İZ GAZETE - Bülent Kepenek’in sunduğu Emek Dünyası programının bu haftaki konuğu Birleşik Metal İş Sendikası İzmir Şube Başkanı Ali Çeltek oldu.

DİSK'e bağlı Birleşik Metal-İş Sendikası, Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası'yla (MESS) Grup Toplu İş Sözleşmesi görüşmelerine başladı. Yaklaşık 140 bin metal işçisini ilgilendiren metal grup sözleşmelerini değerlendiren Çeltek, “Sadece metal işçilerini değil tüm toplumu ilgilendiriyor. Metal işçilerinin ücret standartları diğer işkollarını da ilgilendiriyor. Görüşmeler başladı. İlk toplantıyı 12 Ekim’de yaptık. İkinci toplantı da 26 Ekim’de yapılacak. Hepimizin istediği şey; işçi sınıfının birlik ve beraberlik içerisinde hareket etmesidir. Birleşik Metal-İş ortak mücadeleden yanadır. Ocaktan başlayarak her ay açlık sınırıyla ilgili tüm sendikaların açıklamaları var. Ben de komisyonda açıkladım. Diğer sendikalar, masaya otururken hükümete talebini neden iletmez. Türkiye’nin en büyük toplu sözleşmesi asgari ücrettir. Kelebek etkisiyle tüm sektörleri etkiliyor. Dolayısıyla somut olarak talebim budur demelidir. Ama burada kaçak bir durum var” diye konuştu.

‘HALKIN TAKDİRİNE BIRAKTIM’

Hükümete yakın sendikaların tavrı yüzünden işçilerin sendikaları sorgulamasına neden olduğunu dile getiren Çeltek, “Başka bir örnek var; kamuda milyonları ilgilendiren grup sözleşme imzalandı. Hükümetin taşeron işçilerle ilgili talepleri de vardı. Yapılan sözleşmeye bakıyorsunuz yerlerde. Memur Sen’in yapmış olduğu açıklamalar, yüzde 4 ile konuşup yüzde 5’e sözleşme imzalamaları, enflasyonun bu kadar yükseldiği ortamda yapılan işler maalesef kamuoyunda sendikaları sorgulatıyor. İnsanların da buna tepki göstermesi kadar doğal bir şey yok. Burada da halkımızın tüm konfederasyonları gözlemlemesi gerekiyor. Kim halk için mücadele ediyor, bu toplumun, işçi sınıfının daha iyi yerlere gelmesi için mücadele ediyor, kim kaçak dövüşüyor, kim mikrofon kazalarıyla açıklamalarda bulunup işi örtbas ediyor? Bunu da halkın takdirine sunuyorum. Hükümet ne zaman sıkışsa kıdem tazminatımızı gündeme getiriyor. Kıdem tazminatını fona devredelim diyorlar. Bu konuyla ilgili nasıl olur da adında işçi geçen bir konfederasyon üyeleriyle birlikte tavır koymaz ki? Bu konuyla ilgili nasıl 3 konfederasyonun başkanı, hükümetin temsilcileri çıkıp milyonların önünde kıdem tazminatının fona devredilmesi olumlu mu değil mi tartışıp kamuoyunu aydınlatmaz. İşçinin tüm hakları budanıyorken, ekonomik anlamda işçiyi zarara uğratan bir konuyu elinin tersiyle itmesi de son derece düşündürücüdür” ifadelerini kullandı.

‘UÇAN EKONOMİDEN EMEKÇİLER DE FAYDALANSIN’

Toplu sözleşme sürecinde masaya yüzde 40 oranda taleple oturacaklarını belirten Çeltek, “2 yıldan beri pandemi süreci yaşadık. Metal, otomotiv sektörü başta olmak üzere yan sanayi ve diğer alanlarda müthiş üretimler oluştu. Avrupa’nın kapanması, oradaki işlerin buraya gelmesiyle birlikte metal işçileri, o çarklar dönsün, fabrikaların bacaları tütsün diye 3 vardiya çalıştılar. Metal işçileri inanılmaz bir efor sarf etti. TÜİK her ay rakam açıklıyor. Uydurma bir enflasyon var. Eylül ayında ortaya çıkan rakam yüzde 7-7,5 seviyelerinde. Ama bu rakamların çok üstünde olduğunu biliyoruz. Konfederasyonumuzun araştırmalar sonunda toplu sözleşme taslağı hazırladık ve teklifimizi gerçekleştirdik. Birinci 6 ay için yüzde 30’larda. İkinci 6 için ise 6 aylık enflasyon artı 3 puan, ikinci yılın ilk 6 ayı için 6 aylık enflasyon artı 4 puan iyileştirme ve son 6 aya ise enflasyon artı 3 puan şeklinde ücret talebimizi oluşturduk. Ortaya çıkan reel kayıplar bizleri bu artı puanları istemeye mecbur bırakıyor. Uçan ekonomiden emekçiler de faydalansın istiyoruz. En önemli taleplerimizden bir tanesi vergi uygulamasıdır. Vergide yüzde 15’ten sonraki artık miktarını işverenler versin. Biliyorsunuz en ufak krizde hükümet her türlü teşviki veriyor. Çalışmaktan başka çaresi olmayan işçilerin tabiri caizse bu vergi belasından kurtulmalarının yolu vergi yükünü işverenlere verilmesidir” açıklamasında bulundu.

