Sabah her gün soluduğun gaz kokusunun vermiş olduğu yorgunlukla kalkarsın. Bir telaş içinde koşuşturma, herkes işine zamanında gitmeyi hedefliyor. Müthiş güvenlik önlemleri içerisinde fabrikaya girersin ve start verilir. O sabahın temiz güzel kokusu yerini gaz kokularına bırakır.

Ünitene gidersin, sanki askerde silah kuşanır gibi yanmaz iş kıyafetlerini giyersin, gaz dedektörünü takarsın, acil kaçış maskeni takarsın, water jeli (göze gelebilecek asit ve diğer tehlikelere karşı ve yanıklara ilk müdahale için yanımızda bulunan bir ilaç) yanına alırsın. Sanki çalışmaya değil de fabrikadaki kimyasallara karşı savaşa çıkarsın. Yoğun bir tempo oradan oraya, oradan oraya. İşe göre rafinerinin her yerine gidersin. Öğle olur yemeğe gelirsin acil bir iş çıkar. “Ünite yatmak üzere koşun!” ve sen yemek saatinde ücret almadığın halde işe koşarsın kendinden, dinlenme saatinden fedakarlık edersin.

Yaz aylarında öğleden sonra daha da sıcak olur TÜPRAŞ. İzmir’in 40 dereceyi bulan sıcaklarında bile fabrika içi dışarıdan 5 derece daha sıcaktır. Yanmaz kıyafetler içerisinde 500-600 derece sıcaklıktaki hatların arasında gezersin. En ufak bir hatanda başına gelecek olanı bilirsin!

Akşam olur evine gidersin, saat 6’da sızar kalırsın. Gecenin 2’si bir siren çalar ardından peş peşe telefonlar çalar, “Rafineride yangın var gelmeniz gerekiyor!” Evdekilerle helalleşir yangını söndürmeye koşturursun.

Evet, işte budur TÜPRAŞ’lı olmak, sadece ailen değil bu bölgede yaşayan insanların da hayatı tehlikededir bilirsin. Bütün gününü feda etme pahasına dakikalık müdahalelerle sadece insanların hayatını değil, şirketin varlığını değil, durduğunda ülkede oluşacak krizi de değil, milyonlarca liralık ham madde ve ürünü de kurtarırsın.

Ve sonra senin için önemli bir gün, birileri çıkar senin asgari ücretin 5.2 katı (10 bin TL) ücret aldığını söyler. Fakat aldığımız ücret primler hariç 3 bin 500 liradır. Primler de gelir vergisine kesilir, mesai yapmazsanız net maaşınız budur. Sizce bu risklere bu maaş adil midir? Şirket yetkilileri her sözleşme döneminde maaş bordrolarımızı paylaşıyorlar, bizim üzerimize bir algı yaratmak istiyorlar. Diğer işçileri bize karşı hale getirmeye çalışıyorlar. Yazık, gerçekten bu fabrikada çalışanların emeklerine yazık… Kimler için heba ediliyor?

TÜPRAŞ İŞÇİSİ KAZANIRSA HEPİMİZ KAZANIRIZ

Bir metal işçisi
İzmir

Ekonomik krizin gün geçtikçe derinleşerek işçilerin emekçilerin hayatını çıkmaza sürüklediği bu süreçte tüm bunlar yetmezmiş gibi patronlar, TİS’leri krizin yükünü işçilere yıkmak için kullanmak isterken, aynı zamanda işçilerin kazanılmış haklarını gasbetmenin de fırsatına dönüştürmek istiyorlar. Bugün 5 aydır süren TİS görüşmelerinde TÜPRAŞ patronunu tutumu bu şekilde. Gelir dağılımında adaletsizliği yakınan ve çalışanların geçim derdini hep dile getiren, bazı çevrelerin ise “sosyal demokrat” diye nitelendirdiği Koç Holdingin kendi çalışanlarına tutumu işçileri ve işçi haklarını görmezden gelmek.

Bugün TÜPRAŞ işçileri direniyor. Sözleşme süresinin 3 yıllık yapılmasına, vardiya sisteminin değiştirilmesine, esnek çalışmanın yaygınlaşmasına ve kazanılmış haklarının gasbedilmesine karşı direniyor. Verilen mücadele krizin yükünü kabul etmeme mücadelesidir. 2019 yılı başta metal olmak üzere birçok iş kolunda TİS yılı olacak. Bu yüzden de önümüzdeki tüm TİS süreçlerinde patronların ve sermayenin saldırıları bu şekilde olacaktır. Bu yüzden TÜPRAŞ’taki mücadele, sadece TÜPRAŞ işçileri ve Petrol-İş için değil, tüm işçilerin ve emekçilerin mücadelesi açısından ilerletici bir mücadeledir.

Önümüzdeki süreçte yüz binlerce metal işçisinin TİS süreci başlayacak. Bu süreç geçmiş dönemlere göre daha zor geçecek. Ekonomik krizin derinleşmesi ile birlikte krizin faturasını kabul edip etmeme mücadelesi olacak. Tüm bu TİS süreçleri gibi kıdem tazminatının fona aktarılması, zorunlu BES uygulaması ve vergilerde artışlar da gündemde olacak. Bu yol TÜPRAŞ işçisinin söylediği gibi “Zor ve engebeli yol ama bu saldırılar sadece bize değil tüm işçilere emekçilere.

Evet bu saldırı topyekün bizlere. Onun için TÜPRAŞ işçisi kazanırsa tüm işçiler emekçiler kazanır. Hayatı yaratan bizler işçiler emekçiler hayatımızı zorlaştıranlara karşı kararlılıkla ve örgütlülükle mücadele etmeliyiz. 1 Mayıs’ta meydanlarda işyerlerinde taleplerimiz etrafında nasıl bir araya gelip haykırdıysak, şimdi de kazanılmış haklarımızın gasbedilmesine ve krizin faturasını bizlere yıkmaya çalışanlara karşı işyerlerimizde fabrikalarımızda örgütlenerek taleplerimiz etrafında birleşmeliyiz. Kararlılıkla ve cesaret ile mücadeleye atılmalıyız.

EVRENSEL

Editör: Haber Merkezi