden Eğitim-Sen 3 No’lu Şube Başkanı Kıyasettin Yasa, son dönemlerde yaşanan antidemokratik uygulama ve politik baskılara dikkat çekerek “ ‘Bu suça ortak olmayacağız’ diyen üyemiz, dostumuz barış akademisyenleri haksız, hukuksuz bir şekilde ihraç edildiler. Yargılanıyorlar; sınırlara mahkum edilmeye, özgürlüklerinden yoksun edilmeye çalışılıyorlar. Ama barışı savunmaktan vaz geçmiyor, hakikat ve özgürlükten geri adım atmıyorlar. Üniversite şenlikleri, ODTÜ Devrim ve Onur yürüyüşleri yasaklanmak istendi; üniversite bileşenleri kayyum rektörlerin eliyle polis saldırısına uğradı. Öğrenciler, 1 Mayıs gibi meşru ve demokratik eylemlere katıldıkları; özgür, bilimsel ve demokratik üniversite talep ettikleri için soruşturma, disiplin cezaları, uzaklaştırma ve göz altılarla baskı altına alınmaya çalışıldı. Ama her şeye karşın üniversiteler; özgürlük, eşitlik mücadelesinden geri adım atmıyor; ayrımcılığa, gericiliğe, yasaklara karşı mücadeleyi büyütüyor.” ifadelerini kullandı.

“ÖĞRENCİLERİMİZİN ÜZERİNDEN KİRLİ ELLERİNİZİ ÇEKİN”

Mayıs ayından beri aileleri periyodik olarak aranarak asılsız suçlamalarla tehdit edilen öğrencilerin örgütlenme haklarının önündeki her türlü baskıcı politikaya karşı sonuna kadar mücadele edeceklerini belirten Yasa, “Demokratik haklarını kullandıkları için; bilimden, aydınlıktan, özgürlükten, eşitlikten, demokrasiden yana oldukları için, öğrencilerimiz; iktidarın ve kolluk kuvvetlerinin baskılarına maruz kalıyor. Aileleri üzerinden baskı kurulup tehdit edilirken; öğrencilerimiz kriminalize edilmeye, yalıtılmaya çalışılıyor. Sorgulamayan, biat eden, bilimsel olana uzak bir gençlik yaratma rüyalarınız karşısında eleştiren ve demokratik haklarını kullanan öğrencilerimizin yanında olacağız. Ve üniversiteler üzerindeki bu kara bulutu tüm üniversite bileşenleri olarak, birlikte mücadele ederek dağıtacağız. Demokratik, özgür üniversite ve bilim mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz! Üniversitelerimizin ve öğrencilerimizin üzerinden kirli ellerinizi çekin!” diyerek sözlerini noktaladı.

“VAN DEPREMİ’NDE YARDIM ELİ, SOMA’DA DESTEK OLDUK”

Öğrenci Kolektifleri adına açıklama metnini okuyan Baydemir, Öğrenci Kolektiflerinin mücadele pratiklerinden örnekler vererek “Bizler Öğrenci Kolektifleri olarak bugüne dek laik, demokratik, parasız, bilimsel, anadilde eğitimden yana olduk ve bunun için mücadele verdik. Harçlarla üniversitelinin cebini boşaltmaya çalışanlara karşı yumurtalarımızla cevap verdik. Üniversitede cinsiyetçi dilin kullanımına, akademideki cinsiyetçiliğe inat kadın düşmanlarının kampüsümüzde yeri yoktur dedik. Yazları yoksul mahallelere giderek okumuş insan halkın yanındadır diyerek kampüslerimizi mahallelere kurduk, gönüllü öğretmen olduk. Van depreminde yardım eli, Soma'da madenci ailelerinin dayanağı, Zap Suyu’nda dayanışmanın köprüsü olduk.” diye konuştu.

“BAŞIMIZA GELECEK HERHANGİ BİR OLAYDAN İZMİR EMNİYETİ SORUMLUDUR”

Siyasi iktidar tarafından gözaltı, tutuklama ve ajanlık teklifi gibi çeşitli baskı yöntemleriyle sindirilmeye çalışıldıklarını belirten Baydemir, “Saray ve onun kolluk kuvvetleri bizzat üniversitede bulunan arkadaşlarımıza dönük ajanlık dayatması yaparak baskı yöntemlerini genişletmeye çalışıyor. Uzun bir süredir toplumsal muhalefete ve gençliğe dönük bu sindirme politikaları artmaya başladı. Mayıs ayı başından beri Dokuz Eylül ve Ege Üniversite’sinde okuyan arkadaşlarımızın aileleri periyodik olarak aranarak çeşitli saçmalıklarla tehdit edilmiş ve arkadaşlarımızın geri çekilmediği durumda onların ve ailelerinin zarar göreceğini söyleyerek açık bir şekilde tehdit etmişlerdir. Daha önce ajanlık teklifiyle gelen İzmir emniyeti bu seferde aileleri arayarak baskı politikası kurmaya devam ediyor. Bilinmelidir ki bugünden itibaren Öğrenci Kolektiflerinden herhangi bir arkadaşımızın başına gelecek herhangi bir olaydan İzmir Emniyeti sorumludur. ” ifadelerini kullandı.

“SUSMUYORUZ, KORKMUYORUZ, BURADAYIZ”

Emniyetin öğrencilere yönelik tutumuyla hedeflediği her ne ise bunun baskılarla, tehditlerle, göz altılarla, tutuklamalarla elde edilemeyeceğini belirten Baydemir sözlerini şu şekilde noktaladı:

“Üniversiteye, bizlere dönük bu politikadan derhal vazgeçilmelidir. Bizler dünden bugüne bu memleketin aydınlık geleceğiyiz ve bunun sorumluluğuyla hareket etmekteyiz. Bu sorumluluğun verdiği güç ile buradan bir kez daha belirtiyoruz korkak olan sizlersiniz ve bizler kampüslerimizde, kent meydanlarındayız. Susmuyoruz ,korkmuyoruz, buradayız.”

Editör: Haber Merkezi