AFİFE NUR YILDIZ / İZ GAZETE- Salgının seyrini değiştirmek için tüm güçleriyle mücadele eden sağlık ve sosyal hizmet emekçilerinin ekonomik ve sosyal haklarının ihlal edildiğini belirten Batmaz, ”Mücadele etmeye devam eden sağlık ve sosyal hizmet emekçileri olarak bu süreçten artık yıprandığımızı, tükenmişlik yaşadığımızı birçok kez belirtmiş, sorunların çözümü konusunda ısrarcı olacağımızı dile getirmiştik” ifadelerini kullandı.
‘AŞAĞI BAKMAYACAĞIZ; DİRENE DİRENE KAZANACAĞIZ’
Dokuz Eylül Üniversitesi Rektörlüğü tarafından , işyeri sendika temsilcisi Günseli Uğur ve sendika üyesi Arzu Sert’ in açığa alındığını söyleyen Batmaz,”Dokuz Eylül Üniversitesi Rektörü’nün bu yaptığı ilk değil, daha önce de benzer hukuksuz, dayanaksız, akıl dışı baskı ve sürgünler ile sendikal faaliyeti durdurmaya yönelik yaptırımları olmuştu” dedi. Batmaz, hak arama süreçlerinin önce hastane yönetimi tarafından daha sonra da pandemi koşulları gerekçesiyle eylem yasakları getirilmesi ile Hıfzısıhha kurumu aracılığıyla engellendiğini belirtti. Sağlık emekçilerini sorunlarına da değinen Batmaz, “Pandemi döneminde yaşanan; çalışan sağlığına ilişkin sorunlar, ek ödeme adaletsizliği vb neticesinde; ek ödeme değil yoksulluk sınırının üzerinde emekliliğe yansıyan temel ücret, 3600 ek gösterge, yıpranma payı, güvenceli istihdam, 7/24 ücretsiz, nitelikli ve ulaşılabilir Kreş hakkı gibi temel taleplerimizle gerçekleştirdiğimiz basın açıklamalarında çeşitli boyutlarda soruşturma ve disiplin cezaları ile karşılaştık” şeklinde konuştu. Erkan Batmaz sözlerine şöyle devam etti; “Ağustos ayında işyeri sendika temsilcimiz olmasına rağmen Günseli hemşire hastanenin dışında, Dokuz Eylül Üniversitesi'ne bağlı bir ASM'de görevlendirme adı altında sürgün edildi. Pandeminin en yoğun dönemlerinde hastanelerde bu kadar eksik sağlık emekçisi varken bu sürgünün, tamamen keyfi bir şekilde karar verildiğini dile getirmiştik. Nitekim görevlendirilmenin iptaline ilişkin açtığımız dava da: mahkeme tarafından, 4688 sayılı kamu görevlileri sendikaları ve toplu sözleşme kanununun 18. maddenin ikinci fıkrasına dayanarak “kamu işvereni, sendika işyeri temsilcisi, sendika il ve ilçe temsilcisi ile sendika şube yöneticilerinin iş yerinin sebebini açık ve kesin şekilde belirtmedikçe değiştiremez” hükmü ile hukuka uyarlılık olmadığı ifade edilerek, sürgünün iptaline karar verilmiş, 6 ay sonra keyfi uygulamaya son verilmiştir” dedi. İzmir Tabip Odası Başkanı Lütfi Çamlı ise, “Sağlık çalışanlarının hak arama eylemleri suçmuş gibi değişik cezalandırma yöntemleri uygulandı. Hastane bahçelerinde ve çevresinde açıklama yapmak bile yasak. Bütün bunlar bizi yıldıramayacak. Halkın sağlık hakkı için, sağlık emekçilerin hakkı için mücadeleye devam edeceğiz. Günseli ve Arzu arkadaşımızın yanındayız" ifadelerini kullandı.
‘SAĞLIK EMEKÇİLERİNİ ANMAK SUÇ DEĞİLDİR’
Batmaz, “Açığa alınma gerekçesi olarak üyelerimiz hakkında başlatılan soruşturmanın selameti açısından denmekte, fakat haklarında açılmış veya üyelerimize sözlü veya yazılı tebliğ edilmiş herhangi bir soruşturma bulunmamakla birlikte, sonradan açılacak bir soruşturmanın tedbiri olarak hangi neden ile arkadaşlarımız açığa alındığı henüz beyan edilmemektedir. Bu karar hem hukuk nezdinde hem de sendikal mücadelemiz açısından yok hükmündedir” şeklinde konuştu. Hukuk dışı uygulamalarla sağlık emekçileri üzerinde baskı oluşturulmaya çalışıldığını belirten Batmaz, bu uygulamaların sağlık emekçilerininde huzursuzluğu arttırdığını söyledi. Erkan Batmaz,” Pandemi ile mücadele sürecinde yitirdiğimiz sağlık ve sosyal hizmet emekçilerini anmak suç değildir! Her yerde sayı ile belirtilen 385 bir rakamdan ibaret değildir. Kimisi anne, kimisi baba, kimisi kardeş, hepsi bu toplumun bir parçası, sağlık emekçilerinin yüz akı ve onurlarıdırlar. Onurumuza sahip çıkmaktan asla vazgeçmeyeceğiz” dedi. Ses üyesi Arzu Sert ise,” Sağlık emekçilerine yönelik koruyucu veya önleyici bir yasa tasarısı da söz konusu değil. Bizler haklı mücademizin arkasındayız. Bu hukuksuzluğun karşısında olarak sağlık emekçilerinin sesini yükselteceğiz" ifadelerini kullandı.
