Cengiz Aldemir - Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı bürokratları olan TCDD Genel Müdürü Ali İhsan Uygun ve Trafik ve İstasyon Dairesi Başkanı Abdullah Özcanlı tarafından salgın sürecinde içlerinde BTS İzmir Şube Başkanı Erdal Akyol’un da olduğu 84 çalışanını sürgün etmesine toplumun her kesiminden tepki yağıyor.

“Sürgün İlkel, Çağdışı Ve İnsanlık Suçudur” diyen Birleşik Taşımacılık Çalışanları Sendikası (BTS) İzmir Şube Başkanı Erdal Akyol, sürgünlerle; insanları yerlerinden, yurtlarından etmenin Anayasal suç olduğunu hatırlatarak, “ Ayrımcılık yapmak, kin ve nefret güderek kamu gücünü halkın üzerinde bir sopa gibi tutmak, baskı uygulamak, “benden olmayan düşmanımdır” mantığıyla insanları cezalandırmaya çalışmak, bu şekilde insanlara ve değerlerine zarar vermek bir insanlık suçudur” dedi.

Covid-19 salgını ve olağanüstü döneminde dahi yaşamlarını hiçe sayarak çalışmak zorunda kalan demiryolu emekçilerine bilinçli bir şekilde mobing uygulandığını ileri süren Akyol, içlerinde kanser tedavisi göre, çocukları hasta olan bu insanların suçlarının ne olduğunu sordu.

BTS HEDEFTEYDİ

Birleşik Taşımacılık Çalışanları Sendikası’nın demiryollarının geliştirilmesi, çalışanların haklarının korunması gibi konularında sürekli olarak çalışmalar yapması nedeniyle hedefte olduğunu belirten Akyol, “Kurumun zarar ettirilmesine neden olanları, yolsuzlukları gündeme getiren, hukuk mücadelesi veren, çalışanlara yapılan mobbing vb. tüm baskıcı uygulamaları, hak gasplarını, siyasi kadrolaşma, liyakatsiz atama vb. birçok konuyu gündeme taşıyan sendikamız, kurum dışından TCDD’ye direkt olarak bürokrat yada üst düzey yönetici unvanlarına atanan bu kişilerin uzun zamandır hedefindeydi. Sendikamız BTS üyesi 13 demiryolu çalışanı sürgün edildi” diye konuştu.

SENDİKA HAZIMSIZLIĞI

Demokrasi söylemleri adı altında tam aksi uygulamalar yapan AKP iktidarının kurumlara atadıkları bürokratların, çalışanların örgütlü sendikal yapıya üye olmasını uzun süredir hazmedemediklerini söyleyen Akyol, kurumlarına, çalışanlarına ve sendikalarına sahip çıkmaya devam ettiklerini kaydederek, “ AKP’nin yandaş sendikası Memur-Sen’e biat eden TCDD yönetimi; buna engel olmak, çalışanları korkutmak ve yıldırmak için, ilkel ve insanlık dışı bir uygulama olan sürgün saldırısını devreye soktu. Benim de içlerinde olduğum 13 sendika üyemizden 8’i İzmir bölgesindendir. 12 Mayıs 2020 tarihinde açıklanan 83 kişilik listenin sanki her sendikadan çalışanın içinde olduğu bir paket olduğu izlenimi verilmek istense de öyle değildir. Sendikamız üyesi ve üye olmayan sürgünler ile sanki rotasyona tabii tutulan ancak görevlerinde yükseltilen çalışanlar ile daha önceden aslında kendi isteği ile gitmek isteyip de gidemediği yere giden çalışanların olduğunu çok rahatça görebilmekteyiz” sözleriyle tepki gösterdi.

LİYAKATSIZ ATAMALAR

TCDD Genel Müdürü imzası ile yayınlanan 83 kişilik nakil, atama listesinin yarıdan fazlasının siyasi kadrolaşma ve liyakatsiz atamalar olduğunu öne süren Akyol şöyle konuştu: “ Örnekle; “büro şefi, servis müdürü unvanına; uzman teknisyen, daire başkan yardımcısı unvanına; CHP’nin göreve gelmesi sonrasında İBB’den ayrılan mühendis Bölge Müdür Yardımcılığına vb.” getirilmiştir. Daha öncede Liyakat sahibi Bölge Müdürü Yardımcısı Limanda kızağa çekilirken yerine hakkında 12 soruşturma dosyası olup tamamı zaman aşımına uğratılan servis müdürü Bölge Müdürü Yardımcılığına getirilmiştir. Oysaki bizim sürgüne gönderilen hiçbir üyemiz hakkında soruşturma dahi açılmamıştır. Çünkü hepsi de görevlerini layıkı ile yapan uzman yetkin kişilerdir. TCDD Yönetimi bu arada siyasi kadrolaşmayı hayata geçirmiştir. Bunun yaparken de personel kıyımı yaparak, 13 üyemizi sürgün etmenin dışında, 20’den fazla çalışanı da görev yerlerinden alarak sürgün etmiştir.”

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu’na çağrıda bulunan Akyol, salgın sürecinde evlerinden, barklarından edilmek istenen demiryolu emekçilerinin, haksız sürgünlerinin bir an önce durdurmasını istedi.