Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu’nun 50. Kuruluş yılına dair açıklama yapan Bölge Başkanı Memiş Sarı, mücadele dolu yarım aşırı geride bıraktıklarının altını çizdi.

DİSK’in kuruluşunun 50. Yılını kutladıkları şu günlerde kendilerini bir sınav daha beklediğini ifade eden Sarı, “DGM’lere ‘hayır’ dediğimiz gibi, 15-16 Haziran’daki gibi direniş ruhuyla referandumda da ‘hayır’ diyeceklerini belirtti. Sarı, “50. Yaşımız hayırlı olsun” dedi.

Kuruluş yıldönümleri vesilesi ile DİSK’in referandum sürecine dair görüşlerini kamuoyu ile paylaşan Sarı, şöyle dedi: “Halkın oyuna sunulacak olan Anayasa değişikliklerinin içeriği hakkında halkın bilgilenmesi, sağlıklı bir kamuoyu oluşturacak biçimde tartışma yürütmesi sistematik olarak engellenmiştir. Anayasa gibi hayati bir konuda bu şartlarda yapılacak bir referandumun meşruluğunun ciddi biçimde zedelendiğini düşünüyoruz.  Anayasa bir toplumsal sözleşmedir. Toplumun geniş kesimlerinin kabul ettiği bir anayasa ülkede huzuru, kardeşliği ve refahı geliştirebilir. Ülkenin yarısının evet dediği, yarısının hayır dediği, büyük bir bölümünün içeriğini bilmediği bir Anayasanın iddia edildiği gibi "güçlü Türkiye"yi yaratmasının imkansız olduğunu; tersine siyasi istikrarsızlık, kutuplaşma ve kriz getireceğini görüyoruz.

DİSK olarak Anayasa değişikliğinin içeriğine de karşıyız: Anayasa değişikliği ile yasama, yürütme ve yargı yetkileri cumhurbaşkanının elinde toplanacak, kuvvetler ayrılığı bitecek.

Türkiye Cumhuriyeti devleti tek adam iktidarına teslim edilecek.  Cumhurbaşkanı OHAL ilan edebilecek, memleket halkın tamamını temsil eden Meclisten çıkan yasalar yerine tek imzalı kararnameler ile yönetilecek.  Yürütme erkinin, halkın tamamını temsil eden meclise karşı sorumluluğu olmayacak.

Türkiye Büyük Millet Meclisi ve vekiller etkisizleşecek, tek yetkili Cumhurbaşkanı olacak.

Bakanlar Kurulu, cumhurbaşkanına hizmet eden atanmış memurlardan oluşacak. Yargı üyelerinin çoğunluğunu cumhurbaşkanı belirleyecek, böylece tek kişinin kararları yargı kararları da olacak. Yargı yürütmenin vesayeti altına girecek.  

Bu değişiklerin özü parlamenter sistemin yok edilmesidir. Bu anayasa değişikliğiyle Osmanlı-Türkiye anayasal birikimi ve Meclis-i Mebusan’dan bu yana geliştirilen tüm demokrasi deneyimimiz yok sayılmaktadır. 150 yıla yakın bir süredir bu topraklarda, sancılı da olsa, varlığını sürdüren parlamenter sistemin köklü biçimde değiştirilmek istenmesine hayır diyoruz.

İnsanlık tarihinin yüzlerce yıllık demokrasi birikiminin bir sonucu olan yasama, yürütme ve yargı temelindeki güçler ayrılığı ilkesini ortadan kaldıran, tüm yetkileri bir kişinin elinde toplayan, üstelik bu kişiyi de denetlenemez ve hesap sorulamaz hale getiren bir Anayasa değişikliğine hayır demeyi görev sayıyoruz. Getirilen değişikliklerle TBMM kuruluşunun 97’nci yılında işlevini kaybedecek, halkın tamamının temsil edildiği meclisteki “egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” sözü tarihe karışacaktır. Egemenlik milletin bir kısmının oy verdiği ve aynı zamanda bir parti lideri olarak milletvekillerini de belirleyen tek bir kişiye devredilecektir. Tüm darbelerin hedefi olan TBMM’nin yasa yapma yetkisine darbe vurulmasına, halk iradesinin ortadan kaldırılmasına hayır demek DİSK'in tarihi sorumluluğudur.