Yüzde 40’lık zam talebini işçilerin beklentisi doğrultusunda belirlediklerini ve işçilerin bu talebin arkasında duracağını belirten Çeltek, “İşverenler bize tartışılabilir bir teklif verene kadar o teklifi tartışmayız. Bugün metal işçileri sonuna kadar taleplerinin arkasında olacaktır. Biz üyelerimize her şeyi dürüstçe anlatırız. Gelişmelerle ilgili bilgi veririz. Sektörün en büyük sendikası olduğunu iddia eden sendikaların da ortaya koyacağı yaklaşımlar süreci paralel olarak etkileyecektir” şeklinde konuştu.

‘MÜCADELE ALANI YARATTIK’

Dayatmalara karşı net tutumları ve grev kararlarının diğer metal işçileri tarafından yakından takip edildiğini aktaran Çeltek, “Geçmiş süreçlerde sektörde tekrardan mücadele alanı yarattık. Hükümetle beraber patronlar sürekli olarak bize düşük ücreti dayattılar. Verdiğimiz kavgalar, aldığımız grev kararları tabii bütün metal işçileri tarafından takip edildi. İnsanların bu kadar mağdur olduğu, ücretlerin eridiği bir dönemde nasıl ayrı düşünebilirim ki? Benim sendikamın üyeleri maddi anlamda sıkıntı yaşıyorsa diğer sendika üyeleri de bu sıkıntıları yaşıyor. Bence işçi sınıfı özellikle 2010’daki baskıcı tutumdan sonra çok tepkili hale geldi. Toplu sözleşmeler de orada farklı noktaya geldi. Bugün kriz çok derin. İnsanların mağduriyetleri çok fazla. İşverenler de iş barışının devam etmesini istiyorlarsa şapkalarını önlerine koymaları gerekiyor” şeklinde konuştu.

Yoksullaşmanın işçiler açısından siyasi bir karşılığının olduğunu da ifade eden Çeltek, “Özellikle zam politikaları, vergideki adaletsizlik, artan ev-araba fiyatları fabrikalardaki üyeler arasında konuşulup tartışılıyor. Fabrikalarda haksızlığa maruz kalan işçiler de durumu sorguluyor” dedi.

‘DURDUK YERE GREV YAPMAYIZ’

Öte yandan işçilerin sendikalaşma eğilimlerinin arttığını da ifade eden Çeltek, “Sendika olarak çalışma yöntemlerimiz var. İşçi arkadaşlarımızın yoğun olduğu bölgelerde öncü işçilerle çalışmalar yapıyoruz. Fabrikada yaşadığı sorunlar nedeniyle bizi arayan arkadaşlar oluyor. İşçi sınıfı dünya tarihinde bütün şartları zorlayarak oldu ama tabii işten çıkarılma korkusu da ölüm korkusunu geçti. Bunu en can alıcı şekilde yaşadığımız dönemden geçiyoruz. Bunu göz ardı edemeyiz. Her fabrikanın kendi özgün koşulları var. Her fabrika direniş yapalım düşüncesi yok. Birleşik Metal-İş Sendikası durduk yere grev yapmaz. İşverenin tutumu bizi o fabrikada birtakım kararlar almaya itiyor. Bu gücü işçilerden alıyoruz. Mart ayında Mitsuba’da örgütlenildi. İşveren davayı geciktirmek için yetkisiz mahkemeye itiraz etti. Yetkili mahkeme tespit edildi. Daha sonra Yargıtay’dan işin ehli mahkeme geldi. Yani işi sündürmek için ellerinden geleni yaptılar. Böyle durumların sonucunda sendikaya yaşam alanı tanınmayınca o direniş kararı alınıyor” diye konuştu.

DAYANIŞMA VURGUSU

Son olarak işçi sınıfı için dayanışmanın önemini vurgulayan Çeltek sözlerini şöyle noktaladı: “Sadece bizin değil, bizim dışımızda hak arayan insanların da yanında olmalıyız. Sınıf dayanışmasını, kardeşliğini pekiştirmemiz gerekiyor. Böyle olursak ülkede ilerleme olur. DİSK’in üyeleri, Birleşik Metal İş’in, Maden İş’in üyeleri hiçbir partinin arka bahçesi olmadan her kesimi sorgulayarak, attığı oyun takipçi olacaktır. Şartlar ne olarsa olsun içimizdeki dostluk ve dayanışma eksik olmasın.”

Editör: Haber Merkezi