ÖZGÜR ŞENGÜL/ İZ GAZETE- SES İzmir Şubesi sağlık emekçileri, Toplu İş Sözleşmesi’ndeki taleplerini dile getirmek için Alsancak Türkan Saylan Kültür Merkezi önünde bir basın açıklaması gerçekleştirdi. Açıklamayı okuyan  SES İzmir Şube Eş Başkanı Nursel Yücesoy  farklı istihdam biçimleri ve taşeronlaştırma uygulamalarıyla sağlık ve sosyal hizmet iş kolu güvencesizliğinin en yaygın olan iş kolu olduğunu belirterek, “Bu durum sağlık ve sosyal hizmet alanında baskının, mobbingin, ayrımcılığın, eşitsizliğin, keyfiliğin ve kayırmacılığın alabildiğine yaygın hale gelmesine neden olmuştur. Ne yazık ki fazla çalışma, uzun saatler kesintisiz çalışma, sık nöbet tutma, çalışırken çok yoğun iş yükü altında çalışma sağlık ve sosyal hizmet alanlarının en önemli özellikleri haline gelmiştir. Sağlık emekçileri tükenmişlik yaşamakta, görevden ayrılmakta, kendisini ve mesleğini değersiz görmekte, yalnızlaştırılmakta ve ötekileştirilmektedir” şeklinde konuştu.   

‘PANDEMİYLE BİRLİKTE SAĞLIK EMEKÇİLERİNİN DAĞ GİBİ BİRİKEN SORUNLARINA BİRÇOK YENİ SORUN EKLENMİŞTİR’

Sağlık emekçilerinin hukuksal mücadele ile ilgili kazanımlarının her geçen gün azaldığını ifade eden Yücesoy, “Pandemiyle birlikte sağlık çalışanlarının dağ gibi biriken sorunlarına birçok yeni sorun eklenmiştir. Yargı kararları emekçileri korumak yerine hükümetle uyumlu sağlık emekçilerinin aleyhine kararlara imza atmaktadır. Bu nedenle bazı taleplerimizin TİS koruması altına alınması için TİS masasına gönderilmesi gerektiğini düşünmekteyiz” diye konuştu. 

‘SÖZDE PAZARLIK SÜRECİ HÜKÜMETLE YANDAŞ SENDİKA ARASINDA OYNANAN BİR ORTAOYUNUDUR.’

SES İzmir Şube Eş  Başkanı Nursel Yücesoy, ağustos ayında kamu emekçileri ve emeklileri ilgilendiren toplu sözleşme görüşmeleri gerçekleşeceğini ifade ederek, “Ortaya çıkacak mutabakat metni de kamu emekçilerinin önümüzdeki iki yıl boyunca hangi mali ve sosyal haklarla, hangi koşullarda çalışacağını belirleyecektir. Yöneticilerin baskısıyla üyeliklerin yapılıyor olması ve yetkili sendikanın yandaşlıktan kaynaklı üye kaygısı yaşamaması, toplu sözleşme masasında emekçilerin taleplerinin değil, siyasi iktidarın beklentilerinin karşılık bulmasına neden olmaktadır. Toplu pazarlık sürecinde emekçinin en önemli gücü olan grev hakkının kullanılamaması zaten bu pazarlığın kimin lehine sonuçlanacağını gösteren, eşit olmayanlar arasındaki bu sözde pazarlık süreci hükümetle yandaş sendika arasında oynanan bir orta oyunudur” şeklinde konuştu .

FOTOĞRAF: BERKCAN ZENGİN

Editör: Haber Merkezi