Anayasalar DİSK'in tarihinde belirleyici bir öneme sahiptir ve DİSK’in kimliğini belirlemiştir.  DİSK Kuruluş Bildirgesi'nde yer alan şu ifadelerle şimdiye kadar emekçilere en geniş hakları sağlamış 1961 Anayasası sahiplenilmiştir: Biz devrimciliği; bugünkü tutucu, gerici, ekonomik, sosyal ve politik ilişkilerin Anayasa uyarınca değiştirilmesi ve Anayasa ilkelerinin hayata uygulaması anlamına alıyoruz”

1963’te henüz grev yasası ortada yokken kurucu Genel Başkanımız Kemal Türkler’in öncülüğünde Kavel işçileri, Anayasada güvence altına alınan grev hakkına dayanarak greve çıkmışlardır.

1970'te DİSK'i ortadan kaldırmaya yönelik yasalara karşı 15-16 Haziran Direnişi "Anayasal Direniş Komiteleri" adı altında birleşen işçilerce örgütlenmiştir.  

Bu tutum 12 Eylül mahkemelerinde de sürmüş, Genel Başkanımız Abdullah Baştürk Anayasa’yı askıya alarak kendisini yargılayan cuntacılara karşı Anayasa’yı savunmuştur. Baskıcı, yasakçı 82 Anayasası’yla ve12 Eylül rejimi ile hesaplaşma DİSK'in varoluşunun bir parçasıdır.

DİSK 2010 referandumunda 12 Eylül Anayasasını ayakta tutmaya çalışan pakete de hayır demiştir. DİSK referandumun hemen ardından yaptığı değerlendirmede yargıdaki iktidar kontrolünün tehlikelerine dikkat çekmiş, AKP’nin “Başkanlık Sistemi”ne geçişin kapılarını aralamaya çalıştığını saptamıştır. O günden bugüne yaşananlarla tarih bizi haklı çıkarmıştır.

DİSK o tarihlerde "hayır" demekle yetinmemiş; ülkenin saygın Anayasa hukukçuları ve bilim insanlarının katkısı ile “Özgürlükçü, Eşitlikçi, Demokratik ve Sosyal Bir Anayasa İçin Temel İlkeler Raporu”nu hazırlayarak emekçilerin özlem duyduğu bir Anayasanın temel taşlarını ortaya koymuştur. Alternatif isteniyorsa, emekçilerin alternatifi hazırdır.

Şimdi tüm bu tarihsel birikime dayanarak diyoruz ki: Türkiye halkı ve emekçileri bizi 150 yıl öncesine götürecek bu Anayasa dayatmasına asla mahkum değildir. Bu topraklarda mayalanmış cumhuriyet, demokrasi, özgürlük ve laiklik birikimi, emekçilerin sosyal haklar için verdikleri mücadelelerin deneyimleri, partilerin ve kişilerin gündelik çıkarlarının çok ötesinde değerler içeren bir mirastır.

DİSK’in tercihi daima özgürlükçü, eşitlikçi, demokratik bir sistemden yana olmuştur. Bu nedenle otoriter, baskıcı ve keyfi yönetim girişimlerine hayır demek kaçınılmaz bir görevdir.

Bu Anayasa değişikliği halkın gerçek gündemi değildir, halkın özlemi değildir, halkın ihtiyacı değildir.

Bugün halkımızın iki acil yaşamsal ihtiyacı ve talebi vardır: Teröre, kaosa, savaşa karşı can güvenliği ve yaşam hakkı; işsizliğe karşı güvenceli bir işe sahip olmak.

Yıllardır ısrarla gündemde tutulan başkanlık rejimi emekçilerin ve halkımızın bu yaşamsal sorunlarına hiçbir şekilde yanıt olamayacaktır. Halkın yaşamsal sorunlarına çare üretmesi gereken meclisin gündemi çok uzun bir süredir bu dayatmayla işgal edilmiştir. Meclis halktan koparılmıştır.

Bu şiddet ve kriz ikliminde, toplumun gerçek ve yaşamsal sorunlarının çözüm yeri, halkın iradesinin en yüksek temsilcisi olan meclistir. Meclisi işlevsizleştirmek hiçbir soruna çözüm olmayacak, aksine sorunları daha da çözümsüz hale getirecektir.

Memleketin ve işçilerin geleceği için hayır!

Bu tarihi anda tüm emek örgütlerine açık çağrı yapıyor, tarihsel sorumluluklarını anımsatıyoruz. Tüm sendikal örgütleri Türkiye demokrasisini olduğu kadar sendikal hak ve özgürlükleri de tehdit eden, emekçilerin talepleri ve özlemleri ile hiçbir biçimde uyuşmayan bu değişiklik dayatması karşısında ortak tutum almaya çağırıyoruz.

DİSK olarak tüm işçilere sesleniyoruz: Bu ülkeyi 15 yıldır yönetenlere oy verdiniz ya da vermediniz. Şimdi tercihiniz bir parti veya lider olmayacak.  Toplumu kutuplaştıracak, meclisin, yargının ve hükümetin yetkilerini tek bir kişide toplayacak, işçi haklarına zarar verecek, ekonomiyi krizlerle karşı karşıya bırakacak bir rejim değişikliğini oylayacağız.

İşçiler olarak daha önce hangi partiye oy vermiş olursak olalım, bu kez memleketimizi yönetenlere hep beraber bir uyarıda bulunma şansımız var.

Bugüne kadar tek bir partide birleşemeyen işçiler, haklarını korumak için birleşip ‘hayır’ diyerek güçlerini gösterebilir.  Türkiye’nin işçiler için bir cehenneme dönüşmesine hep beraber hayır diyelim!

Tek bir kişiye, tek bir imzayla sendikaları kapatma, grevleri yasaklama, kıdem tazminatını kaldırma, toplu iş sözleşmelerini askıya alma, ‘gerektiğinde’ ücretleri dondurma yetkisi veren Anayasa’ya hayır diyelim.

Dünyada ücretler açısından en alt sıralarda olmaya hayır diyelim!

Dünyanın en uzun süre çalıştırılan işçileri olmaya hayır diyelim!

İçinde işçilerin hakları olmayan Anayasa’ya hayır diyelim!

Taşeron işçilerinin her seçimde kandırılmasına hayır diyelim!

15 yılda 17 bin işçinin iş cinayetine kurban edilmesine hayır diyelim!

Kıdem tazminatımızın kaldırılması planlarına hayır diyelim!

İş mahkemelerine başvuru hakkımızın ortadan kaldırılmasına hayır diyelim!

Kiralık işçilik adı verilen köle ticaretine hayır diyelim!

Grev yasaklarına, sendikalı olmanın önündeki engellere hayır diyelim!

Biz borçlanarak yaşamakta zorlanırken, zorunlu BES kesintisine hayır diyelim!

Kamunun birikimlerinin Varlık Fonu yoluyla, yok edilmemesi için hayır diyelim.

Hangi partiye oy verirsek verelim, hangi lideri seversek sevelim, mesele işçilerin ve memleketin geleceği ise bu sefer hep beraber hayır diyelim!

DİSK olarak memleketimizin geleceği için, emeğin hakları için sandığa gidip ‘hayır’ demekle yetinmeyeceğimizi, işçilerin ‘hayır’ yanıtını işyerlerinde, mahallelerde dayanışma içinde örgütleyeceğimizi ilan ediyoruz.”

Editör: Haber Merkezi